Gözaltında kaybedilen ve katledilen yakınlarının akıbetini sorarak, faillerin yargılanmasını talep eden Cumartesi Anneleri/İnsanları, eylemlerinin 977’nci haftasında Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. Kayıp yakınları, kaybedilen ve katledilenlerin fotoğraflarını ve karanfiller taşıdı.
Bu haftaki eylemde 24 Aralık 1994 tarihinde Diyarbakır'da işe gitmek için evden çıkan ve bir daha geri dönemeyen 3 çocuk babası İhsan Haran’ın akıbeti soruldu.
YAŞAMINI YİTİREN ANNESİNİ ANDI
Açıklamada ilk önce gözaltında kaybettirilen Hüsamettin Yaman’ın ağabeyi Feyyaz Yaman konuştu. Yaman, geçtiğimiz günlerde yaşamını yitiren annesi Saffet Yaman'ı anarak, "Bir anne daha oğluna kavuşmadan hayatını kaybetti. Hüsamettin yaşasaydı 40 yaşında olacaktı. Annem her sene doğum gününde bir not düşerdi. Bu senenin takvimine umudunu yitirmiş bir şekilde 'artık Hüsamettin ile toprakta buluşuruz' diye bir not düşmüştü. Bu coğrafya her zaman anneleri, babaları çocukları ayıran bir coğrafya olmakla kalmadı aynı zamanda onların kemiklerinden de ayırdı. Biz yıllardır bunun acısını dile getiriyoruz. Muktedirler bilsinler ki, bu hukuksuzluğun hesabını verecekler" dedi.
BAŞVURULAR SONUÇSUZ KALDI
Bu haftaki basın açıklamasını gözaltında kaybettirilen Fehmi Tosun’ın kısı Besna Tosun okudu. Tosun, İhsan Haran’ın zaman zaman işe gittikten sonra geç geldiğini bu yüzden ilk etapta ailesinin eve dönmemesini olağan karşıladığını aktardı. Tosun Haran’ın kaybedilişini şu sözlerle aktardı: “27 Aralık 1994 tarihinde, köylüleri F.H., Haran ailesinin evine geldi. Onlara 24 Aralık 1994 sabahında, inşaat alanına gelen üniformalı polis memurlarının kimlik kontrolü yaptığı ve ardından İhsan’ı gözaltına alarak götürdüklerini söyledi. Eşinin gözaltına alındığını öğrenen Nesibe Haran, onun nerede tutulduğunu öğrenmek için Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Savcılığı’na dilekçe vermeye çalıştı. Ancak, yaklaşık bir ay boyunca uğraşan aile, mahkeme önündeki polisler tarafından engellendikleri için bunu başaramadı. Valilik ve emniyet müdürlüğü nezdinde yaptığı başvurular da sonuçsuz kaldı.
HUKUKSAL SÜREÇ
Savcıya ulaşamayan Nesibe Haran, eşini bulmak umuduyla civardaki hapishaneleri dolaştı. Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde 31. Koğuş’ta kalan ve isminin kamuoyuna açıklanmasını istemeyen bir kişi, İhsan Haran’ı gözaltında gördüğünü söyledi. Ağır baskı ve tehditlere maruz kalan aile, 1995 yılında İHD Diyarbakır Şube avukatları aracılığıyla AİHM’e başvurdu. AİHM’in hükümetten bilgi istemesi üzerine 26 Şubat 1996 tarihinde, Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı Haran ailesinin iddialarına yönelik bir soruşturma başlattı. 21 Ocak 1998 tarihinde, Diyarbakır Cumhuriyet Savcısı, İhsan Haran’ın polis nezaretinde ortadan kaybolduğunu gösteren bir delil bulunmadığı gerekçesiyle, ileri bir soruşturmaya gerek olmadığı kararını verdi.”
"İNKAR VE CEZASIZLIK SON BULSUN"
Ağır baskı nedeniyle tanıkların AİHM’de ifade vermekten kaçındığına dikkat çeken Tosun, “Mahkeme, İhsan Haran’ın ortadan kaybolmasına ilişkin yeterli ve etkin bir soruşturma gerçekleştirmediği için Türkiye’nin AİHS’nin 2. maddesini ihlal etiğine karar verdi. JİTEM tetikçilerinden Abdülkadir Aygan’ın 2009 yılının Ocak ayında basına yansıyan ifşaatlarında İhsan Harran’ın Diyarbakır JİTEM’de sorgulandıktan sonra JİTEM Grup Komutanı Abdülkerim Kırca’nın talimatı ile infaz edildiği detaylarıyla yer aldı. Ancak dosyada bir ilerleme olmadı. Gözaltında kaybedilişinin 29’uncu yılında bir kez daha İhsan Haran dosyasındaki inkar ve cezasızlığın son bulması talebimizi kamuoyu ile paylaşıyoruz. Kaç yıl geçerse geçsin; İhsan Haran için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz” şeklinde konuştu.