Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Dursun Odabaş Tıp Merkezi Tıbbi Genetik Anabilim Dalı Başkanı ve Tıbbı Genetik Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Ayşegül Özcan, "Akraba evliliklerinde yakınlık derecesi ne kadar artarsa fiziksel ve veya zihinsel engelli çocuk sahibi olma olasılığı da o derece artar" dedi.

İhlas Haber Ajansı’na açıklamalarda bulunan Tıbbı Genetik Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Ayşegül Özcan, akraba evliliğini ortak atadan gelen bireylerin evlenmesi durumu şeklinde tanımlayarak, "Aralarında kan bağı olan bireyler, toplumun genelinde görülen ortak gen yüzdesinin dışında, daha fazla ortak gen taşırlar. Bu da temel olarak akraba evliliklerinden doğan çocuklarda resesif (çekinik) kalıtılan hastalıkların ortaya çıkma riski artmaktadır. Sağlıklı olan bu anne ve babanın her ikisinin birden çekinik olarak taşıdıkları anormal genleri çocuklarına aktarması çocuklarda genetik hastalıklar ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu tip çekinik kalıtılan anormal genleri taşıyan bireylerin çocuklarında genetik hastalığın ortaya çıkma riski her gebelik için, kaçıncı çocuk olursa olsun yüzde 25’dir ve değişmez. Yani ailenin bir tane hasta çocuğu oldu diye bu risk azalmış sayılmaz. Ailelerin bunu mutlaka anlaması ve ona göre adım atması gerekir" şeklinde konuştu.

"En riskli grup birinci derece kuzen evliliği yapanlar oluşturuyor"

Akraba evliliği yapan çiftlerin fiziksel ve veya zihinsel engelli çocuk doğurma riski aralarındaki akrabalığın yakınlığına bağlı olarak arttığını vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Özcan, "Örneğin birinci derece kuzen evliliği dediğimiz kardeş çocuklarının evliliği benim poliklinikte en sık karşılaştığım akraba evliliği tipi olup yakınlık derecesine göre fiziksel ve veya zihinsel engelli çocuk sahibi olma olasılığı en riskli olanıdır. İkinci derece kuzen evlilikleri dediğimiz kardeş torunlarının evliliklerinde ise bu risk daha düşüktür. Bu arada şunu da unutmamak lazım kan bağı olmadan da şans eseri anormal genleri taşıyan iki bireyin evliliğinde risk düşük dahi olsa hastalık ortaya çıkabilmektedir" uyarısında bulundu.

"Bu tip aileler tıbbi genetik hekimince değerlendirilmeli"

Akraba evliliğine bağlı olarak toplumda sık görülen hastalıklar arasında talasemi (ailevi Akdeniz anemisi), FMF (ailevi akdeniz ateşi), kistik fibrozis, fenilketonürinin ilk sıralarda yer aldığını anımsatan Uzman Dr. Ayşegül Özcan, "Van’da bu hastalıklara ek olarak daha nadir görülen ve akraba evliliğinin önemli bir risk faktörü olduğu bazı özel hastalıklarla da karşılaşıyoruz. Öncelikli olarak hastaların genetik tanısını koyabilmek hedefindeyiz. Sonrasında hastanın ve ailenin tedavi takip süreci açısından gerekli yönlendirmelerini ayarlıyoruz. Aileye ve ailede riski olabilecek diğer aile fertlerine genetik danışmanlık veriyoruz. Bu tür aileler hatta aile öyküsü olan bireyler mutlaka bir tıbbi genetik hekimince değerlendirilmeli ve genetik danışma almalıdır" diye konuştu.

"Akraba evlilikleri doğu illerinde daha sık görülüyor"

Dünya Sağlık Örgütü, M çiçeği virüsü sebebiyle 'küresel acil durum' ilan etti Dünya Sağlık Örgütü, M çiçeği virüsü sebebiyle 'küresel acil durum' ilan etti

Akraba evliliklerinin doğu illerinde daha sık görüldüğüne dikkat çeken Uzm. Dr. Özcan, "Benim poliklinikte gördüğüm hastaların yaklaşık yüzde 50’si akraba evliliği yapmış durumda ve şunu söyleyebilirim ki bu oran Türkiye ortalamasının üstündedir. Buna bağlı olarak da bu bireylerin daha fazla oranda fiziksel ve veya zihinsel engelli çocuğu olmaktadır. Bu konuda halkın eğitim düzeyinin artmasına ve genetik hastalıklar açısından bilinçlendirilmesine yönelik yapılacak çalışmalar akraba evliliklerinin azalmasına yardımcı olacaktır. Yetkili kurumların ve ailelerin bu noktada mutlaka duyarlı davranmaları gerekir" dedi.

"Kendi laboratuvarımız açılırsa sevk edeceğimiz hasta sayısı da düşer"

Bölgede yüksek olan akraba evliliklerinin nedenlerini anlamak için sosyolojik çalışmalar gibi daha detaylı analizler yapılması gerektiğini savunan Uzm. Dr. Özcan, şunları kaydetti:

"Şu an rutin poliklinik hizmeti vermekteyiz. Halen Van’daki tek Tıbbi Genetik Polikliniğiyiz. Hasta sayımız çevredeki doktorların ve halkın polikliniğimizi öğrenmesine bağlı olarak artış göstermektedir. Genetik hastalıklara Van YYÜ bünyesinde tanı koyabilmek adına yaptığımız laboratuvar çalışmaları daha önce de ifade ettiğimiz gibi devam etmektedir. Poliklinik açıdan yeterli hizmeti verdiğimizi düşünüyorum. Ancak burada kendi genetik laboratuvarımızın olmaması ve dış laboratuvara gönderebileceğimiz testlerin de kısıtlı olması nedeni ile bazı durumlarda hastalarımızı diğer illere sevk etmek zorunda kalıyoruz. Kendi laboratuvarımız açıldıktan sonra sevk ettiğimiz hasta sayısı da azalacaktır."