Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda yapılacak yeni Anayasa’da, "Türkçenin egemen ve birleştirici tek dil olmasının zorunlu” olacağını söyledi.

Uçum, “Bunun dışında bu topraklarda kullanılan bütün anadil ile lehçeler, bu dillerin öğrenilmesi ve kullanılması devletin sağladığı özgürlüklerle güvence altına alınmıştır" diyerek, 12 Eylül 1980 dabesinden sonra Kürtçe diline karşı uygulanan yasaklara değindi.

‘Kürtçe kazanımları kalıcı olmadı’

Mazlum Abdi’den Süleyman Şah Türbesi’ne ilişkin açıklama Mazlum Abdi’den Süleyman Şah Türbesi’ne ilişkin açıklama

Mehmet Uçum, şunları söyledi: “Maalesef ülkemizde vesayet rejimi onyıllar boyu -İnkar ve ret politikalarının bir sonucu- insanlar bırakın anadillerini öğrenme, anadillerini kullanma ve anadillerinde yaşama haklarından mahrum edildiler. 12 Eylül öncesi demokratik mücadeleyle elde edilen Kürtçe sözlük, Kürtçe dergi gibi kazanımlar ise hukuki güvenceye kavuşturulamadığı için kalıcı olamadı.”

Uçum'un paylaşımı şöyle:

"Türkler, Kürtler, Araplar, Zazalar, Lazlar, Çerkesler, Gürcüler kısaca Türkiye’nin her kesimi Türkiye halkının zorunlu ve ayrılmaz unsurlarıdır. Objektif bir realite olarak Türkçe de Türkiye halkının parçası ve bu nedenle Türk Milletinin asli unsuru olan herkes bakımından birleştirici tek dil yani birliğin dilidir. Türkiye’nin birlik dilinin Türkçe olduğuna hiç bir itiraz olmadığı gibi böyle bir itirazın nesnel temeli de yoktur.

‘Türkçe tek egemen dildir’

Egemenlik ise Türkiye halkının oluşturduğu Türk Milletine aittir. Bu nedenle Milletin dili Türkçe de egemen tek dildir.

Türkçenin egemen ve birleştirici tek dil olmasının zorunlu sonucu ve değişmez, değiştirilemez kuralı olarak Devletin dili, yani resmi dil Türkçedir. Eğitimde zorunlu tek dil de Türkçedir.

Dolayısıyla yeni anayasada bu ilkelerin gerektirdiği kurallara aykırı hiç bir normun olamayacağı aşikardır.

Diğer yandan bütün anadiller, bu dillerin öğrenilmesi ve kullanılması, bir insan hakkıdır. Demokratik devletlerin görevi bu konuda özgürlük sağlamak ve isteğe bağlı talepler için gerekli imkanları oluşturmaktır.

Maalesef ülkemizde vesayet rejimi onyıllar boyu -İnkar ve ret politikalarının bir sonucu- insanlar bırakın anadillerini öğrenme, anadillerini kullanma ve anadillerinde yaşama haklarından mahrum edildiler. 12 Eylül öncesi demokratik mücadeleyle elde edilen Kürtçe sözlük, Kürtçe dergi gibi kazanımlar ise hukuki güvenceye kavuşturulamadığı için kalıcı olamadı.”