Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Kılıçdaroğlu’nu cumhurbaşkanı adayı olarak karşımıza diken bir mekanizma var” dedi. Erdoğan, HDP’nin cezaevinde tutulan eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş’ı da hedef aldı, “Her şeyiyle terörist Selo Diyarbakır’da 51 kardeşimizin ölümüne neden oldu. Şimdi bu Selo cezaevinde. Ne diyorlar, ‘Selo’yu çıkaracağız’. Ondan sonra da Selo’yu Öcalan’ın yerine getireceklermiş” diye konuştu.

Erdoğan, Antalya mitinginde konuştu. Erdoğan’ın açıklamaları özetle şöyle:

“Birileri ülkenin birikimlerini önce 6’lı olarak başlayan masada paylaşmaya niyetlendi sonra ortaklardan biri yerinden kalkıp otururken, masanın altındaki HDP de yerini aldı. İki büyükşehir belediye başkanını da dahil edip ortak sayını 9’a çıkardılar. Ülkenin ve milletin yeminli düşmanları PKK ve FETÖ de seslerini yükseltti. Oldu mu size 11 ortak. Daha DHKP-C’sini, tefecileri, simsarları, istihbarat aygıtlarını saymıyorum.

Kılıçdaroğlu’nu Cumhurbaşkanı adayı olarak karşımıza diken bir mekanizma var. Bu mekanizma hassasiyetleri umursamıyor. Ne diyordu bay bay Kemal ‘Tıpış tıpış oy vereceksin’ diyerek bu nobranlık ifade ediliyor. Bunların derdi Türkiye’yi siyasetiyle, ekonomisiyle, savunmasıyla, diplomasisiyle yarım asır kendine gelemeyecek bir çukura itmektir.

Covid-19 yeni varyantıyla yeniden hortladı mı? Covid-19 yeni varyantıyla yeniden hortladı mı?

‘HAYATI YALAN’

Her şeyiyle terörist Selo Diyarbakır’da 51 kardeşimizin ölümüne neden oldu. Şimdi bu Selo cezaevinde. Ne diyorlar, ‘Selo’yu çıkaracağız’. Ondan sonra da Selo’yu Öcalan’ın yerine getireceklermiş. Buradan şu anlaşılıyor; Bay bay Kemal demek ki parlamentoda yaptığı görüşme buydu. Açıklayabildi mi, açıklayamaz. Çünkü her şey fırıldak. Düzgün bir şey yok. Eğer gerçek siyasetçiysen çıkar, açıklarsın. Hayatı yalan, hep fırıldaklarla dolaşıyor.

Kılıçdaroğlu üzerinden ülkemize dayatılan bu filmlerle ilk defa karşılaşmıyoruz. Bu filmi defalarca seyrettik. Tek parti döneminde insanımızın hak ve özgürlükleri çiğnenirken, sanayi kuruluşlarımızın kapısına kilit vurulurken seyrettik. Darbe ve muhtıralarla seyrettik. Koalisyon hükümetleri döneminde güven ve istikrarı kaybederken izledik. İdeolojik kavgalarda köken ve mezhep kışkırtmalarında seyrettik. Biz defalarca seyrettiğimiz bu filmin senaristlerini de oyuncularını da finalini de çok iyi biliriz. Ülkeyi bir avuç sapkın ideoloji mensubunun evlatlarımızın varlığına göz diken ihtiraslarına teslim etmek istiyorlar. Ülkeyi köken ve mezhep ayrımını derinleştirerek kardeşi kardeşe düşman etmek istiyorlar. Ülkeyi terör örgütlerinin cirit alanına çevirmek istiyorlar. Bunların derdi Türkiye ile Türk milletiyle.

Kandil’den ne diyordu birisi, bunların bayrağı, ezanı, dini var mı? Ne diyor, ‘Bizim desteğimiz Kılıçdaroğlu’na’ diyor. Şimdi dini olmayan, diyaneti olmayan, bayrağı olmayan, ezanı olmayan kimler destekliyor bay bay Kemal’i, bu teröristler. Söyle bana arkadaşını söyleyeyim kim olduğunu. Senin arkadaşın Kandil ve onlarla bu yoldasın. 14 Mayıs’ta bu aziz millet sana sandıkları mezar edecek.

Bu terör örgütünün parlamentodaki uzantıları AK Parti’yi kabul edebilirler mi? Kandil ne diyor, ‘Bunları destekleyemeyiz, biz Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceğiz.’ Onların bay bay Kemal’i desteklemeleri bizim doğru yolda olduğumuzun ifadesidir. Türkiye’yi bugünkü seviyesine getirmeseydik bize kimse ilişmezdi. Biz teslim olmayı değil, mücadeleyi seçtiğimiz için hedefteyiz.

Kılıçdaroğlu’nun verdiği sözlere, destek istediklerine, desteğine bakın. Tipik eski Türkiye politikacısıyla karşı karşıyayız. Ağzından çıkanı kulağı duymaz. Vaat diye söyledikleri yapılmış işlerdir. Söylediklerinin ucunun nereye gideceğini kendisi de bilmez. Herkesi tasfiye edeceğini söylüyor. HDP ve PKK ne diyorsa kendisi de onu söylüyor. FETÖ ve gizli tetikçiler ne diyorsa, Kılıçdaroğlu onu söylüyor. ABD ve AB’de kulağına ne üfleniyorsa onu söylüyor. Bu zatın kendisini ciddiye almıyoruz. Masanın etrafında oturanlara ve çevresinde dönenlere bakınca her şey ayan beyan ortaya çıkıyor. Hangi insan kendi ülkesine, devletine, milletine bu kadar büyük kin duyabilir? Bay bay Kemal ABD’de bir benzin istasyonunda bir restorana giriyor, neler çevirdiği belli değil. Pennsylvania’nın uzantılarıyla sohbeti koyulaştırıyor. Hangi insan memleketine böyle bir nefret besleyebilir?

“‘BEN ALEVİYİM’ DİYOR, BİZ SANA SORMADIK Kİ”

Kimsenin meşrebini, dinini sormadık. Ne diyor bay bay Kemal ‘Ben Alevi’yim’. Biz sana sormadık ki… Bu ülkeyi Alevi-Sünni diye ayrıma tutanlara lanet olsun.”