AKP’li Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan, yerel seçimlerin ardından ilk kez partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu. Cumhur İttifakı’nın Türkiye’nin bekasının teminatı olduğunu savunan Erdoğan, “Tek iktidar vardır o da milletin ülkeyi yönetme yetkisi verdiği Cumhurbaşkanı ve kabinesidir” dedi.

DEM Parti: Kayyım beyhude bir teslimiyet dayatmasıdır DEM Parti: Kayyım beyhude bir teslimiyet dayatmasıdır

“Kabinemiz görevinin başındadır” diyen Erdoğan, şunları belirtti: “Sapla samanı karıştırmaya çalışanları bu gerçekle yüzleşmeye davet ediyorum. Demokrasi öncelikle halkın iradesini kabullenmek milletin tercihi ile zıtlaşmamak demektir. Muhalefet gibi rakamları eğip bükerek analizler kasmak bize yakışmaz. Milletin verdiği mesajları herkesten önce bizim doğru okumamamız gerekiyor. Komplekse kapılmadan bu muhasebeyi yapmak aziz milletimize karşı görevimizdir. Sandık günü siyasilerin ve siyasi partilerin karne günüdür. 31 Mart seçim sonuçlarından herkes kendisine göre dersler çıkaracaktır. Sonuçlara bakarak bunun yerel seçim olduğunu unutanlar, sanki ülkeyi yöneteceğini zanneden zavallılar. Birileri kendilerince yerel iktidar merkezi iktidar diyerek ikili bir yapı ihdas etmeye çalışıyor. 81 ilimizde tek bir iktidar vardır, o da 14-28 Mayıs seçimleriyle milletin ülkeyi yönetme vazifesi verdiği Cumhurbaşkanı ve kabinesidir. Yerel iktidar-merkezi iktidar diye ikili yapı ihdas etmeye çalışanların söylemleri demlendikleri ortaklarına diyet ödeme hamlesi değilse ham bir hayaldir.

'KUVAYI MİLLİYE NE İSE HAMAS DA ODUR'

Hiç kimse ne şahsımın ne bu kadronun Filistin hassasiyetini sorgulayacak kalibrede, kapasitede değildir. Bizim hayatımız Filistin davasıyla anlam bulmuştur. Filistin'in yerini 7 Ekim'de öğrenmedik. Bu hareket bu parti Filistin davasını sorgusuz sualsiz şartsız omuzlama ilkesi üzerinde yükselmiştir. Biz Filistin davasını sadece savunmadık, ağır bedeller de ödemiş bir kadroyuz. Filistin davası lideri misafirim olacak. Milli Mücadele sırasında Türkiye’deki Kuvayı Milliye ne ise Hamas da işte aynen odur. Bunu söylemenin de bir bedeli olduğunun elbette farkındayız.”