Gazeteci Murat Yetkin, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın CHP’li belediyeleri borç hacizleri üzerinden sıkıştırma hamlesinin fena halde ters tepebileceğine işaret etti.
Yetkin, “İlk bakışta CHP’yi ters köşeye yatırıp halkla karşı karşıya getirme amaçlı gibi görünüyor. Ancak bu hamle tepki ve aceleyle alınmış, fena ters tepebilecek bir hamle gibi de duruyor” dedi.
AKP’nin 2019’da İstanbul, Ankara, Adana, Antalya gibi şehirlerin CHP’ye geçmesinin ardından belediye gelirlerini kısmaya başladığını hatırlatan Murat Yetkin, “Erdoğan’ın ‘kaynağından tahsil etme’ yani belediyelere Hazine’den verilen ‘mahalli idareler payından’ düşme yöntemi bir tür haciz sayılabilir” ifadelerini kullandı.
“Bunun birkaç sonucu olabilir” diyen Yetkin, şunları sıraladı:
“1- Gelirleri azalan belediyeler personel azaltmaya zorlanabilir. Bu başkanları bir yandan çalışanlarıyla karşı karşıya getirirken zaten CHP’li belediyelerden iş beklentisi içinde olan seçmen tabanındaki tepkiyi artırabilir.
2- Gelir ve personel azalması, yeni alımların yapılamaması çöplerin toplanmasından toplu taşıma, su kaynaklarından yolların onarılmasına dek altyapı hizmetlerinde aksamalara yol açabilir. (Sokak hayvanları yasasıyla belediyeler -kaynağı sağlanmadan- verilen ek sorumlulukların belediyelerle halkı karşı karşıya getiren yeni bir yük olduğu gerçeği de var.)
3- Bu hamlenin CHP’li belediyeleri emeklilere destekten kent mutfağı gibi, ya da (Erdoğan’ın “dans-vals” olarak ifade etiği) sanat-kültür faaliyeti gibi sosyal uygulamalardan geri bırakma gibi bir sonucu da olabilir.”
HALK KİMİ SUÇLAYACAK?
“Erdoğan’ın ilk bakışta CHP’li belediyeleri zorlayacağı aşikâr hamlesinin taşıdığı risk bu soruyla ortaya çıkıyor: halk belediyelerin işleri aksatmasından dolayı kimi suçlayacak?” sorusunu yönelten Yetkin, şöyle devam etti:
“Halkın ilk muhatap alıp tepki göstereceği makamın belediyeler olacağı da aşikâr.
Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gayet iyi bilip nimetlerinden yararlandığı iletişim çağındayız. Halkın büyük çoğunluğu, özellikle büyükşehirlerde yaşayanlar dijital mecralardan neyin ne olduğunu yakından izliyor. Erdoğan’ın 24 Temmuz AK Parti Grubunda yaptığı ve CHP’li belediyeleri hedef alan hamlesini TRT ve ATV ekranlarından canlı izleyenler dahil.
Bunun CHP’li belediye başkanlarını zorda bırakırken aslında CHP’ye oy veren seçmeni ve oy vermese de belediye hizmetlerin aksamasından etkilenecek herkesi cezalandırmak anlamına geleceği de aşikâr.
Üstelik bir dahaki yerel seçimlere daha 5 yıl var; 2029’a dek köprülerin altından çok sular akar.
Tabii artık Erdoğan da bir erken seçimi -lafzen reddetse de- ihtimal dahilince görmeye başlamışsa ve halkın CHP’li belediyelere duyacağı tepkiyle onlara değil AK Parti’ye döneceğini düşünüyorsa o başka.
Ama o durumda da bu hamlenin erken ve tepkisel olduğu söylenebilir. Çünkü bütün anketler “Nurlu ufuklar” vaadine rağmen halkın ezici çoğunluğunun, yüzde 65’ten 70’e değişen oranlarda ekonomik sıkıntıları ülkenin bir numaralı sorunu gördüğünü gösteriyor.
Asgari ücrete zam yapılmaması ve emekli maaş artışlarının asgaride tutulmasının Moody’s reyting kuruluşu tarafından ödüllendirildiği görülüyor; Hazine ve Maliye bakanı Mehmet Şimşek başta, “makrocular” memnun. Ama sandık günü Moody’s gelip oy kullanmayacak herhalde.
O yüzden Erdoğan’ın belediyeler hamlesi ters tepebilir diyorum.”