DTK Eşbaşkanı Ahmet Türk ve BDP Batman Milletvekili Ayla Akat'ın İmralı Adası'na giderek PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüşmesinin ardından Kürt sorununda çözüm tartışmaları yoğunlaşarak devam ediyor. BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak, yaşanan süreci ve PKK Lideri Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmeyi DİHA'ya değerlendirdi. PKK Lideri Abdullah Öcalan ile devletin görüşmeler yapmasının önemine işaret ederek, "Kürt halkı yıllardır bunun mücadelesini verdi. 'Sayın Öcalan bizim önderimizdir ve muhatabımızdır' diyen bir halk bunun bedelini de ödedi. Eğer hükümet, devlet, İmralı'da Sayın Öcalan ile görüşme yapıyorsa aslında bu Kürt halkının yürüttüğü büyük mücadelenin sonucudur" dedi.
'Sayın Öcalan bu halkın önderidir'
"Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan'ın önderlik konusunda gerekleri yerine getiren, bunun duruşuna ve iradesine sahip olmasının da bir sonucudur" diyen Kışanak, Öcalan'ın son 14 yıldır tek kişilik hücrede tutulmasına rağmen halkıyla bağını hiçbir zaman koparmadığını belirtti. Kışanak, "Bu da görüşmelerin yapılmasında etkendir. Sayın Öcalan bu halkın önderidir. Halk da önderine sahip çıkmıştır. Nihayetinde devlet de halkın 'önderim' dediği Öcalan ile görüşmeye başlamıştır" diye konuştu. Gelinen aşamanın önemli olduğunu belirten Kışanak, görüşmelerin Öcalan'ın ve halkın duruşunun sonucu olduğunu kaydetti.
'KCK operasyonlarını halk duruşu ile boşa çıkarttı'
Yaşanan süreçte AKP hükümetinin iktidar dönemlerine bakmak gerektiğini belirten Kışanak, AKP'nin devletin resmi politikalarını uygulayan bir iktidar olduğunu söyledi. Kışanak, "Bu 10 yılda zaman zaman görüşmeler oldu. Ateşkesler yaşandı. Oslo sürecini biliyoruz. Buna rağmen AKP, zihinsel olarak devletin tasfiye politikasından kopmuş çözüme odaklı bir politika içinde değildi. Zaten Oslo sürecini bitirdikten sonra açık bir tasfiye ve imha konseptini önüne koydu. Bunu deklere etmekten de çekinmediler. Güvenlik konseptiyle çözmeye çalışacaklarını açıkladılar. Ardından ise pervasız bir yönelim oldu. Cezaevinde bugün 10 bin politik tutsak varsa bu politikanın ayaklarından birisiydi bu. Buna rağmen halkın iradesi asla sarsılmadı. KCK operasyonlarını halk duruşu ili boşa çıkarttı. Kadrolarımız siyasi taleplerini en iyi şekilde temsil ederek bunu boşa çıkarttı. Tutuklanan arkadaşlarımızın mahkemedeki duruşu bunu boşa çıkarttı. Zaten KCK operasyonları iflas etmişti" diye konuştu.
'AKP'nin politikaları çökmüştü'
Operasyonlar ile BDP'nin çizgisinin değiştirilmeye çalışıldığına işaret eden Kışanak, BDP'nin halkın taleplerini sonuna kadar savunduğunu ve bedelini ödediğini kaydetti. "Askeri operasyonlara yöneldiler. Her yere cenazeler gitti sonuç alamadılar. Suriye'de Kürt karşıtı politika izlediler bu da hiçbir yerde kabul görmedi. Oradaki halkın örgütlülüğü de bu politikaları çökertti. Yani AKP'nin bütün politikaları çökmüştü" diye vurgulayan Kışanak, "Bunları yan yana koyarsak görüşmeler bütün bu mücadelenin sonucudur" dedi.
'Görüşme yapıyor olmak işin bittiği anlamına gelmiyor'
Direniş ile bu aşamaya gelinmesinin bundan sonraki sürecin kendiliğinden ilerleyeceği anlamı taşımadığının altını çizen Kışanak, "Bu güne kadar nasıl ki an an mücadele ederek, direnerek bu aşamaya geldiysek, bundan sonraki aşamada da doğru bir duruş ile nefes nefese bir direniş hattında olmamız lazım. Görüşme yapıyor olmak işin bittiği anlamına gelmiyor. Bu yolun doğru bir şekilde ilerlemesi, halkımızın özgürlüğüne kavuşması ve önderliği ile buluşması için bu mücadelenin aynı kararlılık, dirayet ve direniş ruhu ile sürdürülmesini gerekli kılıyor. Bunları yaparsak bu görüşmelerden en sonucunda varacağımız yer özgür bir yaşam olur. Halkı ve önderliğinin buluştuğu özgür bir yaşamın olacağı sürecin başlangıcı olarak bakabiliriz buna. Ama böyle yapmayıp beklenti içine girip, işler çözüldü diye bakarsak hiç de böyle olmaz. Bu sadece AKP'nin karakteri ile ilgili değil dünyanın her yerinde böyle olmuştur. Müzakere ve görüşme süreçleri aktif süreçlerdir. Dinamiktirler. Taraflar o süreçlerde nasıl bir tutum alırlarsa, ne kadar ciddiye alırlarsa buna göre sonuç elde ederler. Onun için halkımızdan, örgütümüzden ve partimizden beklentimiz odur ki bu süreci doğru değerlendiren, örgütünün, partisinin ne dediğine dikkat eden rehavete ve gevşekliğe yer vermeden direniş ruhu ve siyasi irade ile gerekli duruşu sergilemesidir. Bunu yaparsak başarırız. Bunu başaracağımıza inanıyorum. Net olmak, dirençli ve kararlı olmak bizi bu güne kadar getiren özelliklerimizdi bunları koruyarak yola devam etmeliyiz" dedi.
'Bu süreç spekülasyon yaratılarak yönetilecek süreç değildir'
Kışanak, görüşme ve müzakerenin büyük bir ciddiyet iş olduğunu ve buna her iki tarafın da aynı ciddiyet ile yaklaşması gerektiğini işaret ederek, "Biz öyle yaklaşıyoruz. Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan da böyle yaklaşıyor. Aynı ciddiyeti hükümetin de göstermesi lazım. Bu süreç kamuoyunda manipülasyon ve spekülasyon yaratılarak yönetilecek bir süreç değildi. Bu kez başlayacak olan müzakerelerin ve görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlanması tam bir felaket olur. Kelimenin tam anlamı ile bu son bir şans ve fırsattır. Bu işi demokratik yollarla çözme konusunda bu fırsatı kimse heba etme lüksüne sahip değil. Sayın Başbakan işin ciddiyetini ve önemi ile ödenecek faturanın ağırlığını bilerek diline, üslubuna, yaklaşımına ve yöntemine dikkat etmesi gerekiyor. Biz bu konuda halkımıza ve Türkiye halklarına karşı sorumlu davranıyoruz. Aynı sorumluluğu Başbakan'ın da taşıması lazım. Kamuoyunu yönetip, yönlendirme ve angajman yaratma mantığı ile bu sürece yaklaşmak ucuz bir yaklaşımdır" dedi.
'Silahlar konusunda olmayan bir beklenti yaratmak felaket olur'
Özgür bir gelecek yaratılması durumunda kimsenin silah aşığı olmadığını belirten Kışanak, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bunu elinde silah bulunduranlar defalarca söyledi. Zamanı geldiğinde buna hazır olacaklarını elinde silah olanlar söyledi. Ben demokratik bir siyasi partinin eşbaşkanı olarak bir şey söyleme hakkına sahip değilim. Başbakan'ın kamuoyunda olmayan bir beklenti yaratıp sonra bu olmadığı zaman felaketle karşılanacağını söylemeyi de bir uyarı olarak görüyorum. Mutlaka ki yeri ve zamanı geldiğinde, demokratik, özgür ve eşit bir yaşam inşa edildiğinde bu yolun sonunda silahlar devreden çıkabilir. Ancak bu yolu boşa çıkaracak, anlamsızlaştıracak söylemlerden, yaklaşımlardan ve manipülasyonlardan da herkesin uzak durması lazım. Şu anda hükümet elindeki bütün imkanlar ve medyanın gücü ile kendi programına yönelik bir angajman yaratmaya çalışıyor. Oysa görüşmelerin adabı ve ahlakı, görüşmelerde üzerine mutabık kalındığı kadar kamuoyu ile paylaşılır. Kendi propagandasını üzerinde mutabık kalınmış şey gibi sunmak süreci provoke eder."
'Başbakan bitmiş bir süreç var gibi konuşuyor'
Kışanak, PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüşen Türk ve Akat'a sunulmuş bir programın olmadığının altını çizerek, "Niyetler ve irade ile çözme konusunda kararlılık var. Rolünü oynamak istediğine dair görüşleri var. Biz de BDP olarak bunun sonuna kadar arkasındayız. Barışçıl bir çözümün arkasındayız. Ama bu söylediklerimizin doğru bir yöntem ile ilerletilmesi lazım. Başbakan, ilerletilmiş ve bitmiş bir süreç var gibi konuşuyor. Bu kendileri açısından da büyük bir hayal kırıklığı olabilir ve bütün bir süreç heba olabilir. Aceleci davranma, zaman baskısı altına almaya ve süreci istedikleri mecrada ilerlemeye zorlama bu süreci boşa çıkartır. Oysa gerçekten Türkiye'nin bir bütün olarak özgür bir geleceğe, demokratik bir yaşama ve barışa hava kadar ihtiyacı var. Bu ihtiyacın üzerinde siyaset yapması ve küçük hesaplar üzerinden hareket etmesi dünyanın en ağır vebalidir. Bu vebalin altında kalırlarsa bir daha bellerini doğrultamazlar. Biz de bu süreçte küçük hesaplar peşinde koşarsak altına kalırız. Bu kez altında kalan bir daha kendine gelemez" diye konuştu.
'Öcalan'ın sağlığı gayet iyidir'
Kışanak, PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüşen Türk ve Akat'ın Öcalan'ın sağlık durumunun gayet iyi olduğunu aktardıklarını belirterek, "Moralinin iyi olduğu ve bu konuda bir şikayetinin olmadığını söylediler. Arkadaşlarımızı gözlemi var. Gözlerinden akıntı geldiği yönünde. Bunu bir iki kez sormaya çalışmışlar. 'Çok önemli değil alerjiktir' demiş. Bize bu konuda söyledikleri budur" dedi.