Ankara Araştırma ve Danışmanlık tarafından gerçekleştirilen son anket, CHP’nin oylarını artırarak birinci sıraya yükseldiğini ortaya koydu. 1-4 Şubat 2025 tarihleri arasında yapılan ve 2004 kişiyle yüz yüze görüşmelerle tamamlanan araştırma, AKP ve MHP’den CHP’ye önemli oy kaymaları olduğunu gösterdi.
CHP Birinci Sırada, AKP İkincide
Araştırma sonuçlarına göre, kararsızlar dağıtılmadan önce CHP yüzde 23,7 oy oranıyla birinci sırada yer alırken, AKP yüzde 22,5 ile ikinci sırada kaldı. Kararsızlar yüzde 13,6, oy kullanmayacağını belirtenler ise yüzde 9,0 oranında yer aldı.
Partilerin Oy Oranları
Araştırmada, diğer partilerin oy oranları şu şekilde sıralandı:
-
DEM Parti: Yüzde 9,4
-
MHP: Yüzde 7,5
-
Zafer Partisi: Yüzde 6,0
-
İYİ Parti: Yüzde 5,6
-
YRP: Yüzde 4,6
-
A Parti: Yüzde 2,1
-
TİP: Yüzde 1,9
-
Diğer: Yüzde 3,5
Kararsızlar Dağıtıldığında CHP’nin Liderliği Artıyor
Kararsızların dağıtılmasıyla birlikte CHP’nin oy oranı yüzde 31,4’e yükselirken, AKP’nin oy oranı yüzde 27,9’a geriledi. Bu durum, CHP ile AKP arasındaki farkın açılmasına neden oldu.
AKP ve MHP’den CHP’ye Oy Kayması
Araştırmanın dikkat çeken sonuçlarından biri, AKP ve MHP seçmenlerinden CHP’ye önemli oranda oy geçişi yaşanması oldu. AKP’den CHP’ye yüzde 5,2 oranında oy geçişi gerçekleşirken, AKP seçmenlerinin yüzde 25,6’sı kararsız olduğunu belirtti.
MHP’den ise yüzde 5,9 oranında oy geçişi yaşandı. MHP seçmenlerinin yüzde 23,5’i kararsız olduğunu ifade etti.
İYİ Parti’den CHP’ye Oy Kayması
İYİ Parti’den de CHP’ye önemli bir oy kayması yaşandı. İYİ Partili seçmenlerin yüzde 20’si, olası bir seçimde CHP’ye oy vereceğini açıkladı.
Seçmen Eğilimleri Ne Anlatıyor?
Ankara Araştırma ve Danışmanlık’ın sonuçları, seçmen eğilimlerinde önemli değişimler olduğunu gösteriyor. Özellikle AKP ve MHP’den CHP’ye yaşanan oy kaymaları, siyasi dengeleri değiştirebilecek bir potansiyele sahip. CHP’nin kararsız seçmenler üzerinde de etkili olması, partinin önümüzdeki süreçte daha da güçlenebileceğine işaret ediyor.
Bu sonuçlar, Türkiye’deki siyasi tablonun yeniden şekillenebileceğini ve seçmen tercihlerinin dinamik bir yapıda olduğunu ortaya koyuyor. Önümüzdeki dönemde partilerin, bu değişen eğilimlere uygun stratejiler geliştirmesi bekleniyor.
