Suriye’deki gelişmeleri değerlendiren Ortadoğu Uzmanı Bereket Kar, Kürtlerin yeni oluşacak Suriye haritasında yerlerini alacağını söyledi. Kar “Kurulacak merkezi bir hükümet koalisyonunda Kürtlerin temsil edileceğini düşünüyorum” yorumunu yaptı.

Kar, “Suriye’nin yeni haritasında, Kürtlerin bir yer alacığı çok açık ve nettir. Kürtler artık denklemin içindeler, hatta kurulacak merkezi bir hükümet koalisyonunda Kürtlerin temsil edileceğini düşünüyorum. Daha önce Cenevre’ye kabul edilmediler. Bu yeni süreçte, yüzde 35 oranında, Suriye’nin toprağını elinde bulunduran Özerk Yönetimin, burada temsil edilmemesi, çok ciddi ve yeni bir çatışmalara yol açabilir” dedi.

Suriye’de ortaya çıkan süreçte Türkiye’nin rolünün de olduğuna dikkat çeken Kar, Türkiye ve desteklediği örgütlere işaret ederek, asıl rolün ABD-İsrail’e ait olduğunu söyledi.

Türkiye medyası ve AKP’li siyasetçilerin Esad’ın “Türkiye ile anlaşmadığı için devrildiği” algısı yaratmaya çalıştığını belirten Kar, “Bunun gerçekle hiçbir alakası yok. Çünkü plan çok daha büyük, çok daha önceden hazırlanmış bir plandır. Türkiye kendini kurtarmak ve şu anda destek verdiği Suriye Milli Ordusu güçlerini meşruiyet kazandırmanın hedefiyle ileri sürdüğü bir tezdir. Türkiye zaten Suriye’nin büyük bir kesimini işgal etmişti. Esad’ın bunu reddetmesi kadar meşru bir şey olamaz. Bu çok büyük bir yalandır. Bu, Türkiye’nin destek verdiği güçleri meşru kılmanın bir formülasyonudur. Başka bir şey olamaz” diye konuştu.

‘TÜRKİYE’NİN SURİYE’DE ÜÇ HEDEFİ VAR’

Kar, yeni durumla birlikte Türkiye’nin Suriye’de kendisine bağlı güçleri hükümet ortağı yapma, mültecileri geri gönderme ile Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ni ortadan kaldırmaya dönük üç hedefi olduğunu söyledi.

Yeni saldırının başlamasıyla Türkiye Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ni ortadan kaldırmak için sık sık mesaj verdiğini hatırlatan Kar, Türkiye’nin Kürt nüfusun yoğunlukta yaşadığı Fırat Nehri doğusundan Federe Irak Kürdistan Bölgesi’ne kadar olan Suriye sınırında 40 kilometre derinlikte bir tampon bölge oluşturma hedefi olduğunu kaydetti.

Türkiye’nin bu planın uygulamak için sahaya sürdüğü güçlerle yapmak istediğini vurgulayan Kar, “Yani bu güçlerin ikili bir rolü, görevi vardı. Birincisi bu güçler Suriye’nin doğusuna yönelecekti, ikincisi Suriye’de iktidara ortaktı. Suriye’de olaylar yaşanmadan önce Türkiye Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler bir açıklamasında ‘Aralıkta güzel şeyler olacak’ demişti. Erdoğan da halkaları artık birleştireceğiz demişti. Yani Tel Rıfat’ın gücü ortadan kaldırarak, Kobani ve Kamışlo’ya uzanan bölgeyi de içine alan bir koridorun oluşması hedefleniyor” şeklinde konuştu.

Kar, şunları söyledi:

Şam'daki 75 bin kişinin bulunduğu toplu mezarlığın uydu görüntüleri yayınlandı Şam'daki 75 bin kişinin bulunduğu toplu mezarlığın uydu görüntüleri yayınlandı

“Bilindiği üzere önce Tel Rifat’a saldırdılar ve şu anda Minbic’de çalışmalar sürüyor. Ardından bu işin daha Fırat’ın doğusuna geçecekleri yönünde ciddi açıklamaları var. Türkiye kesinlikle Kürtlerin orada bir kazanım sahibi olmasını istemiyor ve bunun için de oradaki cihadist örgütlerle saldırıyor. Bu saldırıları gerçekleştirenlerin çoğu Türkiye’nin yönettiği ve beslediği çetelerdir. Tabii bu konuda emperyalist ve Siyonist güçler ne yazık ki hiçbiri kılını kıpırdatmadı.”

‘KÜRTLER YENİ HARİTADA YER ALACAK’

Türkiye faktörüne rağmen Kürtlerin yeni oluşan Suriye haritasında yerlerini alacağını belirten Kari, şöyle devam etti:

“Netanyahu’nun ve özellikle ABD’nin çoktan beri üzerinde çalıştığı projenin içerisinde, tabii ki Kürt halkının ciddi bir yeri var. Ama özerk yönetim bir türlü bu onların istediği denkleme oturmadığı için karşılar. Sadece ABD ve İsrail karşı değil, ulus devlet anlayışıyla ayakta duran Arap milliyetçiliği de bunun karşısındadır. Diğer bir taraftan Türkiye faktörü var. Ama eninde sonunda, bugünkü Suriye’nin yeni haritasında, Kürtlerin bir yer alacığı çok açık ve nettir. Kürtler artık denklemin içindeler, hatta kurulacak merkezi bir hükümet koalisyonunda Kürtlerin temsil edileceğini düşünüyorum. Daha önce Cenevre’ye kabul edilmediler. Bu yeni süreçte, yüzde 35 oranında, Suriye’nin toprağını elinde bulunduran Özerk Yönetimin, burada temsil edilmemesi, çok ciddi ve yeni bir çatışmalara yol açabilir.”