Van'ın Başkale ilçesine bağlı Xerkava (Koçdağı) köyünden 11 Eylül 2009’da sınır ticareti için İran'a gidenlere yönelik Xerkava ve Xwelink (Koru) köylerinde bulunan sınır karakollarından top ve uçaksavar atışı yapıldı. Olayda, Murat Yılmaz (19) yaşamını yitirdi, Bişar Ayhan yaralandı. Olaya ilişkin hem Van hem de Ağrı Askeri Mahkemesi tarafından "Kovuşturmaya yer yok" kararı verildi. İç hukuk yollarının tüketilmesinin ardından başvuru yapılan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), kısa bir süre önce davayla ilgili Türkiye’yi mahkum etti. Kararın ardından Av. Murat Timur, olayda kusuru bulunan çoğunluğu rütbeli 15’e yakın askerin yeniden yargılanması için suç duyurusunda bulundu. 

YENİDEN DAVA AÇILMALI

Van Nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesi’ne başvuruda bulunan Timur, askeri mahkemenin verdiği “Kovuşturmaya yer yok” kararının kaldırılması ve sanık askerlerin yeniden yargılanmasını talep etti. Timur suç duyurusu dilekçesinde; “AİHM verdiği kararında Türkiye Cumhuriyeti tarafından başvurucuların yaşam hakkının esas ve usul bakımından ihaleli yönünde karar vermiştir. Söz konusu karar, savcılığın kovuşturmaya yer olmadığına dair kararını ortadan kaldırdığından Cumhuriyet Başsavcılığı’nca dosyanın yeniden açılarak sanıklar hakkında soruşturma açılması ve iddianame düzenlenmesi gerekmektedir” ifadelerine yer verdi. 

CEZASIZLIK POLİTİKASI 

Yaptıkları başvurunun henüz sonuçlanmadığını belirten Timur, bu olayda sorumluluğu olanların tümünün yargılanması gerektiğini söyledi. Sınır bölgelerinde “sınır güvenliğini ihlal ettikleri” gerekçesiyle onlarca insanın öldürüldüğünü ve yüzlerce kişinin de yaralandığını söyleyen Timur, “Bu olaylarla ilgili açılmış yüzlerce dosya var ama bu dosyaların önemli bir kısmı kapandı. Özellikle bu dosyaların yüzde 99’unun yerel mahkemeler tarafından cezasızlıkla sonuçlandığını biliyoruz. Açılan davalarda askerlerin yasal yetki içerisinde bu fili gerçekleştirdikleri söyleniyor ve beraat kararı veriyor. Bu durum, yıllardır söylediğimiz cezasızlık politikasının bir parçası. Kamu görevlisi o görevinden kaynaklı olarak yetkililerini bir imtiyaz olarak kullanarak insanlara haklarını ihlal ettiğinde ve yasal olarak korunduğunda cezasızlık politikası başlar. Bu cezasızlık devreye girince de suç işleyen kişiler kamu görevlisi olmanın imtiyazını kullanıyor ve ikinci bir suç işlemenin kapısını aralıyorlar. Bu durum sadece sınırda yaşanan ölüm olayları ile değil, diğer toplumsal olaylarda da aynı durum söz konusu. En küçük toplumsal olayda bile kamu görevlileri sınırsız bir güç kullanarak insanların yaralanma ve ölmelerine neden oluyor” dedi. 

AİHM'İN TESPİTLERİ

AİHM’in dosyayla ilgili verdiği kararda önemli tespitlerin yer aldığını belirten Timur, “AİHM, kararında iki önemli tespit yapıyor. Birincisi; Türkiye’nin ‘Teröristlerin oradan geçeceğine dair istihbari bilgi vardı’ savunmasını, AİHM kabul etmiyor ve istihbari bilgiye ilişkin somut hiçbir delilin ortaya konulmadığını söylüyor. İkincisi ise; AİHM, kişileri uçaksavar ve top atışına tutmanın hukuki hiçbir izahının olmadığını belirtiyor. Hatta örgüt militanı bile olsa bu şekilde davranılmayacağını AİHM net bir şekilde ortaya koyuyor” diye konuştu. 

Van Büyükşehir Belediyesi’nden kadınlara sağlık semineri Van Büyükşehir Belediyesi’nden kadınlara sağlık semineri

Yapılan başvurunun kabul edilerek olayda sorumluluğu bulunanların derhal cezalandırılması gerektiğinin altını çizen Timur, “Hiçbir yurttaş, AİHM’den tazminat kazanmayı bir hak arama mücadelesi olarak görmez. İnsanlar hak aramanın olayda kusuru olanların cezalandırılmalarıyla ancak sağlanabileceğini iyi biliyor. Murat Yılmaz öldürüldüğünde 6 yaşında olan oğlu şuan 18 yaşına girdi. Bu travmatik olayın ortadan kaldırılması tazminatla değil olayda fail olanların yargılanması ve ceza almasıyla mümkündür. Bu dosyada maddi bir tazminat beklentisi değil, sorumluların cezalandırma beklentisi var. Hatta sadece failler değil, bu kişiler hakkında dava açmayan savcılar, beraat kararını veren mahkeme heyetinin de aynı şekilde yargılanmaları gerekiyor” ifadesinde bulundu. 

MA / Adnan Bilen