Van’ın Erciş ilçesinde bulunan ve 1930 yılında binlerce Kürdün topluca katledildiği yer olarak hafızalara kazınan Zilan Vadisi'ndeki (Geliyê Zîlan) Hidroelektrik Santrali (HES) projesi çalışmaları devam ediyor. Koronavirüs (Kovid-19) salgını sürecinde hız kazanan projeye karşı bölge sakinleri tarafından yapılan hukuki girişimler de sonuç vermiyor.
Bölge sakinlerinden Şahabettin Demir, bir süre önce Zilan Elektrik Üretim Anonim Şirketi tarafından hayata geçirilmek istenilen "Zilan Regülatörü ve HES Proje Revizyonu ve Kapasite Artısı" projesine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın verdiği "Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) gerekli değildir" kararını Van 1'inci İdare Mahkemesi'ne taşıdı. Demir, yaptığı başvuruda ÇED kararının hukuka aykırı olduğunu ve çevreye olan etkilerinin değerlendirilmediğini kaydetti. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ise, mahkemeye gönderdiği savunmada “ÇED gerekli değildir” kararını savundu. Bakanlık, dava konusu işlemin mevzuata uygun olduğunu ileri sürerek, davanın reddini istedi.
MAHKEME: MENFAAT İLİŞKİSİ YOK
Bir üyenin karşı oyuna karşı "oyçokluğu" ile yapılan başvuruyu reddeden mahkeme, kararında iptal davasının açılabilmesi için "menfaat ilişkisi, meşru ve güncel bir menfaatin bulunması" gerektiğini belirterek, aksi halde bu durumun idarenin işleyişini olumsuz etkileyeceğini ileri sürdü.
Dava konusu proje alanının davacı Demir'in ikamet ettiği Koçköprü Mahalle sınırına uzak bir mesafede bulunduğunu belirten mahkeme, "...davacının ikamet ettiği Koçköprü Mahallesi ve Koçköprü Barajı’nda herhangi bir tesis bulunmadığı, proje kapsamında alınmış bir yasaklı bölge ilanının bulunmadığı, projenin etkileyeceği, Agaçören Mahallesi’ne ilişkin ise acele kamulaştırma kararı alındığı, bu haliyle davacının dava konusu projenin etki alanında ikamet etmediği gibi bu alanda taşınmazının da bulunmadığı anlaşılmıştır" gerekçeleriyle başvuruyu "ehliyet yönünden" ret etti.
Mahkeme, ayrıca 206 TL yargılama giderini de davacı Demir'in üzerine bırakılmasına karar verdi.
KARŞIOYU: ERİŞİM HAKKI KISITLANMAMALI
Mahkemenin karşı oyu kullanan üyesi ise, ÇED'in gerçekleştirilmesi planlanan projenin çevreye olabilecek olumlu ya da olumsuz etkilerinin belirlenmesi, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin belirlenerek değerlendirilmesi amacıyla yapıldığını hatırlattı. Üye, projeden etkilenecek veya muhtemel etkilenecek alanlarda yasayan halkın dava açma ehliyetin daha geniş yorumlanarak, adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının kısıtlanmaması gerektiğine vurgu yaptı.
‘KATILMIYORUM’
Söz konusu projede üretilecek enerjinin ulusal elektrik şebekesine verilmesi amacıyla Koçköprü Barajı’na bağlanmasının planlandığına dikkati çeken üye, "...davacının ikamet ettiği Mahallenin söz konusu barajın yakınında bulunduğu, yine proje kapsamında davacının ikamet ettigi Mahallenin yakınında bulunan Agaçören Mahallesinin acele kamulaştırma kararı verildiği, projenin nehir tipi santral olduğu, yörede yaşanan insanların tarım ve (otlak ve meralarda) hayvancılık ile geçimini sağladığı dikkate alınarak, davacının dava açma da ehliyeti bulunduğunun kabulü ile tarafların iddiaları, projenin nitelikleri ve uygulanacağı yerin özellikleri ile proje tanıtım dosyasını hazırlayanların uzmanlık alanları da dikkate alınmak suretiyle, mahallinde kesif ve bilirkişi incelemesi yaptırılması ve projenin çevresel etkilerinin değerlendirilmesi suretiyle düzenlenecek rapor dikkate alınarak, işin esası hakkında karar verilmesi görüsüyle oluşan çoğunluk kararına katılmıyorum" değerlendirmesinde bulundu.
DAVACI: HES BENİ DE ETKİLİYOR
Mahkemenin verdiği karara tepki gösteren davacı ve aynı zamanda Zilan Ekoloji Platformu Sözcüsü Şahabbetin Demir, 20 yerleşim yeri sakinlerinin itirazlarına rağmen HES çalışmasının devam ettiğine dikkat çekti. Firma isminin Zilan A.Ş. olmasının manidar olduğunu ifade eden Demir, “Katliamın yapıldığı yere Zilan A.Ş. tabelası diktiler. Buna karşı çıktığımızı belirtmek istiyoruz” dedi.
Firmaya karşı çıkan birçok bölge sakinin askerler tarafından tehdit edildiğini ve baskı altına alındığını kaydeden Demir, mahkemenin “ehliyet” gerekçesine ilişkin ise şunları söyledi: “Bu karara itiraz ederek üst mahkemelere taşıyacağız. HES, hayvancılık noktasında beni etkiliyor. Bölgede yüzlerce endemik bitki var. HES ile birlikte yok olma tehlikesi ile karşı karşıyalar. Yine vadide samuru var ve bıyıklı balıklar var. Bunlar mahvolacak. Yaylalarımız bitecek, koyunlarımız zehirlenecek.”
EKOLOJİ HAREKETLERİNE ELEŞTİRİ
“HES ile birlikte Kürt halkının hafızasındaki Zilan tekrar canlandırılmaya çalışılıyor” diyen Demir, “Bu barajla olur, HES ile olur. Zilan halkı olarak aradığımız desteği diğer ekoloji hareketleri tarafından göremedik. Değişik yerlere gösterilen tepkiyi burada göremedik. Bu davayı oldu-bittiye asla getirmeyeceğiz. Bu politik bir karardır. HES, Zilan’da zorunlu bir göçtür. Zilan’da dört HES daha yapılacak. Buna tamamen karşıyız” diye belirtti.
HES YAPIMININ GEÇMİŞİ
Van Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, söz konusu proje için 30 Mart 2012 tarihinde "Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) gerekli değildir" kararı verdi. Bunun üzerine Gökakım Elektrik Üretim A.Ş. ruhsat alarak, 2014 yılında HES projesinin inşaatına başladı. Ancak, o dönem yurttaşların ve çeşitli sivil toplum örgütlerinin itirazı üzerine inşaat Danıştay kararıyla durduruldu. İtirazların ardından HES’in yapılacağı araziler için Bakanlar Kurulu tarafından “acil kamulaştırma” kararı alındı. Yurttaşlar, durumu yargıya taşıyarak, olası ekolojik tahribattan kaynaklı geçinemeyecek hale geleceklerini ve göç edeceklerini kaydetti.
BAKANLIK: PROBLEM YOK
Koronavirüs (Kovid-19) salgınını fırsat bilen şirket, bu yılın başlarında tekrar inşaata başladı. Cumhurbaşkanlığı kararıyla bölgedeki kimi taşınmazlar için “acele kamulaştırma” kararı verildi. Kimi yurttaşlar, “ÇED gerekli değildir” kararını Van 1’inci İdare Mahkemesi’ne taşıdı. Mahkeme, bunun üzerine Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan konuya ilişkin bilgi istedi. Bakanlık, gönderdiği yazıda kamulaştırma kararı ve “problem yok” iddiasıyla “ÇED gerekli değildir” kararını savundu.
Bakanlık, proje revizyonu ve kapasite artışının bölgedeki Koçköprü Mahallesi sınırlarında yer almadığını ifade ederek, “Zilan Regülatöründe kullanılacak su dereden alındıktan ve enerji amaçlı türbinlenip kullanıldıktan sonra Koçköprü Barajı’na daha gelmeden suyun tamamı tekrar dereye verileceğinden herhangi bir probleme yol açması mümkün değildir. Baraja gelecek su miktarı kapsamında projeden kaynaklı bir değişiklik, azalma ya da kayıp söz konusu değildir” iddiasında bulundu.
HES faaliyeti sırasında suyun bulanıklığını etkileyecek herhangi bir olumsuz etkinin de olmayacağını ileri süren Bakanlık, projeyi “Ayrıca suyun Zilan projesinden düzenli akış ile gelişi sebebiyle o bölgede taşkınların da önüne geçilecek olması projenin yararları açısından da gösterilebilir” diyerek savundu. Bakanlık, insan ve hayvanların düşmesini önlemek için de belirli aralıklarla kanal güzergahı boyunca uyarı levhaları asılacağını ve yerleşimlere yakın yerlere dikenli teller yapılarak “kazaların” önüne geçileceğini kaydetti.
MA / Gökhan Altay - Müjdat Can