Van’ın Erciş ilçesinde 4 ayrı Hidroelektrik Santrali’nin (HES) yapımına yeniden başlanan Zilan bölgesinde inceleme yapan Van Çevre ve Tarihi Eserleri Koruma Derneği (Van Çev-Der) Başkanı Ali Kalçık, çevre aktivisti Zeynel Abidin Çelebi ve Yazar Şahabettin Demir, yaşanan ekolojik tahribata dikkat çekti.
CAN SUYU DAHİ VERİLMİYOR
Devam eden çalışmaların yarattığı tahribatı yerinde gözlemleyerek, bölgede bulunan mahallelerde yaşayan yurttaşlarla görüşen Kalçık, dere yatağı boyunca tüm canlı türlerinin yok olma tehdidiyle karşı karşıya olduğunu söyledi. Bölgede HES’lerin yapıldığı derelerde can suyunun dahi verilmediğini dile getiren Kalçık, “Firma kar amacı güttüğü için yaz dönemlerinde buharlaşmadan dolayı can suyu da vermeyecek. Can suyu verilmeyince bütün burada yaşayan endemik bitkiler ve canlılar yok olmakla karşı karşıya kalacak. Doğa sadece bizim değildir. Burada yaşayan tüm canlıların ortak yaşam alanıdır” dedi.
TARİH VE DOĞA YOK EDİLİYOR
HES inşaatının yapıldığı bölgede 1930’da yaşanan katliamı hatırlatan Kalçık, söz konusu bölgeden halen insan kemiklerinin çıktığına dikkati çekerek, “Zilan Katliamı olarak bildiğimiz olay tam olarak burada yaşanıyor. HES’in yapıldığı ve suyun tutulduğu yerde o dönem 28 köy bulunuyordu. Fakat katliamdan dolayı hiçbir köy kalmadı. Daha sonra Evren döneminde Kırgızlar bu bölge getirilerek, yerleştirildi. Kürtler için önemli bir bölge. Burada çalışanlar ve kepçe operatörleri tarafından kemikler çıktığı defalarca söylenildi. Burada iki önemli konu var. Birincisi tarihi yok ediliyor, ikincisi doğayı yok ediliyor. Tarihimizin ve doğamızın yok dilmesine karşı sesimizi yükseltmeliyiz” diye konuştu.
ZİLAN YAŞAMAK İÇİN ÇIRPINIYOR!
Çevre aktivisti Zeynel Abidin Çelebi ise halk arasında "yağmur böceği" olarak bilinen ve Uluslararası Doğa Koruma Örgütü (IUCN) tarafından nesli tehlike altında olan türler arasında sayılan benekli Anadolu Semenderi’nin bölgede sadece Zilan Deresi’nde yaşadığına dikkati çekti. Söz konusu böceğin bölgede HES tehdidindeki endemik türlerden yalnızca biri olduğunu dile getiren Çelebi, “HES’in yapılması yaşamın katledilmesi anlamındadır. Yetkililer HES’le ilgili karar vermeden önce keşke buraya gelip Zilan’daki doğal mucizelerin farkına varabilseydi. Gözümüzün önünde yaşam çırpınıyor. Zilan çırpınıyor. Biz ise bir Zilan’ı anlatamamanın çaresizliğini yaşıyoruz. Bu anlamda ekolojistleri Zilan’a, Zilan’ın doğal mucizesini araştırmaya çağırıyoruz” şeklinde çağrı yaptı.
İKİNCİ KATLİAMIN TEMELLERİ ATILIYOR
Zilan Katliamı’yla ilgili araştırmalar yapan Yazar Şahabettin Demir de Zilan’ın, her karış toprağında bir tarih barındırdığını belirtti. Zilan’da ikinci katliamın temelleri atıldığını söyleyen Demir, şöyle devam etti: “Burada her bir taşın altında tarihte katledilen insanların mezarları var. Buraların gerçek sahipleri 1930 yılında yaşanılan katliam sırasında ya katledildi ya da sürgüne yollandı. Sahipleri sürgün edilen ve katledilen bu topraklarda şu an ikinci katliamın temelleri atılıyor. Bu katliamın adı doğa katliamıdır. Bizler Zilanlılar aynı zamanda kendilerini doğa ve yaşama borçlu his eden insanlar olarak bütün insanlığa çağrıda bulunuyoruz. Gelin bu katliama dur diyelim ve burada işlenilecek doğa faciasını geç olmadan durduralım.”