Diyarbakır Kitap Fuarı’nda Ercişli şair ve yazarlar büyük ilgi gördü Diyarbakır Kitap Fuarı’nda Ercişli şair ve yazarlar büyük ilgi gördü

Erciş ilçesinde 23 Ekim 2011 ve 9 kasım 2012 tarihinde meydana gelen depremin ardından yüzlerce kişi gerekli müdahalenin zamanında yapılmaması nedeni ile yaşamını yitirmiş, binlerce depremzede ise soğuk kış koşullarında yazlık çadırlarda yaşamak zorunda kaldı.Depremin ardından 2 yılı aşkın bir süre geçmesine rağmen devletin ve iktidarın bölgeye olan duyarsızlığı depremin bıraktığı zorluğu ve acıları halen olduğu yerde tap taze bırakıyor.Yaşanan depremin ardından halen harabeden kurtulamayan Erciş, depremin yarattığı sorunlarla boğuşuyor.Yaşanan deprem sırasında hasar gören ibadethanelerin onarılmaması Ercişlilere kışın soğuk şartlarda,Bahar ayında yağmurun altında, yazın ise kavruk güneşin altında namaz kılmak zorunda bıraktırıyor.Öğlen namazlarında güneşin altında namaz kılmak zorunda kalan yurttaşların güneşten korunmak için kafalarına geçirdiği kartonlar yaşanan olumsuzluğun içler acısı durumunu gözler önüne sererken,depremzedelerin ise yetkililere olan tepkisi her geçen gün biraz daha sertleşiyor.


“Erciş sahipsiz bir ilçedir”

Yaşanan depremin ardından Erciş’in deprem enkazından kurtulmadığını açıklayan depremzedeler “Erciş sahipsiz bir memlekettir. Erciyişli'yi, Erciş’i düşünen yok. Sorun sadece camiler değil, gidin Erciş sokaklarına bakın ne demek istediğimizi anlayacaksınız” ifadelerini kullandı. Nurettin Yılmaz isimli bir depremzede ise “ sözde Müslüman iktidar bir parti var Türkiye’de, burada yapılanlarla insanları ibadetten ve Müslümanlıktan soğutmaya çalışıyorlar” ifadelerini kullanan Yılmaz,” gidin İsrail'e bakın Müslüman düşmanı bir ülkedir.Fakat ibadete saygı duyar buna rağmen orada yaşayan Müslümanların ibadetlerini rahat ortamda yapması için rahat imkanlar sağlıyor dedi.Bir yılda 5 bin konut yapan iktidarın ibadethane yapamaması dine olan yaklaşımını ortaya koyduğunu savunan Yılmaz, “bizler bu zor şartlarda ibadet ettiğimizde elimizi havaya kaldırıp bizleri bu durma sokanları Allah'a havale ediyoruz. Allah'ın adaleti de sabrı da büyüktür. Gün gelecek bize yaşatılan bu ıstırabın hesabını soracaktır” dedi.

“Cami satılsaydı şimdiye kadar binlerce cami yapılmıştı”


Bazen 50 derece sıcaklığın altından namaz kılmak zorunda kaldıklarını ifade eden Ali İhsan Taş isimli bir yurttaş ise, şu ifadelere yer veridi.” Hükumetin para kazandığı inşaatları çabucak bitiriyor.Çünkü bunları parayla satıyor ve kazancı var.Bize gelen onca bağışı bize vermeyip TOKİ konutlarını yaptılar.Bunlarında çoğunu yandaşlarına verip geri kalan kısımı da para ile sattılar.İzin verseler kendi camilerimizi kendimiz yapacağız buna da izin vermiyorlar.Bir Kentsel Dönüşüm bahanesini ortaya atmışlar,bu dönüşüm enkazdan zorluklardan başka bir amaç taşımıyor.Devletin rantı olmadığı için Erciş'te cami yapmıyor” ifadelerine yer verdi.

“Çöplerin içinde namaz kılıyoruz”

Depremin ardından 2 yıla yakın bir sürenin geçmesine rağmen, devletin menfaatlerinin olduğu uygulamalar dışında halkın menfaati için bir çivinin bile çakılmadığını dile getiren Adnan Akıncı isimli bir yurttaş ise,” çöplerin içinde namaz kılıyoruz.Öbür dünyada bu insanlardan davacıyız.İki yıldır bu insanları oyalıyorlar.Yarın seçimlerde hangi yüzle gelip bizden oy isteyecekler.Hangi düşünceyle Müslüman olduklarını ifade edecekler” dedi.

“Sağlam camiyi de yıktılar”

Erciş ilçe merkesinde bulunan yaşanan ve sağlam olduğu bilir kişi raporları ile belirlenen Kara Yusuf Paşa Camii’nde belirli çıkar ve rantlar karşılığında yıkıldığını dile getiren Şahin Avci isimli bir yurttaş ise, “çekin bu rezaleti yaşadıklarımız artık canımıza yetti.Yaianan depremde ölseydik daha karlı çıkardık” dedi.

“İftar çadırı ile günah çıkarmasınlar”

AKP Erciş belediyesinin Ramazan ayı nedeni ile kurduğu iftar çadırına tepki gösteren Nazım Çelik isimli bir depremzede “Depremde bize gönderilen yardımları ve bağışları kendi kasalarına dolduranlar şimdi kurdukları iftar çadırı ile günah çıkarmaya çalışıyorlar.Bunların günahları o kadar çok ki bu günahlar ne üç,beş tel sakalla neden kuracakları iftar çadırları ile af olur.Bizler burada güneşin altında zor şartlarda ibadet edip yaşarken,başbakan ve onun uzantıları içinde klimaların bulunduğu odalarda rahat şartlarda namaz kılıyorlar. Biz mi acaba sevap kazanıyoruz onlar mı? Merak ediyorum da bunlar hangi düşünce ile namaz kılıyorlar.Ellerini Allaha uzattıklarında nasıl dua ediyorlar,ne diyorlar merak ediyorum. Allah'ın karşısında çaldıkları ve zor durumda bıraktıkları bizleri hiç düşünmüyorlar.Hiç mi yüzleri kızarmıyor” dedi.