Adalet Bakanı Tunç Van Barosu'nu ziyaret etti: Kürt sorununun çözümü gündeme geldi Adalet Bakanı Tunç Van Barosu'nu ziyaret etti: Kürt sorununun çözümü gündeme geldi
BDP Van İl Örgütü, PKK Lideri Abdullah Öcalan tarafından Kürt sorununun demokratik çözümünde başlatılan sürecin ardından AKP hükümetinin sürecin ilerlemesi adına adım atmamasını, Nusaybin ile Qamişlo arasında örülmeye çalışılan duvarı ve İran devletinin Kürt siyasetçileri idam etmesini düzenlediği yürüyüş ile kınadı. Feqiye Teyran Parkı'nda biraraya gelen çok sayıda yurttaş, BDP'li yöneticiler, Van Belediye Başkanı Bekir Kaya ve sivil toplum örgütü temsilcileri buradan Musa Anter Parkı'na yürüdü. Yürüyüş öncesi Feqiye Teyran Parkı önünde biraraya gelen Eğitim Destek Evi öğrencileri, demokrasi ve özgürlük mücadelesinde yaşamını yitirenler anısına saygı duruşunda bulundu ve "Çerxa Şoreşe" marşını okudu. Saygı duruşunun ardından şarkılar eşliğinde halay çeken gençler, sık sık "Bijî Serok Apo", "Hizbul şeytan Kürdistan'dan defol", "Gençlik Apo'nun fedaisidir", "Katil İran", "Direne direne kazanacağız", "Bijî berxwadana Rojava", "Siyasi tutsaklar onurumuzdur" ve "Kahrolsun AKP" sloganları attı. BDP ve HDP'li seçilmişler ve sivil toplum örgütleri temsilcilerinin parka gelmesiyle başlayan yürüyüşte, "Ya onurlu bir müzakere ya da ateşten bir direniş", "İran'daki idamlar cevapsız kalmayacaktır", "Siyasi tutsaklara ırkçı, faşist yönelimleri terk edin" pankartları açıldı. Islık ve alkışlar eşliğinde başlayan ve yüzlerce yurttaşın katıldığı yürüyüş, polisin yoğun önlemi altında gerçekleştirildi. Yürüyüş güzergahında bulunan yurttaşlar ile evlerinin balkonlarına çıkan yurttaşlar, zafer işareti ile yürüyüşü selamladı.

'AKP'nin korkusu bölünme değil birleşme korkusudur'

Musa Anter Parkı'nda son bulan yürüyüşün ardından konuşan BDP Van İl Eş Başkanı Musa İtah, Rojava halkının devrimini selamlayarak Kürt sorununun çözümünde PKK Lideri Öcalan tarafından başlatılan sürecin, AKP hükümeti tarafından ileriye taşınması için hiçbir adımın atılmamasını eleştirdi. AKP hükümetinin adım atmamakta ısrar ettiğini, çözüm sürecini oyalayarak götürmek istediğini ve süreci boşa çıkarmaya çalıştığını dile getiren İtah, bunların yanında AKP'nin kimi baskı politikalarını devreye sokarak halkı bezdirme ve Rojava halkına verilen desteği engelleme politikaları olduğunu ifade etti. Rojava halkına destek için Nusaybin'e giden yurttaşlara polisin müdahale ettiğini ve Nusaybin'i adeta gaz bulutu altında bıraktığını söyleyen İtah, "Geldiğimiz noktada ne Kürt halkının arasında ne de Ortadoğu halklarının arasında utanç duvarlarının örülmesine izin vereceğiz. Türk devleti sürekli bölünme korkusunu dile getirerek Kürtlere bölücülük ile itham ederek Kürtlere karşı bir düşmanlık politikası üretmektedir. Ancak geldiğimiz noktada örülen duvarlar Kürt ve Ortadoğu halklarını kimin böldüğü ve kimin halkların arasında fitne fesat soktuğu açıkça ortaya çıkmıştır. Aslında bu bölünme korkusu değil birleşme ve demokratikleşme korkusudur" dedi.

'Öcalan'ın koşulları bir an önce düzeltilmeli'

Yağmura rağmen yoğun katılımın olduğu yürüyüşte konuşması sık sık sloganlar ile kesilen İtah, cezaevlerinde yapılan hak ihlali ve baskıya karşı açlık grevinde olan siyasi tutsakların sürgünlere maruz kaldığını dile getirdi. Demokratik siyasetin AKP hükümeti tarafından engellenmeye çalışıldığını ifade eden İtah, hiçbir baskının kendilerini mücadelelerinden vazgeçmesine mani olamayacağını söyledi. İtah, İran devletinin Kürt siyasetçileri idam etmesini de kınayarak Kürt halkının her yerde birlik olması gerektiğini kaydederek, Kürt sorununda çözümün sağlanması için PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın içinde bulunduğu şartların bir an önce düzeltilmesini istedi.

Eylemde anadilde eğitime ilişkin konuşan lise öğrencisi Reber Dejit ise, anadilde eğitimin tüm halkların ve çocukların en doğal ve temel hakkı olduğunu vurgulayarak, milyonlarca Kürt çocuğunun 90 yılı aşkın süredir en temel ve evrensel hakkını kullanamadığını kaydetti. Kürt halkına sorulmadan çocuklara zorla seçmeli ders dayatıldığını söyleyen Dejit, dünyanın hiçbir yerinde bu şekil bir uygulamanın olmadığını dile getirerek, anadilde eğitim hakkının tanınmasını istedi.

Açıklama alkışlar eşliğinde sonlandırıldı.