Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan ile Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Eş Sözcüsü Öztürk Türkdoğan, Wan Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkan adayı Abdullah Zeydan'ın memnu hakkının Adalet Bakanlığı'nın "talimatıyla" geri alınmasına ilişkin açıklama yaptı. Partinin Genel Merkezi’nde yapılan açıklamada konuşan Doğan, Wan halkının tarihte eşine az rastlanır bir zafer elde ettiğini belirterek, “Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere 14 belediyenin tümünü DEM Parti’ye yani halka kazandırıldı. İl genel meclisinde ise büyük bir farkla birinci parti haline gelindi. Halklar sandığa gitmeye hazırlanırken, bazıları da sandıktan çıkacak o güçlü irade ve sahiplenmeyi alanlarda gördükleri ve bildikleri ve bu iradeden korktukları için bir takım planlar yapmakla meşgullerdi” dedi.
WAN’DA İRADE GASPI
Kayyım rejimine verilen bu net, bu büyük sahiplenmeye karşı mesai bitimine dakikalar kala Wan’da belediye eşbaşkan adayı Abdullah Zeydan şahsında tekrar bir irade gaspıyla karşı karşıya gelindiğini dile getiren Doğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Bunun hukuki detaylarına ilişkin bilgileri sizlere Hukuk Komisyonu Eş Sözcümüz Öztürk Türkdoğan verecek. MYK olarak açıklama yaptığımız saatten şu dakikaya kadar en çok sorulan sorulardan biri de DEM Parti’nin ne tür sorumluluğu olduğudur.
HUKUKEN BİR BOŞLUK YOK
‘Hukuken bir boşluk var mı yok mu’ şeklinde sorular geliyor. Şunu çok net bir şekilde ifade etmek isterim DEM Parti’nin buna dair hukuken bir sorumluluğu yok, herhangi bir boşluk yok. Hukuken başka türlü yorumlanabilecek ya da irade gaspıyla halkı karşı karşıya bırakan herhangi bir boşluk DEM Parti tarafından bırakılmamıştır. Aday belirleme sürecinde özellikle ön seçimde titizlikle üzerinde çalıştığımız en önemli konulardan biri de bugün karşı karşıya kaldığımız konuydu. Bu tür yönelimleri ve buna benzer girişimlerde bulunabileceklerini tahmin ediyorduk. Ama artık bu karşılaştığımız örnek bugüne kadar uygulanan hukuksuz yol, yöntem ve uygulamalarda yeni bir çığır açtı. Geri adım atabileceklerini zannetmek olsa olsa büyük bir yanılgı olabilir. İşte iktidar şimdi tam olarak böyle bir yanılgının içine düşmüş vaziyette.
Ne oldu peki? Van Büyükşehir Belediye Eş Başkanımız Abdullah Zeydan bütün hukuki prosedürleri tamamlayarak YSK’ya başvurdu. Adaylığı yapılan incelemeler sonucunda YSK tarafından kabul edildi ki bizde aday olmak hatta aday adayı olmak kolay değildir. Aday adaylığında dahi az sonra Hukuk Komisyonu Eş Sözcümüz Öztürk bey ifade edecektir bunları. Ne kadar hassas, titizlik ve özenle çalışıldığını. Çünkü aday adayı olmak bile epey bir prosedürü geçmeyi gerektiriyor. Hakkında neredeyse soruşturma olmayan, Yargıtay’da ya da istinafta neredeyse dosyası olmayan insan bırakmadınız Türkiye’de. Hal böyleyken tüm incelemeleri yapılmış, hukuki tüm prosedürler usulüne uygun bir şekilde gerçekleştirilmiş.
AKP BÜYÜK YANILGI İÇİNDE
Buna dair herhangi bir itirazın gelmediği ama tam da Cuma günü sandığa saatler kala mesai bitimine dakikalar kala Adalet Bakanlığı aracılığıyla bahaneler uydurup, mazeretler yaratıp olmayan gerekçeler bulup bir halkın iradesini gasp etmeye çalışanlara karşı halk zaten gerekli cevabı veriyor. DEM Parti il ve ilçe örgütlerinde adeta günlerdir adalet nöbeti tutarak en güçlü cevabı veriyor. Vermeye devam edecek. Van halkı 14’te 14 yapmış bir halk. Böyle bir zaferi tüm engellemelere, kuşatmalara ve saldırılara rağmen ortaya çıkarmış bir halk iradesinin gasp edilmesine karşı o halkın izin vereceğini zannediyorsanız; hakikaten büyük yanılıyorsunuz. Çok büyük yanıldığınız için Kürt meselesinde güvenlikçi politikalara sarıldığınız bugün ortaya çıkan bu hezimetle karşı karşıya kaldınız. Görünen o ki bu hezimetten yine ders almadınız ve güvenlikçi politikaları arttırma niyetindesiniz. DEM Parti olarak tekrar söylüyoruz; Kürt meselesini çözmeyen, Kürt meselesine güvenlikçi politikalarla yaklaşıldığı, diyalog, uzlaşı, yol ve yöntemler esas almayan politika güdüldüğü sürece diğer çözülen iktidarlar gibi bu iktidar da erimeye ve çözülmeye mahkûm olacaktır.
HALKIN İRADESİNE SAYGI GÖSTERİN
Kürt halkı, kendilerinde zorla alınan ve yıllardır kayyım rejimi ile yönetilen belediyeleri bir irade, sahiplenme ve irade ortaya koyma cesaretiyle yaklaşıp çok güçlü bir biçimde tüm Türkiye halklarına, tüm dünya kamuoyuna duyurdu. Eğer bu mesajı böyle algılamaz, buna bu şekilde yanıt vermezseniz siz bu hezimetin daha büyüğünü yaşamaya mahkum olursunuz. Dolayısıyla 29 Mart 2024 Cuma günü mesai bitimine 5 dakika kala seçime iki gün kala idare bir karar ve yazıyla üstelik 2022 yılında yani 2 yıl önce memnu haklarını alan, tüm yasal denetim ve süreçlerden geçen Abdullah Zeydan’ın memnu haklarına itirazınız bizim için Kürt meselesine yaklaşımınızın göstergesidir. Yetkili savcılık talimat niteliğindeki bu idari itiraz yazısı üzerine kesinleşmiş hak kararı veren mahkemeye yeniden başvuruyor, mahkeme aynı gün kesinleşmiş hak kararını geri almış ve memnu hak talebini reddediyor. Karar henüz kesinleşmeden yani itiraz ve temyiz hakkı kullanılmayan, kullandırtılmadan hemen YSK’ya bildiriliyor. Ve Belediye Eşbaşkanımız Abdullah Zeydan memnu haklarının iadesi kararını veren aynı mahkeme aldığı kararı çiğnemiş ve bu vesileyle hukuk güvenliğini de hukuk güvenliği hakkını da yok etmiş oluyor. Buna şaşırmıyoruz ama buradan bir kez daha altını kalın bir şekilde çizerek ifade ediyoruz; Biz bunu kabul etmeyeceğiz. Biz bir halkın bu denli güçlü bir şekilde ortaya koyduğu iradenin gasp edilmesine müsaade etmeyeceğiz. Kürtler neredeyse her yerde ayakta. Kullandıkları oyların güvenliğini sağlamak için ayakta. Gece gündüz demeden il, ilçe örgütlerimiz, emektarlarımız, gönüllülerimiz, gözü kulağı gönlü bizimle. Oy kullandıkları günden beri ayaktalar ve öfkeliler. Buradan iktidara bir kez daha sesleniyoruz tüm yetkililere ve ilgililere; halkın ortaya koyduğu iradeye saygı duymak zorundasınız. Bu bir lütuf değil. Kimseden herhangi bir şeyi bize bahşetmelerini talep etmiyoruz. Alınan bu yanlış karardan derhal geri dönülsün. Van halkının iradesini hiçe sayan bu girişim hukuk dışıdır.
DAYANIŞMA ÇAĞRISI
Aylardır yaptığımız çağrıyı yeniliyorum; tüm demokratik kamuoyunu da bu konuda duyarlılığa sorumluluk üstlenmeye ve dayanışmaya çağırıyoruz. Bugün yapılan yalnızca DEM Parti ile sınırlı kalmayacak. Bu hukuksuzluğun, bu anti demokratik uygulamaların yol ve yöntemlerin dışında kalabilecek ya da bunlardan payını almayacağını zannedenlere özellikle seslenmek istiyorum; bir ülkenin bir bölgesinde ortaya çıkan böylesine büyük bir iradeye yapılanlar karşısında ortaklaşmazsak dayanışmazsak demokratik değerlerden, insan haklarından, hukuktan bahseden hiç kimsenin inandırıcılığı kalmaz. Çağrım tüm siyasi partilere, sivil toplum kuruluşlarına, barolara,bu ülkede sorumlu duyarlı yurttaş hissiyle yaşayan, bu ülkedeki demokratik değerlere önem ve anlam atfeden herkese; Van halkının iradesini sahiplenmek için çağrıda bulunuyoruz.”
ALENEN SUÇ İŞLENİYOR
Konuşmanın ardından basın mensuplarının AKP’nin belediye için mazbata başvurusunda bulunmasına dair soruya Doğan, “Zaten amaç bu. Bu, defalarca denendi. Alenen suç işleniyor. Bugün yapılan da suçtur. Seçim süreci boyunca yapılanlar da suçtur. Buradan tekrar bu suça karşı tüm demokratik kamuoyunu ses çıkarmaya çağırıyorum” yanıtını verdi.
HAKLAR 25 NİSAN’DA KESİNLEŞTİ
Ardından konuşan Türkdoğan ise şunları belirtti: “Abdullah Zeydan’la ilgili verilmiş bir hapis cezası vardı 3 yıl 1 ay 15 gün. Abdullah Zeydan 2016 ile 2019 yılları arasında tutuklu olduğu için bu cezasının mahsup edilmesiyle ilgili bir talepte bulunmuş, mahkeme bunu kabul etmişti. Aslında Abdullah Zeydan’a verilen 3 yıl 1 ay 15 günlük hapis cezası; 2016 ile 2019 yılları arasındaki tutukluluk süresinden mahsup edilerek, 2019 yılının Aralık ayında cezası tamamen sona ermiş ve infaz bitmişti. 2019 yılında bir suçun infazı bitmişse Adli Sicil İstatistik Kanunu’na göre 3 yıl bekleme süresi var. 3 yıl beklersiniz, 3 yıl sonra mahkemeye başvurursunuz. Mahkeme sizin memnu haklarınızın iadesine karar verir. Tam da böyle oluyor. 3 hatta 3 buçuk yıl sonra 2023 yılının Nisan ayında Diyarbakır 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvuru yapılıyor. Mahkeme karar gerekçesinde, 2016 ile 2019 yılları arasındaki mahsuplaşmanın cezanın infazının tamamlandığını belirterek, kararını veriyor ve yasaklanmış her türlü siyasi haklar dahi iadesine karar veriyor. Kararın verilme tarihi 4 Nisan 2023.
Bu karar taraflara tebliğ ediliyor. Yani hem Abdullah Zeydan’ın avukatına hem de ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına. Tebligatlardan sonra her iki taraf da bu kararı temyiz etmiyor. Karar 25 Nisan 2023 tarihinde temyiz edilmeyerek kesinleşiyor. Kesinleşme ile ilgili tali karar fişinde hem mahkeme hem de savcılığın imzası var. Daha sonra bu kararı Mahkeme Adli Sicil İstatistik Genel Müdürlüğü’ne bildiriyor ve Abdullah Zeydan adli sicil bakımından yasaklanmış haklarının iadesi kararı aldığından seçme ve seçilme hakkını kullanabileceği bir pozisyona geliyor. Dolayısıyla bu işlemler yapıldığı için kendisinin başvurusunu komisyon olarak kabul ettik. Daha sonra arkadaşlarımız Van İl Seçim Kurulu’na evrakları verdi. İl Seçim Kurulu bu evrakların tamamını inceledi. Çünkü adli sicil belgesini inceliyor. Van İl Seçim Kurulu, hiçbir yasal sorun görmedi ve kabul etti. Daha sonra listeler ilan edildi. Listelerin ilan süresi içinde hiç kimse itirazda bulunmadı, kesinleşti ve seçime girdi.
İDARİ SUÇTUR
Şimdi bakın 25 Nisan 2023’te kesinleşmiş bir karardan sonra neler olmuş? 29 Mart 2024 günü yani geçen Cuma günü seçimden 2 gün önce Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü’ne yazı yazıyor ve diyor ki ‘bu karara itiraz edin.’ Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı aynı gün mahkemeye başvuruyor. Diyor ki; bu karar kesinleşmemiştir, dolayısıyla kesinleşmeyen bir karar nedeniyle ‘itiraz hakkımızı kullanmak istiyoruz’ diyor. Halbuki çok açık bir şekilde kesinleşme şerhi de var. Kesinleşmiş bir mahkeme kararının kesinleşmediği iddiası üzerine itiraz hakkı kullanılıyor. Mahkeme de sanki kesinleşmemiş gibi işlem tesis edip daha önce verdiği kararı geri alıp, memnu hakların iadesi kararı istemini reddediyor. Yani eski ek kararını ortadan kaldırıyor.
Peki bu kararı ne zaman veriyor? 29 Mart 2024 gün yani seçimden 2 gün önce mesai bitimine 5 dakika kala veriyor. Kanunen mahkemenin verdiği her karar itiraza tabidir. Ve o itiraz süreleri tamamlanmadan bu kararlar kesinleşmez. Mahkemenin son verdiği karara da itiraz hakkımız var, temyiz hakkımız var. Bu hakkımız kullandırılmadan mahkeme, apar topar bu kararını bakanlığa bildiriyor. Şu anda arkadaşımız memnu haklarını almamış bir pozisyon ile siyaseten yasaklı duruma düşürüldü. Burada iki tane temel hukuksuzluk var. Birincisi kesinleşmiş mahkeme kararını ancak ve ancak Yargıtay’ın kamu yararına bozma kararıyla ortadan kaldırılabilir. Böyle bir karar yok. İkincisi Adalet Bakanlığı’nın yazısı üzerine ilgili savcılık ve mahkeme, kesinleşmiş bir mahkeme kararına kesinleşmemiş muamelesi yapamaz bu bir idari suçtur. Görev suçudur. Cumhuriyet Başsavcılıklarında, başsavcılığın bir kararı görmesiyle ilgili işlemler sadece soruşturma aşamasına ait işlemlerdir. Mahkeme kararlarıyla ilgili olarak herhangi bir Cumhuriyet Savcısının bu kararı görüp temiz etmeme hakkı bakidir. Dolayısıyla bir mahkeme kararıyla ilgili olarak kesinleştikten sonra bir başsavcılık kalkıp ‘başsavcıyım bu karardan haberim yoktu kesinleşmemiştir’ deme hakkına sahip değildir. Kanun bu hakkı sadece ve sadece soruşturma aşamasında verir.
YAPILAN SİYASİ MÜDAHALEDİR
Başka bir mesele. Biz 15 günlük itiraz hakkımızı henüz kullanmadık. Çünkü bu karardan Pazartesi günü haberdar olduk. Henüz itiraz hakkımızı kullanmadan mahkeme bu kararı Adalet Bakanlığı’na bildiremez. Şu anda arkadaşımız Abdullah Zeydan memnu hak iadesi almış birisidir. Van İl Seçim Kurulu’nun mazbatayı vermesi gerekir. Biz itiraz hakkımızı kullanırız, itiraz haklarımız reddedilirse yani 15 gün sonra oluşacak hukuki duruma göre ancak karar verilebilir. Henüz ne olduğu belli olmadan itiraz hakkımız kullandırılmadan böyle bir şeyi yapamazsınız. Bütün bunlar şunu gösteriyor; bir siyasi müdahale ile karşı karşıyayız. Mahkemeler bu siyasi müdahaleye kendisini alet etmemelidir. Bir hukukçu olarak naçizane şunu vurgulamak istiyoruz; halkımız 31 Mart’ta karar verdi. Bu siyasi iktidara çok net tepki gösterdi. Desteğini çekti. Dolayısıyla bürokratlara, hakimlere, savcılara naçizane bir tavsiyede bulunmak istiyorum; bu tip siyasi tasfiyelere karşılık vermeyin kanuna aykırı işlemler yapmayın. Biz kanuna aykırı işlemleri yapanlar hakkında kesinlikle her türlü itirazımızı şikâyet hakkımızı kullanacağız.
YASAL HAKLARIMIZI KULLANACAĞIZ
Hiç kimse kanunların üstünde değildir. Hiç kimse kendisini kanunlardan bağışık görmemelidir. Kesinlikle ve kesinlikle hak arama mücadelesini sonuna kadar sürdüreceğiz. Farz edin ki hepten yanlış karar verdiniz. Ne aceleniz var? Böyle bir şeyi nasıl yapabilirsiniz. Daha yasal süreçler tamamlanmadan nasıl bir insanla ilgili verdiğiniz karar kesinleşmeden ortadan kaldırabilirsiniz. Bunları yapamazsınız. Özellikle Van İl Seçim Kurullarına bu tüm siyasi müdahalelere kendisini kapatması gerektiğini bunun ileride çok ciddi sonuçları olacağını ifade etmek isterim. Adalet Bakanlığı böyle bir yazı yazıyor mahkeme böyle bir hukuk dışı karar veriyor. Hemen bugün basından öğreniyoruz ki AKP’nin il örgütü mazbatanın kendilerine verilmesi için il seçim kuruluna dilekçe vermiş. Böyle bir şey olamaz. Dolayısıyla İl Seçim kurulu kesinlikle böyle bir hata yapmamalıdır. Biz yasal haklarımızı sonuna kadar kullanacağız.”
ZEYDAN İL SEÇİM KURULUNA GİDECEK
Türkdoğan’ın konuşmasından sonra tekrar söz alan Ayşegül Doğan, “Bir ek ayrıca. Sevgili arkadaşlar hukuki boyutunu Öztürk bey anlattı. Fakat şunu söyleyelim; Van büyükşehir Belediyesi Eş Başkanımız Abdullah Zeydan mazbatasını almak için İl Seçim Kurulu’na gidecek. Van İl Örgütümüz de eşlik edecek DEM Parti gönüllüleri, herkesi Van İl Örgütü’ne davet ediyoruz. Aynı zamanda MYK üyeleri olarak Eş Genel Başkanlarımızla birlikte yarın Van’da toplanıyoruz . Bu karardan derhal geri dönülsün. Hakkımız olana saygı duyulsun, halkın iradesine saygı duyulsun. Kimse boş heveslere kapılmasın bunu tekrar ediyoruz özellikle iktidara sesleniyoruz ve kimsede, Hukuk Komisyonu Eş Sözcümüz Öztürk Türkdoğan’ın söylediği gibi bu antidemokratik uygulamaların aracı olmamalıdır. Herkes hukuken ve demokratik değerler adına sorumluluk hissetmeli ve buna uygun şekilde davranmalıdır. Mahkemeler, mahkeme üyeleri ve buna benzer planlara alet edilmek istenen herkesedir bu çağrımız. Kendi sorumlu yurttaş olarak hisseden, hissetmek isteyen herkes bu çağrıya kulak vermeli. Biz de Merkez Yürütme Kurulu üyeleri ve eş genel başkanları olarak yarın MYK’mızı Van’da toplayacağız” diye belirtti.