Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2022 yılı verilerine göre 4 bin 146 kişi intihar ederek hayatına son verdi. 2002-2022 yılları arasında intihar edenlerin sayısı ise 5 bin 712 kişi. Uzmanlara göre yaşanan bu intihar vakalarının altında ülkede giderek derinleşen ekonomik kriz koşulları içerisinde büyüyen işsizlik, geçim sıkıntısının beslediği güvencesizlik, geleceksizlik kaygısı ile birlikte toplumsal baskı ve şiddet pratikleri var.
Bu koşulların etkisini ağır biçimde göstermeye devam ettiği, geride bırakmak üzere olunan 2023 yılına dair veriler henüz bilinmezken, sadece Şirnex’te bu yıl içerisinde basına yansıyan 12 intihar vakası yaşandı.
Kentte son olarak 10 Aralık’ta, Şirnex Mesleki Teknik Anadolu Lisesi yurdunda kalan 17 yaşındaki A.B.'nin yaşamına son vermesi örneğinde olduğu gibi intihara başvuranların büyük kısmı 18 yaşın altında.
Kente yaşanan intiharların altında yatan nedenleri Sağlık ve Sosyal Hizmetler Sendikası (SES) Şirnex Şube Örgütlenme Sekreteri olan Psikolog Enes İncin değerlendirdi.
İntihar vakalarında artış olmasına rağmen resmi kurumların bu konudaki verileri kamuoyundan gizlediğini savunan Psikolog Enes İncin, verilerin kamuoyundan saklanılmasından dolayı uzman psikologlar ve sosyal bilimcilerin konu üzerinde bilimsel çalışma yapmasının sekteye uğradığını belirtti.
‘BİLİNÇLİ YOKSULLAŞTIRMA’ POLİTİKASI
Şirnex’teki intihar vakalarının çok yüksek oranda olduğunu dile getiren İncin, intihar vakalarında en önemli sebebin “bilinçli yoksullaştırma” politikası olduğunu ifade etti. İncin, “Bölgemiz, Kürt nüfusun yoğunluklu olduğu bir bölgedir. Bilinçli bir şekilde insanlar eğitim, sağlık, ulaşım, kalkınma gibi temel insani şartlardan mahrum bırakılıyor. Vergilerden toplanan 100 TL’den 4 TL’si yoksullukla mücadelede kullanılıyor. Bu rakam bizim bölgemize geldiğinde ise çok daha aşağıya düşüyor. Bilinçli bir şekilde yoksulllaştırma politikası uygulanıyor. Yoksulluk ise, aile ilişkilerini ve bireylerin yaşamlarını doğrudan etkiliyor. Bundan en çok etkilenen kesim ise gençlerdir” dedi.
Kentti yaşayan insanların ekonomik geçim faaliyetlerinin de bilinçli olarak sınırlandırıldığını kaydeden İncin, “İnsanların tarım veya hayvancılık yapması söz konusu değil. Çünkü kentin birçok noktası ‘Özel Güvenlik Bölgesi’ ilan edildiği için yasaklı. O yüzden insanların yoğunlaşacağı yerler daralıyor. Şirnex’te yoğun olarak maden ocaklarında istihdam söz konusu. İnsanlar buralarda çok ağır koşullarda çalışmak zorunda kalıyorlar” diye konuştu.
TEMELİNDE ‘KÜRT SORUNU’ VAR
Psikolog İncin, bölge kentlerinde karşılaşılan intihar olaylarının bir diğer nedeni olarak ise mevcut savaş ortamını gösterdi.
İncin, “Uzun süreden beri devam eden Kürt sorunu gerçekliği var. Bu gerçeklik inkâr edilemez. Bu bağlamda sorunu çözmek yerine sorunu daha da büyüten, derinleştiren bir anlayış olduğu için bu bölgeye farklı bir bakış açısıyla ve ayrı politikayla yaklaşılıyor. Aslında burada bölgeye yaklaşılan motivasyon önemli. Bölgede 40 yıldır yoğun bir çatışma söz konusu. Bu yoğun çatışmaya harcanan bütçe, bu bölgenin kalkınması, insanların temel ihtiyaçlarının karşılanması ve Kürt sorununun çözümü için temel ihtiyaçların karşılanmasına aktarılsa, bambaşka bir toplum yaratılabilirdi. Fakat bugün 40 yıllık çatışmanın beraberinde getirdiği ekonomik kriz söz konusu. Bu da büyük bir risk faktörüdür” dedi.
BİR DİĞER NEDEN: GÖZETİM VE KONTROL MEKANİZMASI
Bireylerin intihara sürüklenmesine neden olan bir diğer etmenin ise, kolluğun sürekli gözetim ve kontrol mekanizması olduğunu ifade eden İncin, bunu şöyle açıkladı: “Toplumun tüm dinamikleri ve bireyleri bir gözetim altında. Panaptikon (Gözlemleme) toplumundan söz edebiliriz. Sürekli her yerde toplum gözetlenmekte, özellikle gençler sorguya çekilmekte. Bu haliyle bir suçluluk psikolojisi oluşturabilmekte. Bu da insanların intihara sürüklenmesine neden olan riskli bir durumdur.”
HALK SAĞLIĞI SORUNU
Sendika olarak intihar olaylarını Biyopisikososyal dinamiklerle geniş bir yelpaze içerisinde ele aldıklarını söyleyen İncin, “Bireyin ailesinden daha önce intihar girişimi varsa, yaşadığı depresif bir durum, madde kullanımı gibi durumları inceliyoruz. Bunun yanında sosyal ve ekonomik sebeplerden kaynaklı olarak inceliyoruz. İşsizlik, göç, savaş, yoksulluk, ayrımcılık gibi. Bunların hepsi intihar için önemli faktörlerdir. Var olan mevcut kafa yapısının, zihniyetin değişmesi gerekiyor. Gerçekten ortada halk sağlığı sorunu var. Bu halk sağlığı sorununa karşı uzmanların raporları doğrultusunda bağımsız sivil kuruluşular ve yerel yönetimlerle ciddi bir seferberliğin yapılması gerekiyor. Tüm etmenlerin ve bileşenlerin birlikte yan yana durarak var olan sorunun ortadan kalkması için mücadele etmesi gerekiyor” diye konuştu.
GELECEK KAYGISI İNTİHARA SÜRÜKLÜYOR
Geleceksizlik kaygısından kaynaklı özellikle gençlerde intihar oranlarının yükseldiğinin altını çizen İnçin, son olarak şunları söyledi: “Şu an bölgenin birçok yerinde 18 yaş altı çocuklar kafelerde, tekstillerde, inşaatlarda veya madenlerde çalışmak zorunda kalıyorlar. Önce bunun sebebini araştırmak gerekiyor. Bölgemizde çocuk işçiliğinin bu kadar yaygınlaşması ve normalleştirilmesini araştırmak gerekiyor. Çünkü bunların gelecekte getireceği travmatik etkileri olacaktır. Umudun olmaması, bunu beraberinde sürekli agresif bir bireyin oluşmasından kaynaklı aile içi ve akran ilişkilerini etkilemektedir. Bu durum risk faktörlerini artırmaktadır. 14-25 yaş arasındaki gençlerle yapılan bir araştırmaya göre, geleceğe dair umutsuzluk ve yoğun bir yalnızlık duyusu oluştuğu tespit edilmiş. Bununla birlikte yaşamı sürdürmek için nedenlerin azaldığı gözlemlenmiş. Tüm bunlarda intihar konusunda önemli risklerdir.”