Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) AKP’nin Meclis Başkanlığı’na sunduğu ve Plan ve Bütçe Komisyonu’ndan geçtikten sonra bugün Meclis Genel Kurula inecek olan 86 maddelik Torba Kanuna muhalefet şerhi düştü.
HEDEP şerhin gerekçesinde Meclis’ten geçen her iki kanundan birinin torba kanun olduğu ve AKP dönemi boyunca binlerce maddenin bu şekilde yasalaştığına dikkat çekti. Torba yasanın müzakereci demokrasi anlayışına aykırı olduğu ifade edilen şerhte, “Ayrıca bu yöntem yasama bütünlüğünü bozarak özellikle milletvekillerinin kanunu denetleme fırsatını ortadan kaldırmaktadır. Çünkü yasama süreçleri aslında demokratik sistemlerde sadece parlamentonun etkili olacağı bir süreçler olarak değil, aynı zamanda sivil toplum kuruluşları ve meslek örgütlerinin de dahil edildiği süreçler olarak işletilmektedir. Bu yönüyle de torba yasalar parlamentoyu devre dışı bırakan ve sadece belli çıkar gruplarının istekleri doğrultusunda ‘yaptık oldu’ anlayışını etkin kılan uygulamalar olmaktadırlar” denildi.
ERDOĞAN’DAN KDV SİLME HAKKI
Torba yasa ile toplamda 28 kanun, 2 kanun hükmünde kararname ve 79 maddede değişiklik yapılmaya çalışıldığı ifade edilen şerhte, “İlk aşamada 80 maddeden oluşan kanun teklifi komisyon aşamasındaki madde ihdaslarla 86 maddeye kadar çıkmıştır. Bu maddelerle müteahhitlere ek fiyat farkı, dış ticaret şirketi ihracatına vergi indirimi, hizmet ihracatı istisnasının yüzde 80’e yükselmesi, internet fenomenlerini vergilendirme ve Cumhurbaşkanı’na KDV iadelerini kısmen veya tamamen silme hakkı verilmesi gibi daha birçok alan ve kanunda düzenlemeler getirilmektedir. Bu da hem yasama etiği hem yasama kalitesi hem de ilgili kurum ve kuruluşların yasama sürecine dahil olmaları açısından çok önemli sorunlar doğurmaktadır” ifadelerine yer verildi.
‘ÇUVALLAMA YASASI’
Torba yasayı “çuvallama yasası” olarak nitelendiren HEDEP, muhalefet şerhinde “Bütçeye güvenilmediği için bu torba yasa teklifi getirilmiş ve kaynak oluşturulmaya çalışılmıştır. Bu da henüz yasallaşmamış bütçenin de boşa düşmesi anlamına gelmektir. Bu torba yasayla bazı vergi kalemlerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a oranları arttırma ve azaltma yetkileri verilmektedir. Yani torba yasanın bir özelliği de yetki devrinin birçok maddeye yerleştirilmiş olmasıdır. Bu torba yasa bize yetki devrinin giderek hızlandırıldığını ve yasama faaliyetine içkin bir hâle getirildiğini göstermektedir” diye belirtti.
‘NEDEN BU KADAR HIZLI DAVRANIYOR?
“AKP-MHP iktidarının neden bu kadar acelesi vardır? 86 maddelik kapsamlı bir yasa teklifi için neden bu kadar hızlı davranmak istemektedir?” sorusunun sorulduğu şerhte, “86 maddelik bu torba yasa ülkenin hiçbir acil sorununa çözüm getirmeyecek cinstendir. Ülkede resmi enflasyon yüzde 62’ye, bağımsız kuruluşların yaptığı araştırmalara göre yüzde 126’ya dayanmış, emekliler 7 bin 500 lira gibi sefalet ücretine mahkûm edilmiş, asgari ücret açlık sınırının altında kalmış, özellikle büyük kentlerde kiralar fahiş seviyelere ulaşmıştır. Bu süreçte engelliler kamuda istihdam edilmiyorlarken, öğrenciler barınma sorunları yaşıyorlarken, on binlerce öğretmen atama bekliyorken bu sorunlar yokmuş gibi böyle bir torba yasa getirmek AKP-MHP iktidarının yasama önceliğini net bir biçimde ortaya koymaktadır” diye belirtildi.
‘EKONOMİ YAPBOZ DEĞİLDİR’
Şerhte, “Ülke ekonomisi yapboz değildir. Deneme tahtası hiç değildir. AKP-MHP iktidarının aldığı ekonomi politik kararlar toplumun her bir bireyinin yaşamını doğrudan etkilemektedir. AKP-MHP iktidarı ekonomideki denklemi yanlış kurmaktadır. Sermayenin her istediğini yapınca ekonominin düzeleceğini zannetmektedir. Sermayenin çıkarının tüm toplumun çıkarı olduğu manipülasyonunu sahiplenmektedir. Sermayenin çıkarı tüm toplumun çıkarı demek değildir. Öte yandan tekrar altını çizmek gerekirse mevcut ekonomi politik bağlamda ne kadar demokrasi varsa, o kadar ekonomi vardır. Demokrasi rafa kaldırıldığı, hukuk iptal edildiği, en temel insan hakları ortadan kaldırıldığı müddetçe ekonomi düzelmez” denildi.
‘ULUFE VERİLİYOR’
Şerhin gerekçesinde devamla şu ifadelere yer verildi: “Bu torba yasadaki 76. Madde AKP’nin zihniyetini göstermesi açısından dikkate değer bir maddedir. Bildiğiniz üzere genellikle AKP’de bir dönem bakanlık, vekillik, yöneticilik vb. görevlerde bulunanlar ‘boşta kalmasınlar diye’ pek çok kamu kurumuna, bankaya ve şirket yönetim kuruluna üye olarak atanmaktadır. Bu şekilde birden fazla maaş almaları sağlanmaktadır. Yönetim kurullarında genellikle ayda birkaç kez yapılan toplantılar sonrası huzur hakkı adı altında ödemeler yapılmakta, yani bir nevi bu şekilde bürokratik makam dağıtılarak AKP’nin eskilerine ulufe verilmektedir.
MAAŞLARIN VERGİSİ DE HALKA YIĞILIYOR
Bu torba yasayla halkın cebinden ödenen birden fazla maaş yetmezmiş gibi bir de bu maaşların vergisini yine halka yıkılmaya çalışılmaktadır. Ağır ekonomik krizin gölgesinde milyonlarca emekçi 11 bin 402 lira yoksul açlık sınırının altında bir asgari ücretle yaşam mücadelesi verirken, emekliye de 7 bin 500 lira gibi bir sefalet ücreti reva görülürken ve yurttaşlar neredeyse her gün yeni bir vergi yükünün altında ezilirken, AKP-MHP iktidarının önceliği bir avuç yandaş için huzur hakkı olmuştur. Emekçiye ve emekliye kaynak yok diyen iktidar sıra AKP’de bir dönem bakanlık, vekillik, yöneticilik vb. yapanlara geldiğinde kaynak bulmakta, kesenin ağzını sonuna kadar açmaktadır.
EMEKÇİ HALKIMIZ İÇİN DAHA ZOR
Torba yasa teklifine Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmeleri aşamasında AKP-MHP iktidarı tarafından verilen önergeyle eklenen ‘hayat tazminatı’ da aynı mahiyettedir. Bu teklifin 52. Maddesine göre Ankara’dan İstanbul’da bulunan finans merkezine taşınan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) 400 uzman personeline ‘hayat tazminatı’ getirilmektedir. Yapılan hesaplanmalara göre en düşük uzman maaşının yaklaşık 40 bin lira olduğu BDDK’nın 400 personeline ‘İstanbul’da yaşam koşulları daha zor’ gerekçesiyle 2024 yılında yaklaşık 45 bin lira ilave tazminat ödemesi yapılacaktır. Bu düzenleme bir avuç insana ayrıcalık yapan bir düzenlemedir. İstanbul’da yaşamak sadece BDDK üyeleri için zor değildir. İstanbul’daki yaşam şartları asıl emekçiler, memurlar, 11 bin 402 lira alan asgari ücretliler, 7 bin 500 lira alan emekliler, barınamayan üniversite öğrencileri ve kirada oturan emekçi halkımız için çok daha zordur.
YETKİ DEVİRLERİ DÜZENLEMESİ
Bu torba yasada milyonlarca vatandaşın ekonomik sorunlarını çözmek için değil Erdoğan’ın inşa ettiği tek adam rejimini güçlendirmek için yetki devirleri düzenlemeleri içermektedir. Tek Adam Rejimi yetkiye doymadan yoluna devam etmektedir. Cumhurbaşkanı’na KDV iade kapsamını belirleme ve KDV iadelerinde, iade hakkının kısmen veya tamamen kaldırılması veya yeniden konulması yetkisi verilmektedir. Bu da Cumhurbaşkanı Erdoğan’a kamunun kaynaklarını istediğine aktarması, istediğini kamunun kaynaklarından mahrum etmesi hakkını vermek anlamına gelmektedir. Halktan toplanan vergilerle kime veya kimlere ‘servet transferi’ yapacağına tek başına karar vermek yetki gaspıdır. Tek adama halkın parasını bu şekilde kullanma yetkisi vermek demokrasiye aykırıdır. Vergiyi sadece halkın temsilcisi olan parlamento koyup kaldırmalıdır.
700 MİLYARLIK YÜK
AKP-MHP iktidarının ‘zihni sinir’ buluşlarından biri de Kur Korumalı Mevduat uygulamasıdır. Kurun serbest bırakılmasından çok kısa bir süre sonra bu kez kuru kontrol altına almak için Kur Korumalı Mevduat uygulaması getirilmiş, yaklaşık 2 yıllık süreçte ortaya çıkan yaklaşık 700 milyar TL’lik yük yine vatandaşın sırtına yüklenmiştir. AKP-MHP iktidarı dövizi olan zenginler zarar etmesinler diye emekçi halkımızın vergilerini toplayıp dövizi olanlar için harcamıştır. KKM’deki vergi yükünü de milyonlarca yurttaşın sırtına yüklemiştir. KKM, yoksuldan zenginlere açıktan bir kaynak aktarımıdır. Zaten hali hazırda verginin yüzde 70’ini yoksullar öderken şirketlere ve sermayedarlara iltimas sağlamaya devam edilmektedir.
HALKIN CEBİNDEN VERİLECEK
Torba yasadaki en önemli maddelerden birisi de kamuya iş yapan müteahhitlere ilişkin olan düzenlemedir. Müteahhitlere iş bitmediği zaman ek süre verilmektedir. Ayrıca müteahhitlerin ‘maliyetleri kurtarmadığında’ halkın cebinden bir avuç müteahhide ek ödeme yapılacaktır. Bu madde özelinde kamu kaynakları yandaş firmalara peşkeş çekilecektir. Yasadaki bir diğer madde de şans oyunlarında ikramiye dağıtma oranının üst sınırının yüzde 83’ten yüzde 93’e çıkarılmasıdır. Böylece şans oyunlarını oynatan şirketler, karar alırlarsa, dağıtılabilir ikramiyenin yüzde 93’ünü ikramiye olarak dağıtabileceklerdir. Şans oyunları vergisinin tahsilinde sadece son 6 yıldaki artış resmi verilere göre yüzde 2550 olmuştur. Buna milyarlarca liralık yasa dışı oyunları da eklediğinde, emeğiyle, alın teriyle bir ev ya da bir araba sahibi olma umudu kalmayan yurttaşların yasal ve yasadışı kumar çukuruna devlet eliyle itildiğini göstermektedir.”