AKP’nin kuruluşunun 23. yıldönümünde konuşulan konuların başında Gelecek ve İYİ Parti’den transfer olacak vekiller geliyor. CHP listesinden Meclis’e giren Gelecek Partililerin yuvaya dönüş olasılığı ise ayrı bir tartışma konusu. Birgün yazarı Yaşar Aydın, bu tartışmalara ilişkin “Açık ki bitmiş tükenmiş iktidar, Akşener ve Davutoğlu desteği ile bir kez daha ayağa kaldırılabilir mi diye hesap yapılıyor. AKP’nin gücü yetmedi, MHP, BBP, Hüda Par, Yeniden Refah imdada koştu. Onların soluğu yetmeyince de devreye Gelecek ve İYİ Parti girecek gibi görünüyor. Gül de katılsa tam olur aslında” yorumunu yaptı.
CHP cephesinde günlerdir “cumhurbaşkanı adayı kim olacak?” tartışması yapıldığını anımsatan Aydın, “Konuyla ilgili anketler başladı. Sanki 2020 yılının kamuoyu şirketlerinin verilerine bakıyoruz. Tek fark Kılıçdaroğlu’nun yerine Özel’in gelmesi. Birbirine yakın üç adayın amansız yarışı var. İmamoğlu sonrası İBB’nin durumu ne olacak? İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu önümüzdeki seçimlerde cumhurbaşkanı adayı yapmak isteyenler, bir de onun adaylığı ve sonrasında kimin belediye başkanı olacağını tartışmaya başladı. İsimler havada uçuşuyor. Tekrar etmekte fayda var ki bu arada memleket yangın yeri. Muhalefet partileriyle ilgili bu tartışmaların Erdoğan’ın işine yaradığı çok açık. Ancak bu işin arkasında iktidar var demek gerçeği saklamak olur. Gördüğüm ve izlediğim kadarıyla CHP ve ona yakın medyada bu tartışmaların tarafları var ve bu konuyu köpürtüyorlar. Açık söylemek gerekirse, “Ateş olmayan yerden duman çıkmaz” atasözü bu konuda yerli yerinde duruyor” ifadelerini kullandı.
“Enflasyon ve ekonomik krizin iktidarı ciddi bir şekilde yıprattığını ve durumun artık geri dönülmez olduğunu düşünen bir kesim, şimdiden ilk seçim sonuçlarına göre pozisyon alıyor. Bu saflaşmanın medyayla sınırlı olduğunu söylemek doğru değil” diyen Aydın, şöyle devam etti:
“Muhalefetin içine sinmiş ve artık politika yapma tarzına dönüşmüş bir durumdan bahsediyoruz. Memleketin gerçek sorunlarıyla yüzleşmekten çekinen, oradaki değişim talebinin kendi bahçelerine kadar girmesinden endişe eden ve sürecin kendiliğinden “mutlu sonla” bitmesini bekleyen bir muhalefet fotoğrafıyla karşı karşıyayız. “Boş tencerenin götüremeyeceği iktidar yok” sözü ne çok konuşuldu değil mi? Bu memlekete yaşatmadığı acı kalmayan Demirel’e ait bu söz, muhalefetin başucuna asıldı. Halkın yakıcı taleplerine sahip çıkan, onu örgütleyen bir muhalefetin yenemeyeceği iktidar yok. Ancak Türkiye’de siyasetin sadece halkın istekleri doğrultusunda şekillenmediğini burada anlatmak zorundayız.
Gündemin belirlendiği, halkın manipüle edildiği, uluslararası güçlerin elinin sandıkta olduğu seçim süreçleri, çok da yabancısı olmadığımız konular. Açık ki muhalefet güçleri bu anlayış ve tempoyla yol yürümeye devam ederlerse, bir kez daha Erdoğan ya da onların belirlediği bir adaya seçim kaybedecekler. Belki acı gelecek, ama Erdoğan bu muhalefet anlayışı sürdükçe, ömrü yettiği müddetçe girdiği he seçimden galip çıkar. Bereket ki halkın feraseti ve bilinci, Meclis içinde kümelenmiş muhalefetin çok daha ilerisinde. Yaptığı uyarılar, verdiği tepkiler her kesimi kendine getirecek cinsten.
Gelelim başlıktaki sorunun yanıtına. Adayın kim olacağını ya da İmamoğlu’nun yerine kimin geçeceğini bilmiyorum. Ama bu tartışma böyle devam ettiği sürece, adı geçen her ismin sadece aday olarak kalacağından emin olabilirsiniz.”