Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, güncel gelişmelere dair Meclis’te basın toplantısı düzenledi. Koçyiğit, Milli Eğitim Bakanlığı'nıın tüm öğretim kademelerindeki zorunlu derslere ait "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" yeni müfredat taslağına değindi. Koçyiğit, "Tekçi olan rejimi daha da tekçi hale getirmeye ve istedikleri makbul vatandaşı okuldan başlayarak yetiştirmeye dönük bir müfredat olduğunu ifade etmemiz gerekiyor" dedi.
MEB'İN MÜFREDATINA TEPKİ
Koçyiğit, AKP’nin eğitim sistemini ikili bir ayak üzerinden yürüttüğüne işaret ederek, "Birincisi; dindar ve kindar nesil yetiştirmek. İdeolojik saikle yürüttükleri bir mesele var. Makbul bir vatandaş kimliği inşa etmeye çalışıyorlar. Diğer yönüyle kapitalizmin ihtiyacına göre, sermayeye insan gücü yetiştirmeye dönük bir yaklaşımları var. Okullar fabrikaya dönüştürülmüş durumda, artık sanayi sitelerinin içine yapılıyorlar ve öğrenciler artık öğrenci değil her biri çocuk işçi" diye kaydetti.
Eğitim alanındaki yapısal sorunların giderilmesi gerektiğine vurgu yapan Koçyiğit, "Bu sorunları konuşmak, tartışmak ve bu sorunlara çözüm önerileri geliştirmek için akademisyenlerin üniversitelerin sivil toplumun, siyasi partilerin, velilerin, öğrencilerin katılımıyla yeni bir süreç başlatılması ve bunların konuşulması gerekiyor. Yoksa sadece Türkçeye, Türklüğe, Müslümanlığa, Müslümanlığın da bir mezhebine indirgenmiş bir sistem aklı ve bir eğitim müfredatının bu ülkede yaşayan bütün halkları, bütün inançları ve bütün toplumsal kesimleri dışladığını ve bu anlamıyla da ayrımcı ve ötekileştirici bir müfredat programı olduğunu bu süreci daha da derinleştirdiğini söylememiz gerekiyor" diye konuştu.
Anadilde eğitimin önemine vurgu yapan Koçyiğit, "Demokratik cumhuriyetin inşası ve 3’üncü yol perspektifimizle yeni bir eğitim modelinin oluşturulması, eşitlikçi, özgürlükçü ve toplumsal katılımın olduğu bir modelinin olması için elimizden gelen bütün çabayı harcayacağız. Bu müfredatın tam anlamıyla bütün topluma, çocukların geleceğine, Türkiye'nin geleceğine kasteden bir müfredat olduğunu ve hızlıca bu müfredattan geri adım atılması çağrımızı yinelemek istiyorum" dedi.
TAHİR ELÇİ CİNAYETİ
Koçyiğit, Tahir Elçi cinayeti davasında savcının 3 sanık polis hakkında beraat istemesine de değindi. Koçyiğit, Elçi cinayeti için ‘kimin vurduğunu tespit edemiyoruz’ diyen bir yargıyla karşı karşıya olduklarını vurgulayarak, "Savcılık bu davada polislerin avukatlığını yaptı. Dosyada olay yeri incelemesi 5 ay sonra yapılıyorsa tabii ki bu deliller açığa çıkamazdı, keşif yapılmazsa tabii ki mermi çekirdeği bulamazdı. Polisleri şüpheli değil, tanık sıfatıyla dinlerseniz tabii ki hakikat açığa çıkamazdı. En önemlisi cinayet anını gösteren 12 saniyelik emniyetin kamera görüntüsünün kaybedilmesi de cinayetin üstünü örtmeye yönelik önemli bir delil karartmaydı. Peki katilin kim olduğunu bildikleri için onu korumaya çalıştıklarını düşünsek abartılı mı olur? Hayır. Tam da bunu yapıyor yargı. Katili biliyor, tanıyor ve korumaya çalışıyor. Katili avukatlar biliyorlar, istihbarat şube tanıyor, iktidar biliyor, dönemin başbakanı olan ve ‘Biz iktidardan düşersek beyaz toroslar dönemi başlayacak’ diyen Davutoğlu çok iyi biliyor. Bu karanlığın üzerini bütün bu bilenler birlikte kapatmaya çalışıyor. Ama biz de katili biliyoruz ve tanıyoruz. Bu dosyanın böyle kapanmaması, Tahir Elçi'nin katillerin adalet önünde gereken hesabı vermesi için sonuna kadar mücadele edeceğiz. Tahir Elçi dosyasındaki bu aşamanın bir kez daha kamu vicdanını, toplumsal adalet duygusunu zedelediğini ifade etmek istiyorum. Dosyanın üzerinin kapatılarak değil, gerçek suçlular adalet önüne çıkarılarak Türkiye'de yeni bir döneme kapı aralanabilir" diye konuştu.
KÜRT SORUNU VE YENİ ANAYASA
Koçyiğit, yeni Anayasa tartışmalarına işaret ederek, demokratik bir anayasayı savunduklarını belirtti. Koçyiğit, "Darbe anayasalarına palyatif çözümlere, makyaj yapmak Türkiye’nin sorununu çözmez. Kürt sorununu çözemeyen bir ülkede gerçek anlamda demokratik ve özgürlükçü bir anayasa yapılamaz. Kadını görmeyen, gençleri görmeyen, işçi sınıfını görmeyen doğayı görmeyen toplumu katmayan bir anayasa yapım süreci olmaz. Anayasa, darbe ruhundan arındırılmak, sivilleştirilmek isteniyorsa öncelikle yeni bir anayasa ihtiyaçtır. Türkiye halkları bunu yapmaya muktedirdir ve Türkiye halkları bunun kapısını aralamıştır. Yeni bir anayasa tartışmasına varız ama AKP’ye can suyu olacak bir tartışmaya mesafeliyiz. Böyle bir tartışmanın dışındayız, böyle bir tartışmanın parçası olmayacağız" diye konuştu.
'1 MAYIS’TA OLACAĞIZ’
Koçyiğit, son olarak 1 Mayıs İşçi Bayramı gündemi üzerinde durdu. Koçyiğit, Taksim Meydanı’na getirilen yasağa tepki göstererek, "Taksim Meydanı sadece bir meydan değildir, aynı zamanda emek ve özgürlük mücadelesinin sembolüdür. Yasak kararının asıl amacının aslında demokratik haklarımız gasp etmek, işçi sınıfının tarihsel hafızasını yok etmek olduğunu çok iyi biliyoruz. AKP’nin bu yasak kararını ideolojik saiklerle aldığını da çok iyi biliyoruz. Bu yasak kararına boyun eğmeyeceğiz. Taksim Meydanı yasaklanamaz, Taksim Meydanı bizimdir, Taksim Meydanı 1 Mayıs meydanıdır, Taksim Meydanı adalet meydanıdır, Taksim Meydanı özgürlük meydanıdır. Taksim Meydanı'nı kapatmaya çalışanları tarih de affetmeyecek, işçi sınıfı da asla affetmeyecek. O gün yan yana, omuz omuza Taksim Meydanı'na hep beraber yürüyeceğiz" şeklinde konuştu.