Amed’in Sûr ilçesinde bulunan tarihi Dört Ayaklı Minare önünde 28 Kasım 2015 tarihinde katledilen Amed Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin davasında, savcı celse arası hazırladığı mütalaasını mahkemeye sundu. 

Diyarbakır 10’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunulan mütalaada, "bilinçli taksirle ölüme sebebiyet vermek" suçundan tutuksuz yargılanan polisler Sinan Tabur, Mesut Sevgi ve Fuat Tan’ın beraatları istendi.

Elçi’nin öldürüldüğü gün, öldürülen YPS’li Mahsun Gürkan ve 2 polisi öldürmekten firari olan Uğur Yakışır’ın istihbarat birimleri tarafından takip edildiği belirtilen mütalaada,  TEM Şube’nin bilgilendirilmesiyle Gürkan ve Yakışır’ın bindikleri ticari taksinin durdurulduğu ve burada çıkan çatışmada 2 polisin öldüğü hatırlatıldı. 

Gürkan ve Yakışır’ın Tahir Elçi’nin açıklama yapacağı Dört Ayaklı Minare’ye doğru uzaklaştığı belirtilen mütalaada, Elçi’nin açıklama yaptığı sırada sokağın üst tarafından Gürkan ve Yakışır’ın ateş sesiyle olay yerindeki polislerin de havaya ateş açtığı savunuldu. Bu sırada, polisin Mahsun Gürkan’ın olay yerinden gelip geçerek, uzaklaştığı, polisin ateş ettiği, peşinden gelen Uğur Yakışır’ın da ateş ederek karşılık vermesi üzerine Güvenlik Şube Müdürlüğü’nde görevli ve olayın sanıklarından polis Fuat Tan’ın yaralandığı ifade edildi. 

Sanatçı İlyas Salman hakkında 4 yıl 8 aya kadar hapis talebi Sanatçı İlyas Salman hakkında 4 yıl 8 aya kadar hapis talebi

OLAY ANLATILDI

Mütalaada, Elçi’nin öldürülmesi şu ifadelerle anlatıldı: “Dört Ayaklı Minareye doğru kaçan teröriste sokağın alt tarafında Dört Ayaklı Minarenin bulunduğu mevkide ve maktul Tahir Elçi’ye yakın yerde bulunan polis memurlarınca ateş açıldığı, saldırganın tabancasının tutukluk yapması sonucu polislere silahını fırlatarak, kaçmaya devam ettiği, polisler tarafından atışların Dört Ayaklı Minareye doğru kaçan Uğur Yakışır’ın arkasından da devam ettiği, şahsın Dört Ayaklı Minare’den sonraki sol sokağa girerek uzaklaştığı, maktul Tahir Elçi’nin kaydedilmiş tüm kamera kayıtlarında ayaktaki en son görüntüsünün Dört Ayaklı Minarenin sokağın giriş yönüne göre soldaki ilk ayağının önü olduğu, PKK/KCK'lı teröristlerin kaçtıktan sonraki ilk görüntüsünde ise sokağın giriş yönüne göre Dört Ayaklı minarenin soldaki arka ayağının önü olduğu, burada yüzü koyun vaziyette yerde yattığı görülen maktul Tahir Elçi’nin, anlatımı yapılan silahlı saldırı sonucunda çıkan çatışmada otopsi raporunda belirtildiği şekilde başına isabet eden mermi çekirdeği nedeniyle hayatını kaybetmiştir.”

MERMİ ÇEKİRDEĞİ BULUNAMADI

Olay yeri incelemeye aynı gün gidildiği, silahlı saldırı nedeniyle inceleme yapılmadığı, 2 gün sonra gidilen olay yeri incelemesinde silah sesleri nedeniyle yapılmadığı ve olay yerini gören Mardin Kapı Kebapevi adli işyerinin kameralarının alınması talimatı verildiği ifade edilen mütalaada, 3 Aralık 2015’te yeniden olay yeri inceleme işlemleri başlatıldığı belirtildi. Ancak yeniden silah seslerinin gelmesi nedeniyle inceleme işlemine son verildiği hatırlatılan mütalaada, en son olay yeri incelemesinin 17-18 Mart 2016’da yapıldığı kaydedilerek, “28/11/2015 tarihinden bu tarihe kadar yaşanan terör olayları nedeniyle olay yeri özelliklerinin büyük ölçüde kaybolduğu hususlarının belirlendiği, cansız bir mankenin maktul Tahir Elçi’nin düştüğü yere aynı pozisyonda konduğu ve çeşitli tespitler yapıldığı, maktulün ölümüne neden olan merminin vücuttan çıktıktan sonra gittiği düşünülen işyeri ve çevresinde yapılan incelemeler neticesinde bir sonuç elde edilemediği görülmüştür” denildi.

AÇIKLANAMAYAN 12 SANİYE KAYIP

Adli Tıp Kurumu ve Balistik İnceleme Uzmanları tarafından hazırlanan raporda ise Elçi’ye isabet eden kurşunun hangi yönden geldiğinin tespitinin tıbben mümkün olmadığının belirtildiği vurgulanan mütalaada, Fizik İhtisas Dairesi Ses ve Görüntü İnceleme Şubesi’nin raporlarına vurgu yapılarak, olay yerini gören Mardin Kapı Kebapevi, PTT ve Foto Filim Şube görüntülerinin incelendiği ve görüntü karelerinde olay yerindeki polislerin kayıtlarında 12 saniyelik bir boşluk tespit edildiği hatırlatıldı. Foto Film Şube’nin kullandığı ve 12 saniyelik boşluk olduğu tespit edilen görüntülerin Adli Tıp Kurumu Adli Bilişim İhtisas Dairesince yapılan incelemesinde CD kartın içinde veri olduğu ve herhangi bir silme tespit edilemediğine dair rapor verildiği kaydedildi. Mardin Kapı Kebapevi’nin açılmayan 4 Numaralı kamerasının da TUBİTAK tarafından incelendiği, “cihaz üzerinde ekleme-çıkarma-kesme-montaj-silme” gerçekleştirilmediği yönünde rapor verildiği hatırlatıldı. 

LONDRA ÜNİVERSİTESİ RAPORU 

Amed Barosu’nun Forensic Architecture Goldsmits’e (Londra Üniversitesi'ne bağlı araştırma grubu) hazırlattığı ve Elçi’nin olay yerindeki polislerin birinin silahından çıkan mermi ile öldürüldüğü yönündeki rapora işaret edilen mütalaada, “Dosya kapsamında mevcut Forensic Architecture Goldsmits, Londra Üniversitesi'nin 13 Aralık 2018 tarihli raporuna göre, sanık polis memurlarının maktul Tahir Elçi'ye doğrudan ateş hatlarının olduğu ve silahlarını birden çok kez ateşledikleri, sanıklar arasında sadece Mesut Sevgi’nin maktule yönelik açık ve engelsiz bir ateş hattının olduğu, ancak polis memuru sanıklardan hangisinin kesin olarak maktul Tahir Elçi’nin ölümünden sorumlu olduğunun tespit edilemediği belirtilmiş olup, Prof. Dr. Ümit Biçer tarafından hazırlanan 02 Ekim 2017 tarihli ön mütalaa ile birlikte değerlendirilmek suretiyle hazırlanan Adli Tıp Kurumunun 18 Mart 2019 tarihli raporuna göre, 20 Haziran 2016 tarihli rapora konu karara ekleyecek ya da kararı değiştirilecek bir hususun olmadığı, maktulün ölümüne neden olan atışın, hangi silahtan hangi açıyla kişinin hangi vücut pozisyonu ile nasıl gerçekleştiğinin tıbben mümkün olmadığı belirtilmiştir. Yine 17-18 Mart 2016 tarihinde Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yapılan keşif işlemi neticesinde hazırlanan bilirkişi raporunda da belirtilen tespitlerle aynı yönde olarak, kişinin ölümüne neden olan atışın, hangi silahtan gerçekleştiğinin tıbben ve fiziken mümkün olmadığı şeklindedir” denildi. 

‘HER TÜRLÜ ŞÜPHEDEN UZAK İNANDIRICI DELİL YOK’ 

Elçi’yi öldüren kurşunun sanık polislerin silahından çıktığına dair her türlü şüpheden uzak delil elde edilmediği belirtilerek, sanıkların ayrı ayrı beraatının istendiği mütalaada şu ifadeler kullanıldı:  “Sanıkların aşamalarda alınan savunmalarında, özünde, üzerlerine atılı suçlamayı reddeden olay anlatımlarında bulundukları görülmüş olup, olay yeri civarındaki PTT Balıkçılarbaşı Şubesi ve Mardin Kebap Evi'ne ait kameralar ile İstihbarat ve Foto Film Şube Müdürlüğü ekiplerine ait kameralar ve KGYS, haber ajansları ile açık kaynaklardan temin edilen görüntülerde maktul Baro Başkanı Tahir Elçi’nin vurulma anını gösteren herhangi bir görüntü kaydına ulaşılamadığı, yine mezkur savunmaların suç atımından kurtulmaya matuf olduğu yönünde, tanık olarak beyanlarına başvurulan kamu görevlisi avukat, esnaf ve basın görevlilerinden hiç kimsenin bu âna ilişkin olarak görgüye dayalı bilgi sahibi olmadığı gibi bu hususta bir beyanlarının bulunmadığı, bu itibarla dosya kapsamındaki söz konusu uzman bilirkişi raporları, Adli Tıp Kurumu raporları, TUBİTAK raporu, olay yeri inceleme ve otopsi raporu ile yukarıda değinilen dosya münderecatındaki diğer sair delillerle birlikte değerlendirildiğinde, olay yerinde görevli polis memuru sanıklar Sinan Tabur, Mesut Sevgi ve Fuat Tan ile adı geçen teröristler arasında gerçekleşen silahlı çatışma ânında nereden geldiği yapılan tüm araştırmalara rağmen tespit edilemeyen kurşun ile maktulün hayatını kaybettiği kanaatine varıldığı, sonuç olarak sanıklar Sinan Tabur, Mesut Sevgi ve Fuat Tan’ın maktule yönelik olarak atılı bilinçli taksirle ölüme neden olma suçunu işlediklerine dair mahkumiyetlerine yeterli her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilememesi karşısında, amacı maddi gerçeğin ortaya çıkarılması olan ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden birisi olan ‘şüpheden sanık yararlanır (in dubio pro reo)’ ilkesi ve AİHS'nin 6/2 maddesi ile garanti altına alınan masumiyet karinesi uyarınca, müsnet suçun sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle, sanıklar Sinan Tabur, Mesut Sevgi ve Fuat Tan’ın CMK'nın 223/2(e) maddesi gereğince ayrı ayrı beraatına karar verilmesi, Kamu adına talep ve mütalaa olunur.”