Kadınların Cumhurbaşkanlığı’nın İstanbul Sözleşmesi'nin iptali yönündeki kararının durdurulması için Danıştay'a yaptığı başvuru duruşması, Danıştay 10. Dairesi’nde görüldü. Duruşmaya Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Milletvekilleri, kadın kurumları, dernekleri, avukatlar ve çok sayıda avukat katıldı.

‘SÖZLEŞMEDEN ÇEKİLMEYECEĞİZ’

Duruşma öncesi kadınlar Danıştay önünde kısa bir açıklama yaptı. Açıklamada konuşan Avukat Hülya Gülbahar, sözleşmeden çekilmeyeceklerini belirterek, tüm hukuk yollarını deneyeceklerini kaydetti. Kadınlar, ardından duruşmanın görüleceği salona geçti. Duruşmada heyet her dernekten bir kişiye söz hakkı vereceğini belirtti.

‘KARARNAME BU KAPSAMA ALINAMAZ’

Avukat Ece Güner, Cumhurbaşkanı kararıyla hukuka aykırı bir şekilde İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekinildiğini, kararnamenin geçerli olması halinde dahi üçüncü maddenin sözleşmenin feshedilmesini sağlamadığını belirtti. Güner, “Anayasamıza göre; tek başına bir kişi yürütmenin tasarrufu içerisinde olamaz. İstanbul Sözleşmesi, kadını şiddetten koruma ve anayasamızın 104’üncü maddesine ilişkilidir. Anayasanın açık hükmüne bakıldığında, Cumhurbaşkanı Kararnamesi bu kapsama alınmaz” diye belirtti.

‘TARİHİ GÖREVİNİZ VAR’

Ardından Adıyaman Barosu’ndan Avukata Gülsen Taner söz aldı. Heyetin tarihi bir görevi olduğunu dile getiren Taner,  “Sözleşme sadece kadınları koru demiyor, toplumdaki şiddeti önle diyor. Bu kararın vicdani tarafını dikkatinize sunmak istiyoruz. Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin anayasanın 6’ncı, 7’nci, 13’üncü maddesine aykırı olduğunu söyleyebiliriz” diye konuştu.

 ‘BİR AYLIK KORUMAYI ZOR ALIYORUZ’

Mardin'de şüpheli kadın ölümü Mardin'de şüpheli kadın ölümü

Ardından Antalya Kadın Danışma Merkezi ve Dayanışma Derneği Avukat Nagihan Bulut, İstanbul Sözleşmesi’nden ilk geri çekildiğinde, nedeninin açıklanmadığını sonrasında ise İletişim Daire Başkanlığı’ndan yapılan açıklamayı anımsattı. Bulut, “Bu açıklama ile birlikte eşcinsel vatandaşlar hukuki kararlardan yararlanma imkanlarını kaybediyor. AİHS’in 8’nci maddesinde düzenlenen özel yaşama saygıyı da ihlal ediyor. Bu açıklamayı görüyoruz, davayı açıyoruz, böyle bir kararname olamaz diyoruz ama davalı savunmalarında böyle bir savunma olmadığını görüyoruz. Bu açıklamaya dayanılarak savunma yapılamayacağını ve hukuki olmayacağını biliyor. Hiçbir kanunda eşcinselliğin anormal olduğuna dair bir dava da yok. 6284 sayılı yasa İstanbul Sözleşmesi görevini yapıyor deniliyor. 6284 sayılı yasa da bir aylık koruma tedbiri dahi zor alıyoruz. İkinci ay dahi alamıyoruz, ‘birinci ayda bir şey olmadı’ deniliyor” ifadelerini kullandı. 

‘SÖZLEŞMENİN YERİNİ DOLDURACAK BİRŞEY GETİREMEDİK’

Kadına yönelik şiddetin cinsiyet eşitsizliğinden dolayı olduğunu vurgulayan Bulut, “Mili eğitim müfredatında toplumsal cinsiyet programlarının olması gerekirken bu yerine getirilmedi. Birçok davada kadına dönük baskı olduğu için davaların düştüğünü gördük. İstanbul Sözleşmesi’nin 25’nci maddesinde tecavüz kriz merkezleri hayata geçirilmedi diyor. Tecavüz kriz merkezi hayata geçirilseydi başvurular da olacaktı. Psikolojik destek ve muayene desteği sağlanması istenildi ama bu da uygulanmadı. Ne şiddete tanık olan çocukları görebildik ne de fail ya da devletin çocuğa dönük maddi desteğini gördük. Bu maddelerin hiçbir zaman uygulandığını görmedik. Ekonomik olarak zor durumda olan kadınlar ve çocuklar vardı, sözleşmeden geçen maddelerin hiçbirini uygulamadık. Zorla evlendirilen kız çocuklarına dair madde var. Bir kadını silah zoruyla kürtaja ya da nikah masasına götürmüyorsunuz psikolojik şiddet sonucu oluyor ve bunlara karşı da bir şey yapmadık. İstanbul Sözleşmesi’nin boşluğunu dolduracak, yasal mevzuata dahi bir uygulama başlatmadık daha da geriye gittik” dedi.

 ‘SÖZLEŞME EKONOMİK BİR ANLAŞMA DEĞİLDİR’

Çok sayıda davanın da açıldığına işaret eden Bulut, “Burada bir yargılama yapılıyormuşçasına burada bulunuyoruz. Sizin kararlarınızın gerekçesini bildiğimiz için verdiğiniz kararları tartışacağız. Verdiğiniz kararlar ekonomik kararlarla ilgili bizim kararlarımızla bir illiyet bağı bulunmamakta. Kararınız da atıf yaptığınız sözleşmeler cumhurbaşkanın düzenlemesine açıkça aykırıdır. İstanbul  Sözleşmesi ekonomik bir anlaşma değildir, bir insan hakları sözleşmesidir. Yaşam hakkı olmak üzere pek çok hakkı düzenleyen bir sözleşme. Sözleşme, kararnameden de üstündür. İstanbul Sözleşmesi Anayasanın 13’üncü maddesinin koruması altındadır. Daireniz tarafından bu hukuki tartışmalara gidilmesi, hukuka aykırıdır. Bu işlemin şekil yönünde sakat olduğunu biliyoruz, feshetme yetkisi Meclis’e tanınmış, Cumhurbaşkanı kararnamesiyle feshedilemez.  Cumhurbaşkanı bu sözleşmenin uygulamasından yetkili, feshedilmesinden değil” şeklinde konuştu. 

  “Kadınları koruyan bir sözleşmeyi neden feshediyoruz?” diye soran Bulut, LGBT+’ların da bu ülkenin bireyleri olduğunu ve hakları olduğunu kaydetti. Bulut, “AYM’nin kararlarının uygulanmadığı bir süreçten geçiyorken, Cumhurbaşkanlığı kararlarını gerekçe gösterilirken Bangolar yargılama etiğini hatırlatmak isterim” diyerek sözlerini sonlandırdı.