Esra Erol'un Eşi Kim? Ali Özbir Kimdir? Nereli? Kaç Yaşında? Babası Kim? Esra Erol'un Eşi Kim? Ali Özbir Kimdir? Nereli? Kaç Yaşında? Babası Kim?

Ehmedê Xani’nin doğum tarihi, eseri olan Mem û Zîn’de gösterilmiştir. Hicri 1061 (m.s.1651) tarihinde doğmuştur. Babası Şeyh Elyas, dedesi Eyaz, büyük dedeside Rüstem’dir. Xani, onun soyadı gibidir. Bu iki nedenden kaynaklanmaktadır. Biri yerleşim alanı bağımlılığı diğeri de mensup olduğu aşirettir. Xani aşiretine mensup olan Ehmed’in şöhreti olunca Xani soyadıyla anıldı.

M.S. 1460-1465 Tarihlerinde Doğubayazıt yöresine Hakkari aşiretlerinden Pınyaşiler ve Xani aşiretlerinden halkı getirip yerleştirirler. Bugün Beyazıt yerleşik halkının ismi Pinyaşiler (planşi)’dir. Xani aşireti daha küçüktür. Doğum yeri Doğubayazıttır. Buralı olduğu içinde eserlerinde ”ben Beyazıt’ta doğdum” ifadesini kullanmadığını düşünüyoruz. Babası Şeyh Elyas, Kızıldıze (kırmızıkale – ortadirek) köyünde kadılık görevinde bulunmuştur. Kızıldıze tarihi kervan yolunun İran’a açılan son kapısıdır. Buradan geçen kervanlardan alınan baç (haraç, gümrük harcı) ile İshak Paşa Sarayının inşaat finansmanı sağlanmıştır. Bugün Kızıldize’nin temelleri harabe şeklindedir. Köyün eski mezarlığına Xani mezarlığı denmektedir. Civar köylerde de Pınyaşiler hakimdir.

Xani ilk okumaya aile içinde babası İlyas’tan hukuk kuralları ilim kaynaklı bilgilerle okumaya başladı. Bir yönünü okula, bir yönünü de divana vererek eğitimini yapması sağlanıyor. Okulda bilim, divanda yaşam derslerinde büyüdükçe okuma düzeyi de yükseliyor. Feqilik derslerinde Arapça öğrenir. O dönemde imkanı olanlar yüksek öğrenimlerini feqi okullarında yaparlardı. Xani için bu imkanlar oluşur. Beyazıt’taki Muradiye medresesine gider. Bir süre sonra Beyazıt ve çevresindeki tüm camileri gezer. Daha sonra Ahlat ve Bitlis medreselerinde öğrenim görür. Botan ve Mezapotamya da devam eder öğrenimine. Bağdat, Şam, Halep ve İran medreselerinde uzunca yıllar öğrencilik hayatı yaşadı. Kabe’yi tavaf ettiği, Mısıra gittiği yazdığı eserinin içeriğinde açıkça görülmektedir. Bilhassa Suriye medreselerinde Antik Yunan felsefesini, Mezopotamya ve İran medreselerinde de tasavvufu (İslam felsefesini) astronomi, şiir ve sanat tekniğini öğrenmiştir. Bunun yanında, buralarda Feqiye Teyrana, Ehmedê Ciziri’ye, Hipokrat’a, Platon’u, Aristo’yu Farabi’yi, Şahabettin Sühreverdi’yi, Mühyettin Arabi’yi, Ali Heriri’yi, Firdevsi’yi, Ömer Hayyam’ı, Nizami’yi ve bir çok ilim adamlarını öğrendi. Her yerde isim yapmış alimlerle araştırır ilmi ve bilimi daha da ilerletmek için onların yanında diplomasını aldıktan sonra Beyazıt’a eğitim vermeye çalışır. Halk içerisinde otorite ve saygınlığı vardı. Toplum içinde iki yeri vardı. Biri ilim, diğeri de misafirperverliği, mertliği ve dindarlığıydı. Söz ve maneviyatı herkesin üzerinde derin etkiler bırakıyordu.

Xani, İshakpaşa Sarayının temeli atılırken (1674) dua okumuştur. Beyazıt Beyi Mir Mehemmed’dir. Daha sonra Beyazıt’ta Muradiye Camii’nde imamlık yapmıştır. Mir Mehemmed’e divan katipliğinde bulunmuştur. Onunla yakınlığını, ona sevgisini bir şiirinde ifade etmiştir, ölümüne dair üzüntüsünü belgelemiştir. Mir adına İran sınır Serdar’ı ile alınan karara imza atmıştır.

Ehmed-i Xani’nin siyasi özlemi, düşünceleri açıktır ki o dönemin genel atmosferinden doğmuştur. Bu dönemde, Kürt düşün hayatının geri olduğu açık. Ancak bu, Kürt düşünce ve edebiyat mirasının hiç olmadığı anlamına gelmiyordu. Önemli bir düşünce ve edebiyat mirasına sahipti. Fakat bu Kürtlerin sosyo-ekonomik koşullarından dolayı yaygınlık kazanamamıştı. Çok dar sınırlar içinde düşüne haps olmuştu. Bu bir idari yaptırımdan çok sosyal ve kültürel nedenlerden kaynaklanıyordu. Xani daha çok birlik ve ittifak parolalarını kullanarak sesini yükseltiyor, Kürtlerin kendi aralarındaki çelişkilerine de dikkat çekiyordu. Butür şartlar altında Beyler Xani’yi anlayamadılar. Kısaca bu modern düşünceler pratikleşmeyip sonrasız kaldı.


Ehmed-i Xani’nin en önemli yönü, yurtsever ve halkçı oluşudur. O aslında aydınlanmanın öncüsü sayılır. Birçok aşirete bölünmüşlük kendisi için en temel sorundur. Denilebilinir ki, tüm düşüncelerinde ana tema budur. Bu nedenle Kürtlerin birliği, Kürtlerin diğer halklar gibi özgür yaşaması, Kürt kültürü ve dilinin özgürce gelişmesi için feryat eder. Tüm bunları sağlamanın yolunun çağdaş bir millet olmaktan geçtiğine inanır. Kürtlerin aslında hiçbir yönü ile komşu halklardan geri olmadığını yalnızca birlik ve iyi yöneticilerden yoksun olduğunu savunur. Bu nedenle şiirlerinde komşu halkların sanatıyla dilleriyle yarışır ve bununla Kürtlerin sahip olduğu yeri dile getirir. Ancak Xani’de başka halkları karşısına alan bir milliyetçiliğe rastlanmaz. Tam tersine Xani hep eşitliği gösterir. Komşu halkların kültürel, tarihsel, dinsel yakınlıklarını kardeşlik olarak görür. Kimi şiirlerinde her bir mısrasını ayrı bir dilde (Kürtçe, Farsça, Türkçe, Arapça) ifadelendirdiği dörtlüklerde sembolize eder.

Xani aynı zamanda iyi bir eğitmen ve dil uzmanıdır. Dönemin felsefi, teolojik ve edebiyat bilgilerini iyi özümsediği ve bu yönüyle yetkinleştiği anlaşılıyor. Ayrıca Kürtçe ile birlikte Arapça, Farsça ve Osmanlıca’ya oldukça hâkim olduğu biliniyor. Şiirlerindeki derin kültürel birikim ve bilgi hayranlık uyandıracak düzeydedir. Mem û Zin adlı temel yapıtında her olayı ele alışı derin bir çözümleme biçimindedir. Anlatımda vecizidir. Musa’dan Xaniye, Davuttan Aristo ve Eflatuna ve daha birçok büyük şahsiyetten etkilenme düşünceler ortaya koyar. Xani bu birikimini 4 ayrı dilde dile getirir. Kültürel birikimi söz konusu dilleri yetkince kullanmasına dillere hakimiyeti de birikimin sistemleşmesine yol açmaktadır. Xani’nin Kürtçe’yi kullanması olağan üstüdür. İşte bu nedenle Kürt çocuklarına çok kolay bir şekilde Arapçayı yani İslam dilini öğretir. Çok pratik ve halkın kavrayabileceği metotlar geliştirir. Xani’nin özellikle çocuklara dönük olması da anlamlıdır, ‘Nûbara Pıçukan’ adlı eserinde ‘’ne jı boy sahip rewacan, belki jı boy pıçuked kurmancan’ derken esasında üst zümrelere karşı halkın yanında olduğunu ifade eder. Ama halk eğitimsiz ve sahipsiz olduğundan halk çocuklarının aydınlatılıp geleceğe muktedir olmalarını amaçlar.

İlahiyat konusunda Xani’nin ifade ettikleri çok önemlidir. Her şeyden önce din konusunda derin bir eğitime, birikim ve bakışa sahip olduğu anlaşılıyor. Sevgi, aşk, insan ve insan ilişkilerinde tasavvufi bir bakış söz konusudur. İnsanı yücelten, insan ilişkilerini bilgi ve sevgi üzerine kurgulayan bir bakışı vardır. Ancak İslam’ın değişik yorumları ve İslam’a dönük felsefi yorumlar konusunda da bir tartışma içerisindedir. Kişisel yazgı (Kader) konusunda Mutezilecilerle çatışır ve düşüncelerinde ‘iman’ın daha ağırlıklı bir yer tutmasına karşın, toplumsal kaderin tayininde (toplumsal sorunların çözümünde) oldukça akılcı eleştirilerle ve çözüm önerilerine sahiptir. Burada kaderciliği sorguluyor, toplumsal sorunları çözümsüz bırakan yöneticileri, yönetim biçimlerini aşiretçiliği suçlar. Çözümü bilimle, edebiyatla, felsefe ile aydınlanmış gelecek kuşaklarda arar. Bu yönüyle Xani’nin düşünceleri ‘İslam felsefecilerinin dile getirdikleri ile irdelenmeleridir.

Ayrıca Xani’nin felsefe tarihi, dinler tarihi, Kürt edebiyatı, folklor ve tarihi konusunda derin birikimi kadar özgün düşünceleri de vardır. Tüm bunların tek tek ve genişçe ele alınması gerekiyor ve bunların akademik çerçevede ele alınmalarının zamanı gelmiştir. Demokrasi mücadelesi içerisinde büyüyen genç kuşakların buna artık ciddi eğileceğine inanıyoruz. Kuşkusuz Xani hakkında çok şey yazılmış ve söylenmiştir, Xani’nin Kürt medreseleri içerisindeki yerine ilişkin olarak şu söylenebilinir; Xani günümüz aydınlatılmış kuşakları için başka, Kürt demokrasi mücadelesi için başlamadığı dönemde Medrese de okuyanlar için başka biridir. Yeni kuşaklar Xani’yi Tarihleri, Edebiyatları ile birlikte öğrendiler. Eski kuşak ise Xani’yi bir öğretmen büyük bir âlim olarak hep okudular ve bir çok şeyde onu örnek almaya çalıştılar. Modern bilim okullarında batılı bilim adamları neyse bizler içinde Xani oydu. Hatta Xani, bize daha yakındır. Biliniyor, İsmail Beşikçi medrese kökenli meleleri ‘Kürdistan’ın ilka ydınları’ olarak belirtir. Bunda doğruluk payı büyüktür. Zira medrese de Xani’yi, Ciziri’yi, Fekiyê Teyranê’yi özümseyen herkes biraz doğal yurtseverdi. Bunu da ötesinde daha geniş bir bakış açısına İslami daha barışçıl adiline vetutucu olmayan bir şekilde anlamaya çalışırdı. Kendini dünya’ya kapalı tutmaz yeni düşüncelere açık olurlardı. Nitekim melelerin toplumsal olaylarda öne çıkmasında Xani’nin rolü çok büyüktür. Medreselerin rolü dini eğitim verme ilesınırlı değildi. Dini eğitimi kadar Farsça Arapça din dersleri tarih hukuk edebiyat, Geometri, Astronomi ve bunun gibi konularda da İslami bakış dahilinde eğitim verilirdi. Bu eğitimi alanlar mele olurlardı. Meleler de sanıldığı gibi yalnızca dini konularda öncülük eden kişiler değillerdi. Onlar bulundukları yerleşim bölgelerinde halkın tüm sorunlarının çözümünü üstlenirlerdi ve bu yönüile halk içerisinde otorite olarak kabul edilirlerdi. Özellikle Kürt mirliklerinin 19. YY dan başlayarak ortadan kaldırılması ve Kürt toplumunun örgütsüzleştirilmesi ile birlikte Kürt medreselerinin bu boşluğu kısmen de olsa doldurmaya çalışması birazda yukarıda belirtilen geleneğin etkisiyledir.

Yani Ehmedê Xani gibi büyük Kürt bilginlerinin rolü belirleyici olmuştur. Ayrıca belirtmek gerekiyor ki Xani en kritik süreçlerde bile bir ışık olarak hep aydınlatıcı olmuştur.

Firdefsi İran’lılar, Eflatun Yunanlılar, Rustavelli Gürciler için ne derece anlamlıysa Xani’de Kürtler için o derecede onurdur. İnsanoğlu, toplu yaşama geçtiğinden beri birçok önder kişilikler yetiştirmiştir. Bir kısmını ilahi gücün temsilcisi Peygamber, bir kısmına iradenin yetiştiricisi bilgin, alim ve bilge deriz. Yazı ile belgeli büyüklerimizden platon (Eflaton) “adaleti toplumda korumanın ilk tezlerini üretendir. O, günün ve mekanın gerçeği sınıflara ayrı ayrı haklar bahşetmek, korumasını devlet denen en üst kuruma vermek düşüncesindeydi. “Devlet zayıfın korunması için gereklidir” savındaydı. Onun talebesi Büyük İskender’in hocası Aristo Tales ise çağın felsefesini kurmuştur. Onu İslam atmosferinde yorumlayan İslam bilginleri onu ilk öğretmen bildler veona “birinci öğretmen’ dediler.

İslam inancını dışlamadan felsefeyi, düşünceyi yeni yorum ile tasavvuf yolunu öğütlediler. “İnsan iradesi, Kâinatın efendisidir” tezini yerleştirdiler. Kurucusu Farabi’dir. Abbasi halifeliğinin icrasının tek kişilikte değil bir kurul ile yönetilmesi gerektiğini, yönetici kurumun seçim ile oluşmasının ve yöneticilerin vasıf kriterlerini belirtmiştir. Toplumların uygarlaşmasının ortam ve yönetimini bilimsel şeklinde formüle etmiştir. İslam bilim dünyası ona “ikinci öğretmen” demiştir.

Her iki öğretmenin mirasçısı Xani’dir. Xani otoritenin hukuk ile evlenerek, onunla yekvücut olmasını kaydetmiştir. Hukuklu otoritede birey, aydınlanıp özgürleşmelidir. Birey özgürlüğü, iradenin özgürlüğüne denkleşmelidir. Özgürlükçü hukuk devletini ilk kurgulayandır. Diğer bir değiş ile Demokratik hukuk devleti veya toplumunu irade etmiş ve bunu destanlaştırmıştır. Onun için Xani’ye “üçüncü öğretmen deniliyor” Birinci öğretmen Aristo Yunan ikinciöğretmen Farabi Türk, Üçüncü Öğretmen Xani Kürt soyludur. Aristo Evrenselleşti,Farabi bilim çevrelerince dar sınırda bilindi, Xani ise gömüde ki hazineler gibi bilinmeyenlik zırhında saklı kaldı.

Ama bu gün Mem ve Zin’ler Xani’ye sahip çıkma çabasındadırlar. Öyle inanıyoruz ki Filozof Xani hak ettiği yere gelecektir. Vefatı Kürt yazar Alaattin Seccadi’nin Mejuyi Edebi Kurdi (Kürt Edebiyat Tarihi) eserine göre MS. 1706 yada 1707’dir.

Filozof Xani, ardında birçok eser bırakmıştır. Bunlar önemli ve edebiyat tarihinde paha biçilmez bir değere sahiptir. Bilinen üç eserin dışında 74 şiiri tespitlidir.

Yazılmamış divanı da yazılacaktır. Coğrafya ve Astronomi ile ilgili Erde Xweda adlı eserinin var olduğu yaygın bir kanıdır. Bilinen eserlerinde önce Nûbahar’a Biçukan (Çocuklar için ilk meyveler-1683-), sonra Aqida İmanı (İmanın Şartları-1687-) ve 1695’te şaheseri olan Mem û Zin’i (Onlar Destan’ı) bitirmiştir. Xani’nin eserleri okunup incelendiğinde ortaya üç sonuç çıkmaktadır;

Birincisi; Xani,Kürtçenin yanı sıra Arapça, Farsça ve Türkçeye de hakim olmasına karşın,edebiyat metinlerini yalnızca Kürtçe yazmıştır.

İkincisi; bir filozof, düşünür olarak Xani, yazılarını, halkı adına düşüncelerini yaymanın bir yolu olarak kullanmıştır.

Üçüncüsü olarak da Xani, bütün yazılarında öncü, yetenekli ve yaratıcı bir şair ve yazar kimliğini birleştirmektedir. Xani’yi daha iyi anlamak için paha biçilmez değerdeki üç eseriyle ilgili özet görüşlerimizi şöyle belirtebiliriz:

NÛBAHARA BIÇUKAN (1683)


Bu kitap, Xani’nin masum biçimde yazdığı Arapça-Kürtçe bir sözlüktür. Nubar, çeşitli şiirsel uyaklar ve ritimlerle yazılmış, 14 bölümden oluşmaktadır. Her bölüm öğrenmenin ve dürüstlüğün yararları, öğretmenlerin görevleri, sabırlı olma, mücadele, bilgiyi pratikle bütünleştirme ve daha bir çok başka konuda içten bir öğütle başlar. Nubar Kürt dil tarihindeki ilk sözlüktür. Ondan önce başka bir Kürt sözlüğü yoktur. Bu Xani’nin Kürt diline büyük bir önem verdiğinin ve bu dilin gelişmesi için uğraştığının açık bir kanıtıdır.
Xani, Kürt diline büyük bir önem vermesine rağmen, ona hizmette bir dilbilimci olarak değil bir düşünür olarak rol oynadı. O, dilin bir ulusun varlığını oluşturan en temel unsurlardan biri olduğunu savundu. Bu nedenle o, dili geliştirme görevini yurtsever bir görev olarak görüyordu. Daha sonra Mem u Zin’de Xani bu görevi kapsamlı bir şekilde gerçekleştirme imkanını buldu. Ayrıca Xani halkına yöneliyor. Nubar’la yazılarını, politik düşüncelerini yaymanın bir aracı olarak kullanmak istediği izlenimini veriyor. Xani bu eserin yazılış amacını da şöyle belirtiyor’´Bu sözlük Kürt çocukları için örülmüştür. Kürt çocukları ilmi öğrendiklerinde, okuduklarında zorluklarla karşılaşmasınlar diye çıkarttım’ der. Burdanda Xani’nin Nubar’ı yazmakla öğrencilerin çoğunlukla Arapça olan dersleri öğrenmelerine yardımcı olmak istemiştir. Genç kuşaklarına güven duyuyordu ve onların yöneticilerle toprak sahiplerinin değil halkın umudu olacaklarına inanıyordu. Savunduğu görüşlerin gerçekleşmesi için kendi kuşağını değersiz bulan Xani, bu nedenle eserini umut bağladığı çocuklara adadı. Bir de Xani, eğitim ve öğretimin ‘beyin kapısının kilitlerini açmak’, halkını derinden etkileyeceği ve onları kurtuluşa götürecek yolları aramaya teşvik edeceğinin bilincindeydi. Nubahar Kürtçe anlamlarıyla birlikte 954 Arapça sözcük içermektedir. Xani bu sözcükleri yaşamın ve bilginin çeşitli alanlarından derlemiştir.

EQİDEYA İMANÊ (İMANIN ŞARTLARI) (1687)


Xani’in İslam’ın temellerinden söz ettiği, insanlara tapınmayı ve din konularını Kürt dilinde açıklamaya çalıştığı, 73 beyitten oluşan uyaklı bir dini kitaptır. Bu kitabın önemi; Kürtçe yazılmış olmasıdır. İbnül Esir, İbni Xalikan, Ebul Fida v.b. gibi birçok ünlü Kürt din adamı ve bilgini daha önceleri eserlerini Arapça yada Farsça yazmışlardı. Xani ikinci eserini 1687 tarihinde gençlere yönelik olarak yazıyor. Xani ,bu eserinde kararlı ve inançlı bir gençlik yetiştirmenin yöntemlerini belirliyor kısaca. “Birey tarihini, kültürünü, edebiyatını, doğasını ve yöresini bilmeli, doğrulara yandaş olmalı, köleliği reddetmeli ve hür iradeyi esas almalı” diyor. Xani, bu eserinde hedefe kilitlenmenin ve bunun pratiğini yapmanın yol ve yöntemlerini anlatıyor. Kısaca, gençleri eğitmek ve belli bir hedefe yönlendirmek istiyor. Yaşadığımız topraklarda tarihsel süreç içerisinde dil ve kültür yine gelenek ve göreneklere büyük ölçüde Arapça egemen kılındı. Bu yayılmacılık halkların dil, kültür ve yaşamlarını o kadar etkiledi ki, neredeyse yaşamın rengi soldu. İşte bu gerçeklik göz önünde bulundurulduğunda Xani’in İslam’ın temellerini Kürtçe açıklamasının ne denli cesurca bir tutum olduğu anlaşılmaktadır. Xani İslam’ın öğretilerini açıklamasının yanı sıra, Kürt dilini de geliştirdi ve onu din eğitiminde kullanılabilecek bir dile dönüştürdü. Ayrıca din konularının Kürtçe de yazılabileceği konusunda insanları ikna ederek onlara bunun günah yada kusur olmadığını gösterdi.

MEM U ZİN (1695)


Kürt dili ve sınırları dışında en çok tanınan, benimsenen bir kitaptır. Edebiyat dünyasında seçkin bir yeri vardır. Büyük bir onura sahiptir. Kürt halkının kültür, edebiyat ve düşün dünyasını dünyanın diğer halklarına tanıtan bir eserdir. Bu nedenle, E.Xani Kürtler tarafından ulusal bir şair ve düşünür olarak tanınmış, büyük bir itibar görmüştür. Dr. İzzeddin Resulü bu konuda şöyle yazmaktadır ‘ Şimdiye kadar O’nunhakkında yeterince araştırma yapılmasa da O’na duyulan ilgi, hiçbir Kürt yazarın ulaşamadığı bir boyutta yoğunlaşmıştır. Celadet Ali Bedirxan buna ‘MilletimizinKitabı ‘ diyor. Bir aşk destanı olarak çok güzeldir. Gerçekte ise bir aşk destanından çok ötedir. Ulusalcı içeriği, felsefi, tarihi, sosyal, dinsel ve sanatsal estetiğiyle bir manifesto niteliğindedir. Ayrıca destan kusursuz bir şekilde, düşünce, hayal ürünü ve öğretilerini içerecek bir çerçeveye dönüştürmüştür. Din eğitimi görenlerin, molla ve feqilerin dini ve milli düşüncelerini harmanlayıp, din ve milliyetçiliği birleştiren Ehmed-i Xani dir. O zaman Osmanlı ve İran egemenliğinden kurtulmanın ideolojisini sunmayı amaçlıyordu. M.V. BRUİNESSEN in E. Xani yi ve Mem u Zin’i Kürt yurtseverliğinin ve milliyetçiliğinin babası olarak nitelendirmesinin doğruluk derecesi vardır. Mem ü Zin eseri çok iyi incelendiğinde tüm mısralarının sayısal temelini on olarak seçiyor. Tam mısraların hece sayısı 10 dur. Destandaki kahramanların adedide ondur.(Zeydin Bey-Siti-Zin-Gurgin-Heyzebun-Bekir-Tacdin-Çeko Arif ve Mem) Xani, Mem ü Zin destanına ‘Onlar Bestesi’ diyor.’ Sanmasınlar biz suskunuz, uykudayız Onlar bestesini öğrenen, çoşup haykıranız’’ Xani, Mem u Zin Diriliş ve Onlar destanında simge kahramanları renklerle, mücevherlerle ve bakire iki güzel Siti ve Zin’de gerçekleştiriyor. Xani ye göre otoriteye adalet gereklidir. Siti adalet (hukuk), Zin ise hürriyet anlamındadır. Mem halk, Tacdin baş, irade gibi algılanırken Arif ve Çeko da halkın kurumlarıdır. Tacdin, Mem ve Arif ile Çeko da bir bedenin başı kolları ve bedenidirler. Arif daha çok danışman, divan görevi, bilgili, rehber Çeko ise güvenlik gücü, askeri güç konumundadır. Ve bunlar saray dışındadır. Dadı, Sitive Zin in eğitmendir. Heyzebun devrana göre mevcut otorite aydını, çizeridir. Beko ortalığı karıştıran, fesat, kötülük görevini yaparken, Gurgin de saray otoritesi olan Zeydin Bey in oğludur. Tacdin ve Mem yanlısıdır. Zeydin Bey saray otoritesidir. Zin ve Sitinin kardeşidir. Destanda talepkar Memo’dur, yani halk. Güç, otorite(Tacdin) karşısında zorlanan bey, Rıza ve onay vermiştir. Tüm bunları derinlemesine düşündüğümüzde ’Demokratik Hukuk Devleti’ talebinin ifadesini ilk tasarlayan Xani’dir diyoruz.