Yaptığı haberlerden dolayı "örgüt üyeliği" iddiasıyla yargılanan ve Ocak ayında 6 yıl, 3 ay hapis cezası verilen, 22 Ocak 2018 tarihinden bu yana Elazığ 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde bulunan Gazeteci İdris Yılmaz, cezaevinden yolladığı mektupla bir yazı kaleme aldı.Yargılandığı süreç ve Erciş'te okullarda yaşanan cinsel istismar olayları ve kayyım usülsüzlüklerini yazdıktan sonra saldırıların hedefi haline geldiğini belirten Yılmaz, yargılandığı süreçte adil birşekilde yargılanmadığını ve talimat doğrultsunda tutuklandığını söyledi.
Yılmaz'ın Elazığ 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde'n kaleme aldığı yazısı şu şekilde;
KORKUYORUZ ÇÜNKÜ?...
"Mahkeme duvarlarındaki "ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR" yazısı çocukluğumdan beri hep dikatimi çekmiştir.Dikkat nedenim yazının yaldızla kocaman yazılması ve altın gibi parlaması değildir. Mevzu "Adalet" ve "Mülk" mevzusudur. Buradaki "Mülk" kastı devlettir, yani "ADALET DEVLETİN TEMELİDİR"(.....)
"Ülke siyasetini mantıksal olarak kavradığım yıllarda bu güne,adaletin genel anlamıyla siyasal aktörlerin yaniiktidarın tekelinde olduğuna tanık olmaktayım.İktidar kim olduysa adaletinde ondan yana olduğu gerçeğini günümüz kurullarında da tanık olmaktayız.Oysa demokratik toplumlarda Adaletin ve hukukun bağımsız oması gerekir.Bu şekilde devletlerinde toplumunda temeli aynı zamanda geleceği sağlam olur."
"Değerli okurlar, yaklaşık bir yıldır,kalemimden ve sizlerden uzaklaştırıldım. Tutuklanmadan önceki sürece muhtamelen yazdıklarımızla tanıktınız.Erciş'te okullarda yaşanan cinsel istismar gerçeğini,aynı zamanda kayyımın yaptığı usülsüzlükleri yazmamızla birlikte saldırıların odağı haline geldik.Gerek yargı yoluyla gerek ise çetelerin aracılığıyla susturulmaya ve terbiye edilmeye çalışıldık.Susmadık, saldırıya da boyun eğmedik. Toplumsal çıkarları savunmaya ve yazmaya devem ettik.Biz yazdıkça onlar saldırdı,onlar saldırdıkça biz yazdık.Son olarak Şahin Yağar isimli şahsın kurduğu paravan şirketiyle belediyeden aldığı sahil yolu vitrin porojesi ihalesinde yaşanan usulsüzlüğü ve yolsuzluğu suç üstü yakaladık.Burada milyonlarca tl ödenmesine rağmen belediyenin araç gereçlerini aynı zamanda personelini çalıştırıldığına tanık olduk fotoğraf ve görüntülerle bu durumu belgeledik."
"Bu gerçeği açığa çıkarmamız elbette Şahin Yağar ve adamlarının saldırılarıyla sonuçlandı.Bu saldırı sonrası adaleti korumakla yükümlü olan polis karakoluna sığındık.Burada Emniyet müdürünün saldırısına ve hakaretlerine mağruz kaldık.Oysa savunduğumuz çıkarlar onunda çıkarınaydı.Çünkü oda her yurttaş gibi devlete vergi ödüyordu.Tabi saldırılar bununlada sınırlı kalmadı.Kayyımın koruma mamuru aynızamanda Erciş oto sanayis sitesinde yasal olmadığı taktirde araçların teknik yöntemlerle kilometrelerini sfırlayan ,budurumun savcılık tarafından bilinmesine rağmen hiç bir müdahale yapmayan (......) isimli şahıs tarafından yönetilen "Can Erciş" isimli sosyal medya hesabında hedef gösterildik.Budurumu Adaletin savcısına bildirmemize rağmen hiç bir adım atılmadı."
"Kayyımın ortağı olduğu iddia edilen Şahin Yağar'ın yüze yakın akrabasının saldırısına polis denetimin de maruz kaldık.Söz konusu saldırıyı görüntüleyen kameralara rağmen yaptığımız suç duyurusuna ilişkin adaletin savcıları halen soruşturma bile açmamıştır."
"Tarih 21 Ocak 2018.Kapıma dayanan polisler ellerinde silah ve zırhlı araçlarla evimi kuşattılar sonra hiçbir gerekçe sunmadan beni gözaltına aldılar.Karakolada yaptığım bir paylaşım ile gözaltına alındığım söyleniyor ve akla hayale sığmayan sorular sorularak suçlu konuma düşürülmek için çaba sergileniyor..."
"Bir günlü gözaltı sonrası yaşadığımız mağduryetlere ilişkin suç duyurusu başvurusunda bulunduğumuz Adaletin savcısı beni dinlemedi savunmamı dikkate almadan tutuklama talebi ile Sulh Ceza Hakimine sevk ediyor.Sulh Ceza Hakimi gözlerini gözlerimden keçırarak Gazateci olduğum için tutuklanmam gerektiğini itiraf ediyor."
"Erciş'te bir hafta hafta hapiste kaldıkta sonra Elazığ 1.Nolu yüksek güvenlikli ceza evine sürgün ediliyorum.Amaç beni ailemden ve avukatlarımdan uzaklaştırmak.Ardında njet hızıyla neredeyse yaptığım her habere soruşturma açılıyor.Tutuklu bulunduğum dosyadan tahliye olmama 15 gün kala yeni bir iddia ile yargılanıyorum.Savcı bir "örgüt" üyesi üzerinden kimlik bilgilerimin çıktığını söylüyor.Bu iddia ile ilgili çelişkileri açığa çıkarmam üzere savcı dosyayla ilgili görevsizlik kararı veriyor.İlginçtir ki bu olaydanbir hafta sonra bu sefer Erciş Terör suçları soruşturma bürosu ifademi alıyor.Buseferki iddia yine bir "örgüt üyesi"ne dayandırılıyor ."Örgüt üyesi"nin üzerime verdiği ifadeden söz ediliyor. İfadeye bakıldığında baştan sona kurgular ve çalişkilerle dolu olduğu anlaşılır vaziyette olmasına rağmen bu iddia ile tutukluluğuma devam kararı veriliyor."
"Yargılanma sürecim oldu adliyeye getirildi.Tanık denilen kişi Mahkeme huzurunda çelişkili beyanda bulunmasına rağmen, Mahkeme savunma hakkı bile bana tanımadan alele acele cezamı kesiyor.6 yıl 3 ay...Bana gelen Mahkeme tutanağına bakıyorum kulanmadığım ifadelerle çelişkili bir ifade geçilmiş tutanağa...Ek savunma hakkı tanımadan bununla birlikte birçok yasal haklarım ihlal edildi. Arştırılmasını talep ettiğim deliller de dikkate alınmadı.Tüm bu yaşananlara bakıldığında sadece kendimin maruz kaldığı bu hukuksuz yargılamalarda,"ADALET'İN MÜLKÜN TEMELİ" olmadığı gerçeği açığa çıkıyor.Dolayısıyla Adaletin ve hukukun iktidar çevrelerinin tekelinde tanık olmaktayız."
"Ben yargılandığım mahkemelerde üzerime atılan suçlamaların hiç bir hukuki gerekçesinin olmadığını somut delillerle dile getirdim fakat beni cezalandırmaları gerekiyordu.Dolayısıyla mahsum olduğumu benim sadece gazetecilik falieti yaptığım için cezalandırılmam gerektiğini hukukun ve adaletin yargıçlarıda biliyordu. Ama mecburdular, beni cezalandırmak zorundaydılar, talimat böyleydi. Dolayısıyla FETÖ süreçlerinde yapılan yargılamalarda olduğu gibi günümüzdede yapılan bu hukuksuz yargılamalar hukukun vijdanını yaralamaktadır. Ben hakkımda verilen bu kararı toplumun dolayısıyla sizlerin vijdanına havale ediyorum.Er yada geç hak yerini bulacaktır."
'KORKUYORUZ EVET ÇOK KORKUYORUZ BU YÜZDEN ISRARCIYIZ'
"Maruz kaldığımız bunca saldırı ve bunca hukuksuzluklara rağman gazetecilikte ısrar etmemizin tek sebebi korkmamızdan kaynaklanmaktadırı. Korkuyoruz çünkü hak ihlallerine sessiz kalırsak bu suçlara orta kolmaktan korkuyoruz,hırsızların istismarın suçlarına sessiz kaldığımızda bu suçların artmasından korkuyoruz.Korkuyoruz çünkü bağlı olduğumuz ve verdiğimiz basın meslek ilkelerine (.......) laik olmaktan korkuyoruz."
'SİZDE BİZDEN KORKUN'
"Karanlıktaki gerçekleri aydınlattığımız için bize istediğiniz kadar saldırın.Hatta isterseniz vijdanınız rahat edecekse öldürün.Sabki bu yapmadığınız birşeymi? Ape Musa'yı Metin Göktepeler'i ve buradan ismini sayamadığım bir çok gazeteci Katledildi.Peki hangi biri sustu? Hangisi özgür basın ilkelerine sahip olan hangi gazeteci geri adım attı? Asıl korkması gereken bence hukukun kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirenler olmalıdır. Asıl korkması gereken kaos sürecinde faydalanarak "nasıl olsa kimse bilmez" düşüncesi ile toplumsal çıkarları kendine göre kullananlar olmalıdır.Bizler yazmaktan korkmadık yargılanmaktan ve saldırılara mağruz kalmaktan da korkmuyoruz.Ama siz her gün haberlerimize konu olmaktan gerçek maskenizin düşmesinden korkuyorsunuz.Bu saldırılarılarınız, bu hukuksuzluklar ve bu korkusal uydurma suçların yüzündendir."