Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) eylül ayında 4 kişilik aile için açlık sınırını 13 bin 334 lira, yoksulluk sınırını 43 bin 433 lira olarak hesapladı. Ocak 2021'den Eylül 2023'e kadar geçen sürede 4 kişilik ailenin aylık gıda harcaması tutarı tam 5 katına çıktı. Türk-İş'in açıklamasına göre, gıda fiyatları eylül ayında aylık yüzde 9,31, yıllık ise yüzde 84,04 arttı.
Türk-İş’in, çalışanların geçim koşullarını ortaya koymak ve temel ihtiyaç maddelerindeki fiyat değişikliğinin aile bütçesine yansımalarını belirlemek için her ay yaptığı "Açlık ve Yoksulluk Sınırı Araştırması"nın Eylül 2023 sonuçları açıklandı.
AÇLIK SINIRI 13 BİN LİRANIN ÜZERİNDE
Araştırmaya göre, eylülde Ankara'da yaşayan 4 kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarını ifade eden "açlık sınırı" 13 bin 334 lira oldu.
Gıda ile giyim, konut, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamaların toplam tutarına denk gelen "yoksulluk sınırı" ise 43 bin 433 lira olarak hesaplandı.
GIDA ENFLASYONU EYLÜLDE YÜZDE 9,3
Bekar bir çalışanın "yaşama maliyeti" aylık 17 bin 336 lira olarak belirlenirken, Ankara'da yaşayan dört kişilik bir ailenin gıda için yapması gereken asgari harcama tutarı bir önceki aya göre yüzde 9,31 arttı.
Araştırmaya göre, eylül ayında süt fiyatlarında ortalama yüzde 8 artış görülürken, peynir fiyatı "sınırlı düzeyde" geriledi, yoğurt fiyatı sınırlı düzeyde arttı.
Et ve Süt Kurumu’nun, Ankara Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Perakendeciler Derneği bünyesinde faaliyet gösteren marketlerin bir kısmına, nisan sonu itibarıyla ithal edilmiş karkas etleri düşük fiyattan vermesiyle dana kıyma 190 lira, kuşbaşı 210 liradan satılmaya başlanmıştı. Bu ürünler sırasıyla bu ay 289 lira ve 329 liradan satıldı.
Ulusal zincir marketler ve Ankara'nın dernek üyesi olmayan ve olup da yerli et satmaya devam eden yerel marketlerinin birçoğunda dana kıyma ortalama 330, kuşbaşı ortalama 373 liradan reyonlardaki yerini aldı.
Bir önceki aya göre, dana etinin fiyatında yüzde 9 artış gözlemlendi. Ayrıca av yasağının sona ermesiyle balık fiyatları bir ayda yüzde 5 azalırken, nohut yüzde 28, yağlı tohumlar (kuruyemiş) yüzde 27, yeşil mercimek yüzde 20, yumurta yüzde 17 ve kırmızı mercimek yüzde 13 oranında zamlandı. Tavukta fiyat artışı sınırlı seviyede kaldı.
ZAM ŞAMPİYONU BARBUNYA
Bir ay içinde irmikte yüzde 13, pirinçte yüzde 10, bulgurda yüzde 9 ve makarnada yüzde 5 fiyat artışı yaşandı. Undaki fiyat artışı sınırlı seviyede oldu.
Semt pazarlarında hem yeşil soğan, maydanoz gibi salata yeşilliklerinin hem de ıspanak, pazı gibi yeşil yapraklı sebzelerin fiyatları yükseldi.
Kuru soğanın fiyatı 20 liraya dayanırken, patates fiyatları 20 liranın üzerine çıktı. Brokoli, karnabahar, kabak, patlıcan, sivri biber, fasulye, barbunya, havuç ve limon fiyatları artarken karalahana, turp, köy biberi, domates fiyatları geriledi. Bu ayın zam şampiyonu yüzde 60'lık fiyat artışıyla barbunya oldu.
Nektarin, çilek, üzüm, şeftali armut fiyatları yükselirken, karpuz, kavun, muz, erik fiyatları geriledi. En düşük fiyatlı meyve bu ay da elma oldu. Ortalama sebze kilogram fiyatı 29,40 lira, ortalama meyve kilogram fiyatı 32,96 lira olarak belirlendi.
Bir ay içinde margarinde yüzde 17, zeytinyağında yüzde 8, ayçiçeği yağında yüzde 4 fiyat artışı yaşandı. Tereyağının fiyatı ise sabit kaldı.
Tuzun fiyatı bir ay içinde yüzde 7 gerilerken ıhlamur yüzde 64, baharat yüzde 49, siyah zeytin yüzde 39, yeşil zeytin yüzde 34, çay ve reçel yüzde 7, salça yüzde 6, şeker yüzde 5, pekmez yüzde 4 zamlandı.
Türk-İş'ten yapılan değerlendirmede eylül ayı verilerine ilişkin şu ifadeler kullanıldı:
"Başta iktisaden dar ve sabit gelirlileri olmak üzere, toplumun tüm kesimlerini etkileyen ve halkın en temel sorunu olarak nitelenebilecek enflasyon, resmi verilerin ötesine geçen bir gerçeklikle günlün yaşam üzerinde etkili olmaya devam etmektedir. Türkiye’de yaşanan yüksek enflasyonun önümüzdeki kısa vadeli dönemde de etkili olacağı öngörülmektedir.
Türk-iş çalışmasının ortaya koyduğu gibi, bilhassa son iki yıl içinde aşırı yükselen gıda fiyatları bireyleri ve aileleri çok olumsuz etkiledi. Gıda fiyatlarının artmasında öncelikle yetersiz üretimin olması, tarımsal üretim girdilerinde maliyet artışları ile üretim, tedarik ve satış zinciri içerisinde orantısız fiyat değişimleri önemli rol oynadı.
Kuşkusuz emeğin milli gelirden aldığı payın giderek gerilemesinin bir sonucu olarak yoksul daha da yoksullaştı. Bu süreçte, artan ücret gelirine rağmen devam eden yüksek fiyat artışları hayat pahalılığını dayanılmaz noktalara taşıdı. Özellikle dolaylı vergilerdeki artış, gelir vergisinde bu aylarda giderek yükselen oranlar ücretli çalışanların gelirlerini daha da aşındırdı. Uygulanması gereken gelir politikasında esas olması gereken, gelirlerin gerçek enflasyon seviyesinden daha fazla artması ve insana yakışır yaşam koşullarını sağlayacak düzeyde harcamayı karşılayacak seviyede refahın adil paylaşılmasıdır."