Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecridin son bulması için Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Toplum Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven ve farklı cezaevlerinde en az 250 tutuklunun başlattığı süresiz dönüşümsüz açlık grevleri sürüyor.
Van’daki sivil toplum örgütü temsilcileri eylemlere ses verilmesi gerektiğini söyledi.
‘GÜVEN’İN TALEBİ HUKUKİDİR’
Özgürlükçü Hukukçular Platformu (ÖHP) Üyesi Avukat Savaş Avcı, insan hakları savunucusu olarak Leyla Güven’in başlattığı açlık grevinin siyasi talepten ziyade hukuki talep olduğunu söyledi. Avcı, “Türkiye İnfaz Kanunu’na göre kişi hükümlü olduktan sonra hafta içi, ailesiyle görüş hakkı vardır. Kapalı görüşler ve ayda bir de açık görüş hakkı vardır. Yine hükümlülerin avukatlarıyla görüşme hakkı da vardır. Dolayısıyla, İnfaz Kanunu’nun Türkiye’deki bütün hükümlüler için Anayasa’nın eşitlik maddesince uygulanması zorunludur. Ancak, Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi anlamak mümkün değil. Kişiye göre kanun ve infazı olmaz. Bu yüzden, Öcalan üzerindeki tecrit, siyasi bir karardır” dedi.
‘AÇLIK GERVLERİNDE KRİTİK AŞAMA’
Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporlara göre, Türkiye cezaevlerinde farklı nedenlerle birçok açlık grevi eylemlerinin daha önce yapıldığını ve bu grevlerin ölümle sonuçlandığını hatırlatan Avcı, “75 günü geçen eylem, çok kritik bir aşamadır. İrlanda örneğinden tutun dünyadaki diğer örneklere baktığımızda 40, 45, 50 günlük aşamalarda ölümler gerçekleşiyor. Biz bu durumun ölümlere varmadan bir an önce çözülmesini istiyoruz. Bu, devlet açısından da zor bir şey değil. Yani, Sayın Abdullah Öcalan ile görüşme gerçekleştirilebilir. Bu yasal olmayan değil, yasal olan bir durumdur. Leyla Güven’e destek amaçlı başlatılan süresiz- dönüşümsüz açlık grevlerine girenlerin sayısı her geçen gün artıyor ve artacak gibi. Bu durum ülkeyi zora sokar” dedi.
‘LEYLA GÜVEN’İN TALEPLERİ KABUL EDİLMELİ’
Van-Hakkari Tabip Odası Genel Sekreteri Doktor Hüseyin Yaviç de, Leyla Güven’in başlattığı açlık grevinin kritik aşamaya geçtiğini söyledi. Türkiye’nin geçmiş yıllarda açlık grevlerine ilişkin yaşanmış acı tecrübelerinin olduğunu belirten Yaviç, 90’lı, 2000’li yıllarda yaşanan açlık grevlerinin benzerlerinin yaşanmaması için mücadele ettiklerini söyledi. Güven’in talebinin Türkiye’nin mevcut iç hukuk ve uluslararası hukukta altına imza attığı sözleşmelerde yer alan cezaevlerindeki insanların sahip olduğu temel haklar olduğunu söyleyen Yaviç, bu hakların yasalarda belirtildiği şekliyle eksikliğe meydan vermeyecek şekilde kullandırılması gerektiğini belirtti.
'BAŞVURULARIMIZ KABUL EDİLMİYOR'
Yaviç,“Bu süreçte açlık grevlerinden kaynaklı can kayıplarının yaşanmaması için herkesin üzerine düşeni yerine getirmesi gerekiyor. Bu amaçla biz Van - Hakkari Tabip Odası olarak yerelimizde bulunan açlık grevleriyle ilgili makamlara başvurularımız oldu. Bu dilekçelerde özelikle açlık grevlerinde yaşanan sağlık kontrollerinin ve devamındaki takiplerin sağlıklı yürütülmediğine dair ve bunu odamız tarafından takip edilmesi talepleri var. Ancak ne yazık ki başvurularımıza olumlu yanıt verilmedi. Nihayetinde; açlık grevlerinde can kayıplarının yaşanmaması, mevcut açlık grevleri sonrasında bedensel ve zihinsel hasarlar oluşmaması için özelikle kamuoyunu duyarlı olmaya ve kurumların üzerine düşeni yapmaya davet ediyorum” diye konuştu.
'YAŞAM KAYBI GERÇEKLEŞMEDEN TALEPLER KARŞILANMALI'
Açlık grevi eyleminde olanlara karşı çok hassas bir yaklaşım gösterilmesi gerektiğine vurgu yapan Yaviç, şöyle devam etti: “Açlık grevine girenlerin özellikle B1 vitamini, tuz, şeker ve karbonat yeterince almamaları hayati önem arz etmektedir. Yine aynı şekilde bu süreçlerde kişilerin vücut dirençleri düşmesine bağlı olarak enfeksiyonlar ve diğer sağlık sorunları beraberinde gelişebilmektedir. Bu noktada ciddi bir yaklaşım ortaya konulmadığı sürece maalesef telafisi mümkün olmayan sağlık sorunları yaşanmaktadır. Biz her ne kadar bu sürece gerek aktif gerek gözlemci talebimizi iletsek de herhangi bir sonuç alamadık. Van-Hakkari Tabip Odası olarak kurumsal anlamda temel amacımız açlık grevine girenlerin insani talepleri karşılanarak yaşam hakkının ön plana çıkarılması ve bu anlamda yaşam kaybının gerçekleşmemesidir.”
‘MECLİS GÜVEN’İN SAĞLIK DURUMUNDAN SORUMLUDUR’
İnsan Hakları Derneği (İHD) Van Şube Başkanı Murat Melet de, "Türkiye Büyük Millet Meclisi, bugüne kadar kendi milletvekiliyle ilgili tek bir adım atmamıştır. Meclis, Leyla Güven’in sağlık durumundan sorumludur. Leyla Güven’in talep ettiği şey, Sayın Öcalan üzerinde tecridin kaldırılması; ailesi ve avukatlarıyla görüştürülmesidir. Eğer Türkiye Cumhuriyeti’nde hukuk tam anlamıyla işletilirse Sayın Öcalan’ın ailesi ve avukatları, onunla görüşme hakkına sahiptir” dedi.
‘GÜVEN’İN TALEBİ YERİNE GETİRİLMELİ’
Güven’in sağlık durumuna dikkat çeken Melet konuşmasını şöyle sürdürdü; “Leyla Güven için bu saatten sonra bir adım atılmazsa durumu kritik olacaktır. Açlık grevini bitirse bile sağlığında kalıcı hasarlar meydana gelebilir. Leyla Güven’in durumu kötüye giderse eylemler çoğalacak. Bunların yaşanmaması için Sayın Öcalan üzerindeki tecrit kaldırılmalı, Leyla Güven ve arkadaşlarının talepleri yerine getirilmelidir. Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Adalet Bakanlığı’nı burada göreve çağırıyoruz. Milletvekilleri Leyla Güven’in sesine ses vermeli ve talepleri göz ardı edilmeyerek yerine getirilmelidir. İnsanlar bedenlerini ölüme yatırmışlarsa insanca düşünen her kesimin destek vermesi lazım. İnsan hakları savunucuları olarak umudumuzu yitirmeme ve herkesi bu noktada insani düşünmeye davet ediyoruz” diye konuştu.