DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşılık 6-8 Ekim 2014 tarihinde gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek, Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları ve Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 kişi hakkında açılan Kobanê Davası’nın 44’üncü duruşması Ankara 22'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde başladı.
Duruşmaya, Halkların Demokrasi ve Eşitlik Partisi (HEDEP) Hukuk Komisyonu ve Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatların yanı sıra tutsak yakını aileler katıldı.
Kimlik tespitiyle başlayan duruşma, avukat Kenan Maçoğlu’nun savunmasıyla devam etti.
AHMET ALTUN’UN TANIK BULMA ÇABASI
İlk olarak soruşturma sürecinde yaşanan hukuksuzlukları anlatan Maçoğlu, soruşturma savcısı Ahmet Altun’un “delil arama çabasına” vurgu yaptı. Maçoğlu, “Açık ve gizli tanık için bir gazeteye ilan vermeği kalan Ahmet Altun’un çabaları gizli tanık Mahir’in zuhur etmesiyle karşılık bulur” diye konuştu.
‘FOTOĞRAF TEŞHİSİ NEDEN YOK?’
Tanık Mahir’in 5 sayfalık ifadesi öncesi TEM ile Savcı Altun’un hazırlık yaptığına dikkat çeken Maçoğlu, “6-8 Ekim 2014 tarihinde yaşanan ve Kobanê olayları olarak bilinen olaylara ilişkin olarak bildiklerimi anlatmak isterim’ demiş gelmiş. Hani kendisi mi başvurmuş, birileri mi getirmiş, o dönem bir şüpheli miydi, itirafçı mıydı? Ya da bu bilgilere nereden vakıf olmuş? Bu bilgileri öğrenme ihtiyacı duymamışlar. Diğer açık ve gizli tanıklara emniyette ayrıca teşhis işlemi yapılmıştı. Mahir'in de 5 sayfalık ifadesinde en az bir 15 teşhis falan geçiyordu. Fakat fotoğraf teşhisi yapılmamış. Niye yapılmamış? Muhtemelen heyecanlandılar; çünkü ilk kez gizli tanığa ulaştılar. Savcı bey ellerini ovuşturdu, o yüzden emniyetteki görevliler de heyecanlandı ki teşhis yapmaya gerek duymadılar” diye konuştu. Tek gizli tanığın soruşturma süreci için yetersiz olacağını aktaran Maçoğlu, savcının bu nedenle yeni arayışlara girdiğini belirterek, gizli tanık ifadelerinin tek başına hükme esas alınamayacağına vurgu yaptı.
‘328 SAYFA İFADE 1 GÜNDE NASIL ALINDI?’
Açık tanık Kerem Gökalp’in 6 sayfalık ifadesinin, gizli tanık Mahir’in ifadesiyle neredeyse birebir aynı olduğunu aktaran Maçoğlu, “Bunlar tanık ifadesi değil. Bunlar istihbaratın, emniyetin beyanları. Ocak 2020’de Kerem’in ifadesinden sonra 4 Mart 2020’de gizli tanık Ulaş’ın ve açık tanık Muhammed Zengin’in ifadesi alınıyor. Zengin’e, ‘ifade nasıl alındı’ diye sorduk. ‘Sabah başladık akşam bitti’ dedi. Ama aynı günde aynı zamanda Ulaş’ın 328 sayfalık ifadesi vardı. 5-6 günde alamazsınız bu kadar ifadeyi” beyanında bulundu.
KUMPASIN KARAR ALICILARI VE UYGULAYICILARI
Tanık Merdan Rüştü Ovalıoğlu’nun savcılığa avukatsız bir biçimde ifade verdiğini söyleyen Maçoğlu, ayrıca Ovalıoğlu’nun emniyette verdiği ifadeler ile mahkeme huzurundaki ifadelerinin çeliştiğini belirtti. Maçoğlu, gizli tanık Ulaş’ın 4 Mart 2020 tarihli teşhis beyanlarında imzası bulunan TEM Şube görevlisinin, diğer gizli ve açık tanık ifadelerinde de yer aldığını belirterek, “Kumpasın bir karar alıcıları, mekanizması var. Saray içerisinde bir grup, eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman ve MHP Genel Merkezi gibi. O TEM Şube memuru da o mekanizmanın uygulayıcılarından biri, Ahmet Altun gibi. Saray’daki ekip hala dursa da bu işin doğrudan muhatabı Soylu tasfiye edildi. Yüksek Kocaman, Yargıtay üyesi oldu fakat Soylu, Ankara Emniyet Müdürü Servet Yılmaz ve Ayhan Bora Kaplan ilişkisi ortaya çıktı. En az 10 tane Emniyet Müdürü açığa alındı, Ayhan Bora Kaplan dosyası kapsamında. Narkotik değil, KOM değil, Güvenlik Şube Müdürü neden açığa alındı? Her tarafa sirayet etmişler. Ankara Emniyeti’ndeki bu ekip kendi pisliklerini örtmek için bu dosya üzerinde büyük bir çaba sergiledi. Bu yüzden bu kadar saldırganlardı” dedi.
YARGI BAĞIMSIZLIĞI SORUNU
Türkiye yargısındaki “bağımsızlık sorununa” dikkat çeken Maçoğlu, “Türkiye yargı pratiğinde özellikle 15 Temmuz sonrası talimat ile hareket eden yargı mensupları var. Hatta organize şebekeler de var. Ben biliyorum ki sıradan vatandaşlar için tarafsız yürüyen bir süreç var. Normal bir dosyada üzerinizde büyük bir yük görmezsiniz. Doğrudan siyasi iktidarın veya belli çıkar gruplarının doğrudan müdahil olduğu dosyalarda adil bir yargılamadan söz edemiyoruz” dedi.
TAHLİYE TALEBİ
Tutuklu siyasetçi Nazmi Gür hakkında hiçbir gizli ve açık tanık ifadesi olmadığının altını çizen Maçoğlu, Gür’ün tahliyesine karar verilmesini talep etti.
Maçoğlu’nun beyanları sonrası ara verilen duruşma, yarın saat 10.00’da tutsak siyasetçi Pervin Oduncu’nun savunmasıyla devam edecek.