Cumartesi Anneleri ve insan hakları savunucuları, “Kayıpları Bulunsun, Failler Yargılansın” talebiyle bire kez daha Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. Ellerinde kayıplarının fotoğraflarını ve karanfiller taşıyan Cumartesi Anneleri eylemlerinin 988’inci haftasında 20 Şubat 1994 tarihinde gözaltında kaybedilen İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğrencisi Cüneyt Aydınlar’ın akıbetini sordu.
Eyleme Cüneyt Aydınlar’ın annesi ve kardeşi de katıldı.
Aydınların kaybedilme öyküsünü İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon’ndan Sebla Arcan paylaştı.
ALİ YERLİKAYA'YA SESLENDİ: GALATASARAY'DAKİ SINIRLAMAYI KALDIRIN
Gözaltında kaybetmenin insanlığa karşı işlenmiş en ağır suçların başında geldiğini dile getirin Arcan, "Hakikati bilmeye dair hakları ellerinden alınan, tüm başvuruları sonuçsuz bırakılan aileler, maruz kaldıkları bu ağır travmaları ancak bir arada durarak aşabilirler" dedi.
Galatasaray'da bir araya gelerek, aynı zamanda dayanılmaz yaralarla baş etmeye çalıştıklarını, bir araya gelmelerinin sınırlanmasının ise yaralarına tuz basmak anlamına geldiğini ifade eden Arcan, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'ya şu sözlerle seslendi: "Galatasaray yasağına yönelik attığınız olumlu adımın devamını getirin; Galatasaray'daki sınırlamaları kaldırın. Anayasa Mahkemesi kararının tam olarak uygulanmasını sağlama görevinizi yerine getirin."
ANNESİNİN 'OĞLUMA, GÖZBEBEĞİME NE OLDU?' SORUSU
Anne Menekşe Aydınlar'ın "30 yıl oldu. Bilmeye hakkım var; oğluma, gözbebeğime ne oldu" sorusunu devleti yönetenlere ve adli makamlara bir kez daha yönelten Arcan, son olarak şunları söyledi: "Gözaltında kaybedilişinin 30. yılında, Cüneyt Aydınlar dosyasında maddi gerçeği açığa çıkartacak etkinlikte bir soruşturma kovuşturma yapılması ve faillerin işledikleri ağır suçla orantılı olarak cezalandırması talebimizi bir kez daha tekrarlıyoruz. Kaç yıl geçerse geçsin Cüneyt Aydınlar için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz."
NE OLMUŞTU?
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi öğrencisi olan Cüneyt Aydınlar, 20 Şubat 1994 tarihinde Bakırköy'deki Ömür durağında polisler tarafından gözaltına alındı. Gayrettepe Siyasi Şubeye götürüldü. Burada 7 gün kayıt dışı gözaltında tutulduktan sonra, 27 Şubat 1994 tarihinde gözaltı kaydı yapıldı. Ancak aynı operasyon kapsamında gözaltına alınan 14 kişi mahkemeye sevk edildiklerinde aralarında Cüneyt yoktu. Bu kişiler 17 Mart 1994 tarihinde avukatları aracılığıyla kamuoyuna bir açıklama yaparak, 2 Mart 1994 tarihine kadar Cüneyt Aydınlar ile birlikte gözaltında tutulduklarını söylediler. İstanbul Emniyeti, Cüneyt'i soran ailesine ve İnsan Hakları Derneği avukatlarına "28 Şubat 1994 tarihinde yer göstermeye götürdük, elimizden kaçıp kayıplara karıştı" cevabını verdi. Cüneyt'ten bir daha haber alınamadı.
Ailenin başvurduğu tüm yetkili merciler, elleri kelepçeli, ayakkabıları bağcıksız, görgü tanıklarının beyanına göre desteksiz ayakta duramayan birinin 30 kadar polisin elinden nasıl kaçabileceğini sorgulamadan polisin firar senaryosunu esas aldı. Savcılar olayı soruşturmak yerine, Cüneyt hakkında firar ettiği iddiasıyla yakalama kararı çıkardı. Hakimler Cüneyt'i kaybeden polislerin ifadelerini esas alarak haklarında beraat kararı verdi. Cüneyt Aydınlar dosyası evrensel hukuka aykırı olarak, zamanaşımı gerekçe gösterilerek kapatıldı.