Gülen Cemaati’ne (FETÖ) ait bir öğrenci yurdunda idarecilik yaptığı gerekçesiyle 9 yıl 4 ay ceza alan ve cezası Haziran ayında onanan kanser hastası Ayşe Özdoğan’ın durumu gittikçe kritik bir hal alıyor. Bir süre cezaevinde kalan ardından 2019 yılında tahliye edilen Ayşe, sağlık sorunların kaynaklı ciddi ameliyatlar geçirmek zorunda kaldı. Aynı zamanda fiziksel açıdan hareket etmekte zorlanan Ayşe, geçtiğimiz günlerde yeniden hastaneye kaldırıldı.
Ayşe’nin tutuklanmasına tepki
Geçtiğimiz günlerde, Ayşe’ye verilen 9 yıl 4 ay hapis cezası Yargıtay tarafından onandı. İnfaz ertelemesi kabul edilmeyen Ayşe, 2 Ekim’de tutuklanarak Denizli T Tipi Cezaevi’ne gönderildi. Ciddi sağlık sorunları yaşayan Ayşe’nin tutuklanmasını, ablası dijital medya hesabından duyururken, Ayşe’nin tutuklanmasını duyan birçok dijital medya kullanıcısı, “Bile bile idama götürülüyor” diyerek tepkisini dile getirdi.
Sağlık sorunları görmezden gelindi
Ayşe’nin tutuklanmasına ilişkin haber geçen Milliyet Gazetesi ise “Denizli' de FETÖ’nün eyalet ablası tutuklandı’ başlığı ile bir kadının yaşadığı sağlık sorunlarını görmezden geldi. Haberin içeriğinde Ayşe’nin sağlık sorunlarını vermeyen Milliyet, Ayşe’nin Denizli' de bir evde saklandığını da iddia etti.
Ayşe Özdoğan’ın yaşadığı sağlık sorunlarına ve son durumuna ilişkin Ayşe’nin ablası Emine Erdem jinnews'e konuştu.
‘Yüzündeki plak’ın çıkarılması gerekiyor’
Ayşe’nin 2 Ekim Cumartesi günü cezaevine götürüldüğünü söyleyen Emine, aynı günün akşamı Ayşe’nin hastaneye de götürüldüğünü söyledi. Ayşe’nin daha önce gözünün altında bir ameliyat geçirdiğini, 10 saat süren ameliyatın ardından Ayşe’nin bacağından 10 santim kemik ve doku alındığını, Ayşe’nin üst çenesinin yarısı, damağının yarısı, elmacık kemiği, tükürük bezleri ve gözyaşı kanallarının alındığını belirtti. Emine, “Ayşe’nin yüzünün çökmemesi için plak yerleştirildi. Gözyaşları kanalı alındığı için sürekli gözlerinden su akıyor. Ama asıl mesele ise Ayşe 30 günlük tedaviden dolayı hasar gördüğü için yüzündeki plak’ın çıkarılması gerekiyor. Doktor da bu durumun nüks mü yoksa ameliyattaki ışın tedavisinin yan etkisi mi şu anda tespit edemiyor. Orada nüks ya da başka bir şey olursa ‘müdahale edilemeyecek nokta’ anlamına geliyor. İki gözü ve beynin en yakın noktası. Cerrahi müdahalenin mümkün olmayacağı ya da cerrahi müdahale olursa hayati tehlike taşıdığı bir nokta” dedi.
‘İki ay boyunca gözlem altında tutulmalı’
Ayşe’nin Nisan ayında geçirdiği bir ameliyatta gözünden çıkarılan kitlenin artış göstermeye başladığını kaydeden Emine, doktorların Ayşe’yi yeniden ameliyata almak istemediğini, iki ay boyunca gözlem altında tutulması gerektiğine dikkat çekti. Emine, “Müdahale gerçekleşmedi, şu anda yaklaşık bir yıldır gözünün altında açık bir yara var. Kendi damağından ilik nakli yapıldığı için damağın ortasında serçe parmağının ucu kadar delik var. Sebebi ise ışın tedavisinden kaynaklı dokunun zarar görüp açılması. Bu delik Ayşe’nin yaşamını zorlaştıran bir delik. Ayşe’nin yediği ve içtiği şeyler bu delikten kaynaklı burnuna geliyor ve yukarı kaçıyor. Burnuna geldiği zaman burunda tortu oluşturuyor. Işın tedavisinden kaynaklı burun deliğinin bir tanesi yapışık ve bundan kaynaklı da rahat nefes alamıyor. Burun boşluğunda oluşan tortuları dışarı atması gerekiyor” diye belirtti.
‘İşitme duyusunu kaybetti’
Ayşe’nin cezası onandıktan sonra infazın ertelenmesi için başvuru yaptıklarını ancak savcının kendilerine “Cezaevinden kalamaz raporu alması gerektiğini” söylediğini aktardı. Emine, “9 Temmuz’da Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden ‘cezaevinden kalamaz’ raporu verildi. Fakat savcı bunu yeterli görmedi. Savcı, ‘Ben İstanbul Adli Tıp Kurumu’ndan bir rapor almanızı istiyorum’ dedi. Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden aldığımız raporu İstanbul ATK’ye gönderdik ama ATK kabul etmedi. Ayşe’yi görmeleri gerekiyor. Ayşe’nin uçakla gitmesi tehlikeli dedi doktorlar. Işın tedavisini görmesinin etkisiyle kulağında basınç uygulandığı için sıvı oluştu ve işitme kaybı oluştu. Tüp takılarak sıvı boşaltıldı ama ışın tedavisinden kaynaklı sıvılar zedelendiği için belli aralıklarla tüp takması gerekiyor. Ama ‘cezaevinde kalabilir’ raporu verildiği için bu işlemde yapılamıyor” ifadelerini kullandı.
‘Cezaevinde kalamaz’ raporunu ATK kabul etmedi
Ayşe’nin kara yolu ile de İstanbul’a götürülmesinin sağlık durumunu tehlikeye atacağını dile getiren Emine şöyle devam etti: “’Yola çıkamaz’ raporu aldık. Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin ‘cezaevinde kalamaz’ dediği raporunun bilgilerini İstanbul ATK’ye gönderdik. ATK bize, ‘ben bunları yeterli görmüyorum’ dedi. İstanbul ATK’nin eksik belge dediği tek şey; ‘Onkoloji bölümünün nüks ya da metastaz var mı? Takip edilen bir tedavi var mı? Planlanan ameliyat var mı?’ sorularının cevabını talep etti. İstanbul ATK’nin ‘cezaevinde kalamaz’ raporu vermek için talep ettiği bu bilgiler Ayşe ve bizler için şu demek; zaten söz ettikleri bölgelerde metastaz yada nüks olduğunda biz Ayşe’yi kaybedeceğiz. Ayşe zaten 4’üncü evre kanser hastası. Bundan başka evre yok. Ayşe ‘maksülersiz kanseri’. Bırakın Türkiye’yi dünyada nadir görülen kanser. Ayşe’ye 2019 Kasım ayında ilk biyopsi yaptırdığımız da bize dediler ki; ‘maksülersiz teşhisi konuldu. Araştırdığımda Türkiye’de sadece 10 kişi bu ameliyatı olmuş. Dünya çapında nadir görülen kanser tipi. Ayşe’nin uzun süre hareket edemediği için doktora götürdük. Ayşe durumunu anlatmış ve ameliyat olduğunu belirtmiş. Doktor durumuna şaşırıyor ve bu ameliyatın Türkiye’de yapıldığını söylediğinde Doktor Ayşe’ye, ‘sen karşımda nasıl ayakta durabiliyorsun, sen Avrupa’da olsan seni el üstünde tutarlardı’ diyor. Ama Ayşe şimdi Türkiye’de cezaevine konuluyor.”
‘Onkoloji uzmanı Ayşe’nin önceki belgelerine baktı’
ATK’nin “Onkoloji bölümünün nüks ya da metastaz var mı? Takip edilen bir tedavi var mı? Planlanan ameliyat var mı?” sorularının yanıtına karşı onkoloji uzmanının, “Ameliyatı yok, bir tedavi yok, rutin kontrolleri var” şeklinde 22 Eylül’de bir beyan sunduğunu vurgulayan Emine şu sözleri kullandı: “Onkoloji uzmanı hiçbir yeni tektik, tahlil ve emar yaptırmadan, Nisan ayında Ayşe’nin mevcut bilgilerine bakarak bu raporu verdi. İstanbul ATK, ‘tahlil istiyorum’ dedi ama ekstra yeni bir şey yapılmadı. Doktora, ‘nüks ya da başka bir durum yok diyorsunuz ama Ayşe’nin geçirmesi gereken ameliyatları var. ‘Bunların sevk edilmesi yönünde bir girişiminiz olabilir mi?’ diye sorduk. Doktor bize, ‘Onkoloji bölümünün görüşü isteniliyor, ben görüşümü yazacağım’ dedi. Sonra kiminle görüştüğünü bilmiyoruz, görüşmesini yaptıktan sonra doktor, ‘raporumu yazdım göndereceğim, siz de çıkabilirsiniz’ dedi. Ne yazdığını da bilmiyoruz.”
‘Yüzü çarşaf ile sarılıyor’
Ayşe’nin kanser hastası ve açık yaralarının olduğunu hatırlatan Emine, Ayşe’nin 4 gündür cezaevinde bulunduğu ortamdan kaynaklı yemek yiyemediğini belirtti. Emine, Ayşe’nin hastaneye kaldırıldığı gün, revirin soğukluğundan kaynaklı Ayşe’nin yüzünün gerildiğini ekleyerek şöyle devam etti: “Biz Antalya’ya Ayşe’yi hastaneye götürdüğümüz de ne pencereleri nede klimayı açmayız. Çünkü ameliyat olduğu yüz bölgesinde gerilme oluyor. Revir soğuk olduğu için yüzünde şişme meydana geldi. Ömer Faruk Gergerlioğlu bu durumu cezaevi yönetimi ile konuştu. Ama cezaevi yönetimi, ‘klimayı yakacak durumda’ değiliz dedi. Ama o bir hasta. Sobalı bir evde yaşıyorduk, Ayşe’nin soğuktan kaynaklı yüzü gerilmesin diye borç yaparak evimize ısıtma tesisatı yaptırdık. Kaloriferin yakmayla beraber ayrıca soba da yakmaya başladık. Bu derece hassas bir durumda. Ama orada Ayşe’ye yapılan şey, yüzü şişmesin diye çarşaf ile sarmak.”
‘Hatadan dönülmesi gerekiyor’
Ayşe’nin revirden çıkarıldığı bilgisini paylaşan Emine, Ayşe’nin cezaevine götürülmesinin de bir hata olduğunu kaydetti. Emine, “Böyle bir hatta yapıldı ama bu hatadan dönülmesi için bir girişimin olması gerekiyor. Bu da ATK’den yeniden rapor istenmesi. Fakat bu raporu isteme kısmı da İnfaz Hakimliği’ni istemesi gerekiyor. Ama İnfaz Hakimliği’de, ‘Ekstra bir gelişme olmadan böyle bir talepte bulunmama gerek yok’ demiş. Ekstra dediği noktada sanırım bir insanın hastanelik olması gerekiyor. O aşamadan sonrada ne olur bizde bilmiyoruz” diye konuştu.