Kısa yaşamında birçok filme hem oyuncu hem yönetmen hem de senarist olarak imza atan Kürt yönetmen Yılmaz Güney'in hayatını anlatan “The Legend Of The Ugly Kıng (Çirkin Kral’ın Efsanesi)” belgeseli Almanya'da sinema severlerle buluşuyor. Belgeselin Türkiye için vizyon tarihi ise 26 Ekim. Hüseyin Tabak'ın yönetmenliğini yaptığı belgeselin yapımcılığını ise Mehmet Aktaş üstleniyor. 

7 yıl süren çalışmalar kapsamında belgesel için Güney'in ailesi, çalışma arkadaşları ve dostlarının aralarında olduğu 47 kişiyle görüşmeler yapıldı. Filmde, Michael Haneke ve Costa Gavras gibi ünlü sinemacıların görüşlerine de yer alıyor. Geçtiğimiz yıl Toronto’da dünya prömiyerini yapılan Çirkin Kral’ın Efsanesi birçok uluslararası festivalde ödüller aldı. Bugün Almanya’da sinemaseverlerle buluşacak olan Çirkin Kral Efsanesi belgesel filminin yapımcısı Mehmet Aktaş, filme ilişkin konuştu.

'GÜNEY BİZİM İÇİN MOTİVASYON OLDU'

Belgesel için yüzlerce kişi ile Güney üzerine görüşmeler yaptıklarını dile getiren Aktaş, “Filmin bütün hazırlığı, arşiv taraması, söyleşiler ve coğrafyalara yolculuklar 7 yıl sürdü”  dedi. Güney'in büyük bir aydın olmasının kendisini çok etkilediğini ve böyle bir belgesel hazırlama arayışına ittiğini anlatan Aktaş, “Zirvede olan bir sanatçı, Türkiye’de herkesin sevdiği, her kesimden insanların tanıdığı bir insan nasıl olurda ayıplı yoksulluğun çekildiği bir ülkede inançlarını, direk söyleyebildi ve onun arkasında durabildi. Gerçekten bizim için o motivasyon oldu” diye belirtti.  

‘KÜRT SİNEMASINDA BAŞLANGIÇ OLDU'

Yılmaz Güney'in Türkiye sinemasında devrim yaptığını ve Kürt sineması için de bir başlangıç yarattığını anlatan Aktaş Güney'in  sinemasına ilişkin şunları dile getirdi: “Hem Türk sinemasında bir devrimi gerçekleştirdi hem de Kürt sinemasının da başlangıcı oldu. Biz bugün açıkça şunu söyleyebiliriz ki Kürt sineması hapishanede zindanda doğmuş bir sinemadır. ‘Sürü’ ve ‘Yol’ gibi filmlerin hapishane merkezli yapılmaları dünya sinemasında bambaşka bir tecrübe. Bizim filmin ‘Çirkin Kral Efsanesinin’ çok yankı yapmasının en önemli nedenlerinden biri de buydu. İlk defa böyle bir kapsamlı Yılmaz Güney’in olağan üstü sinema deneyimini ortaya çıkmış olması yeni kuşakları dünyadaki sinema evrelerini derinden etkiledi.”

‘GÜNEY VE CHAPLİN’E TEŞEKKÜR EDİYORDU’

Kafasında uzun bir süre Yılmaz Güney ile ilgili bir film yapma düşüncesinin olduğunu belirten Aktaş, filmin başlama sürecini şu ifadelerle açıkladı: “Hüseyin Tabakçı’nın kısa filmlerini gördüm. Hüseyin o sırada öğrenciydi. Kısa filmler yapıyordu. Filmlerini bana gönderdi. Filmlerinde Yılmaz Güney ve Charlie Chaplin’e teşekkür etmesi benim ilgimi çekti. Ondan sonra onu aradım Berlin’e Mitos filme gelmesini istedim. Kısa filmlerinde neden Yılmaz Güney ve Charli Chaplin’e teşekkür ettiğini sordum. Bana 2 yönetmen sayesinde sinema okumaya karar verdiğini ve onlara kendini borçlu hissettiğini söyledi. Benim yazdığım bir kısa bir hikaye vardı onu Hüseyin’e verdim. Hikayede Almanya’da büyümüş bir yönetmen, artık bir yolculuk yapıp Yılmaz Güney ile ilgili bir film yapmak istiyor. Bu projede 8 sene önce aslında böyle başladı. Kısa özeti okuyan Hüseyin çok duygulandı. Benim aradığım proje bu dedi. O şekilde yolculuk başladı. O sırada Hüseyin Film akademisini yeni bitirmişti ve Kürtçe bilmiyor Türkçe çok kırık döküktü. Yılmaz Güney’in kitaplarını filmlerini anlamak için Türkçe öğrendi. Bizim coğrafyamızı bizim sinemamızı, anlamak için bence Yılmaz Güney ve sinemasını çok iyi anlamak gerekiyor.”

‘BU FİLMİ YAPMAK BİZİM İÇİN BORÇTU’

“Çirkin Kral Efsanesi” filmini aslında bugünkü Türkiye’yi anlatan bir film olduğunu dile getiren Aktaş, “Türkiye, Yılmaz Güney’in ülkeden çıkışından bugüne birçok şey değişti ama hala değişmeyen şeyler var. Ben özellikle böyle bir dönemde Yılmaz Güney’in anlamanın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Onun kavgacı mücadeleci tutumu o filmde var” 

Bu filmi çekmenin kendileri için bir borç olduğunu aktaran Aktaş, filmin geniş kitlelere ulaşmasını istediklerini söyledi. 

TÜRKİYE’DE DE GÖSTERİLECEK

5 asırlık Sinoğlu Camii (Sin Camii) satılığa çıkarıldı 5 asırlık Sinoğlu Camii (Sin Camii) satılığa çıkarıldı

Filmin çekimlerinde bir çok zorluklarla karşı karşıya kaldıklarını dile getiren Aktaş, “Ama Yılmaz Güney ve sinemasını tekrar dünyaya göstermekten mutluyuz. Umarım bütün Yılmaz Güney hayranları da filmi görür” diye konuştu.  

(MA)