Türkiye’de koronavirüs (Kovid-19) salgının başlamasıyla kapanan özel tiyatrolar ve bu tiyatrolarda faaliyette bulunan emekçiler zor günler geçiyor. Salgınla birlikte birçok sorunla karşı karşıya bırakılan tiyatro emekçileri, yaklaşık altı aydır faaliyetlerini sürdüremiyor. Tiyatro salonlarında ter döken sanatçılar, dekor, küstüm ve daha birçok alanda emek verenler, yaşanan sorunlara dikkati çekmek için Tiyatrolar Yaşasın İnisiyatifi'nin hazırladığı 7 maddelik sorun ve taleplerin altına imzasını atarak, 11 Temmuz’da Turizm ve Kültür Bakanlığı ile kamuoyuna duyarlılık çağrısı yaptı. Çağrılarına  sorunların çözümüne dair bir dönüş olmayınca tiyatro emekçileri bu sefer 30 Temmuz’da Kadıköy’de bulunan Moda Sahnesi önünde “Susuyoruz” eylemi başlattı. 13 Ağustos’a kadar “Susuyoruz” eylemlerini sürdüren emekçiler, yaptıkları açıklama ile eylemlerine bir çok sahnenin önünde yapacaklarını duyurdu. 

Yılmaz Güney İstanbul’da anılacak Yılmaz Güney İstanbul’da anılacak

“Susuyoruz” eylemine destek veren oyuncu Orhan Aydın, özel tiyatro ve tiyatro emekçilerin yaşadığı sorunlara ve taleplerine ilişkin Mezopotamya Ajansı'na (MA) değerlendirmelerde bulundu. 

ÖNCE TİYATRO VE SANAT SUSTURULDU

Salgınla birlikte özel tiyatro salonlarının ve tiyatro emekçilerinin ciddi sorunlar yaşadığını dile getiren Aydın, salgın ve savaş gibi durumlarda özellikle sanat alanlarına yönelik gelişen saldırılara dikkat çekti. Salgının meydana geldiği andan itibaren önce tiyatro ve sanat alanlarının susturulduğunu ve perdelerinin indirildiğine işaret eden Aydın, “Salgın başladığı gibi özel tiyatroların tamamı kapatıldı. Ülkede yaklaşık 550 özel tiyatro salonu var. Bu salonlarda 5 binin üzerinde emekçi ter döküyor. Ancak salonların kapatılmasıyla bu emekçiler, altı aylık zaman diliminde resmen taş kemiriyorlar. Her alanda olduğu gibi antidemokratik uygulamalar sanat alanlarına da uygulanıyor. AKP, salgını fırsata çevirme uğraşı ile aslında ne kadar sanat düşmanı olduğunu bir kez daha gösterdi” dedi.

  

ORTAK SORUNLARA ORTAK TALEPLER

Salgınla birlikte tiyatro alanları için yapılması gerekenleri 7 başlıkta duyurduklarını anımsatan Aydın, sorunların çözümü için ayrıca imza kampanyası başlatarak, seslerini duyurduklarını kaydetti. Seyircilerden yoğun ilgi gördüklerini ifade eden Aydın, “Ancak bu AKP ve ortağı MHP’nin umurunda olmadı. Buna karşı örgütlenip daha da kitlesel hale gelmek gerekiyordu. Bazı zamanlar çıkıp basın açıklamalarını yaptık. Bu açıklamalarda taleplerimizi sıraladık. Bugün sanat emekçileri özellikle tiyatro emekçileri en büyük mağduriyeti yaşıyor. Gişede çalışandan yer göstericiye, dekorcusundan küstüm, ışık, tasarımı yapan oyuncusuna ve yazarına kadar tiyatro sanatının bir parçası olan herkesin ortak sorunları var. Dolayısıyla yaşanan ortak sorunlara ilişkin ortak talepleri dile getirdik” diye konuştu.

Taleplerinin kamuoyu tarafından olumlu karşılandığını, AKP ve MHP’nin ise bu talepleri duymadığını vurgulayan Aydın, ayrıca Kültür Bakanlığı yanı sıra yerel yönetimlere de taleplerini ilettiklerini söyledi. Aydın, “İstanbul, Ankara ve İzmir gibi kentlerde bu sorunlara dair belediyelerin de yapması gereken işler olduğunu düşünüyoruz. Sanata ve sanatçıya ellerini uzatmaları gerektiğini özellikle bu baskı döneminde, zülüm döneminde yalnızlaştırılırmış, ötekileştirilmişle yan yana mutlak bir çaba göstermeleri ve el uzatmaları gerektiğini söyledik. Bugün 5-6 bin sanat emekçisi taş kemirme aşamasında, bu üzücü” diye belirtti. 

SANATÇIYA DESTEK VERİLMEDİ

Kültür Bakanlığı'na ilettikleri taleplerinin olumlu karşılanmadığını ve geri dönüş olarak yüzde 60 kapasite ile salonların faaliyet göstermesinin dayatıldığını vurgulayan Aydın, “250 kişilik kapasitesi olan Moda Sahnesi'nin nasıl yüzde 60 ile açılacak? Sağı solu ve arkası boş bir koltuk olacak şekilde bir dayatma var.  Bu durum direkt doluluk oranını yüzde 30’lara çekiyor. Tiyatroların vergi, sigorta borçları, çalışanların yaşayabilecekleri en azından ekmek alabilecekleri, girdi sağlamaları gerekiyordu. Bütün bunların hiçbiri yapılmadı. Tam tersi yapıldı. Avrupa’nın hiçbir ülkesinde böyle bir dayatma olmadı. Büyük bir çoğunluğu ilk işi bütün sanat alanları ve sanat emekçileri için açık desteğini ilan etti. Bir tek Arap yarım adasında, Ortadoğu ülkelerinde ve bir de benim ülkemde sanat ve sanatçıya destek verilmedi. Bu hangi anlayışla karşı karşıya olduğumuzun açık göstergesidir” diye ifade etti. 

64’ÜNCÜ MADDE YETERSİZ

Bazı yalandan düzenlemelerin yapıldığını ancak onların da yaraya dokunmaz olduğunu belirten Aydın, sorunların çözümü için Tiyatro Yasasının olması gerektiğini söyledi. Anayasada sanat ve sanatçılarla ilgili olan 64’üncü maddenin yetersizliğine de değinen Aydın, maddede geçen “Devlet, sanat faaliyetlerini ve sanatçıyı korur. Sanat eserlerinin ve sanatçının korunması, değerlendirilmesi, desteklenmesi ve sanat sevgisinin yayılması için gereken tedbirleri alır” ibaresinin altının doldurulmadığına dikkati çekti. Tiyatro ve diğer sanat alanlarının meslek olarak kabul edilmediğine işaret eden Aydın, “Meslek olarak görülmeyen alanlarda Çalışma Bakanlığı'nın bir düzenleme yapması mümkün değildir. Bu maddenin şekillendirilmesi, bir vücut bulması gerekiyordu. Tiyatro yasası, sinema yasası gibi bütün sanat alanlarını kapsayan geniş bin sanat yasasının çıkartılması gerekiyor” diye kaydetti.

SUÇUN BİR KISMI DA SANAT ALANLARININ

Sanat ile ilgili sorunların cumhuriyet kurulduğundan beri sürdüğüne işaret eden Aydın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Darbe, savaş ve salgın dönemlerinde sürekli sorunlarla karşılaşıyoruz. Bu sorunlarla karşı karşıya geldiğimizde itirazımızı yüksek sesle dile getirdik. Burada sorun sadece devletin o baskıcı, zülümkar tavrı değildir. Suçun bir kısmı da sanat alanlarının kendisinde. Dünyada bütün sanat alanları örgütlü hareket eder. Burada böyle bir şey yok. Tiyatro alanında bir sendika yok. Çünkü olsa bile bir karşılığı yok. Ben kendime işçi olarak bakıyorum ama devlet beni işçi bile görmüyor. Tiyatro İşçileri Sendikası döneminden beri bu mücadele yürütülüyor ama bütün siyasi erkler, sosyal demokratlar,  en gericisine en ırkçısına en dincisine hepsi bu konuda ortaklaştılar ve bizim alanımıza ellerini uzatmadılar.”

HER BÖLGEDE EYLEMLER DEVAM EDECEK

Taleplerinin karşılanması için başlatılan “Susuyoruz” eylemine de değinen Aydın, her bölgede yeni eylem türleri ile seslerini duyurmaya devam edeceklerini paylaştı. “Tiyatrosu olmayan bir ülkenin geleceği yoktur” diyen Aydın, “Sanatla ve sanat alanları ile hayatını yoğurmamış ülkeler boğulurlar. Tarihin çöplüğünde yerlerini alırlar. Bu geçmişte de hep böyleydi. Tarih boyunca diktatörlerin arasında sıyrılıp filiz gibi yeşeren alanların başında sanat alanları geliyor. Bütün baskı, zulme, işkenceye rağmen ilk başlarını kaldıran sanat alanları olmuştur” diye konuştu.

MA / Mehmet Aslan