Kocaeli’de tanınmış bir halı fabrikasının sahibi Nurhan Ör’ün öldürüldükten sonra cesedinin parçalara ayrılıp asitle eritildiği cinayete ilişkin soruşturma tamamlandı. Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, sanıkların, birden fazla kişi ile silahla kişiyi hürriyetinden yoksun kıldıkları, tasarlayarak bir suçu gizlemek, başka bir suçun delillerini gizlemek ya da yakalanmamak için Nurhan Ör’ü öldürdükleri ifade edildi.
İddianamede, tüm sanıkların, ‘Tasarlayarak kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis ile cezalandırılmaları istendi.
DHA’nın haberine göre, Körfez ilçesindeki Hereke bölgesinde faaliyet gösteren ünlü bir halı fabrikasının sahibi olan Nurhan Ör’den 7 Kasım 2023 tarihinden itibaren haber alamayan yakınları, durumu polise bildirmişti. Polis ekiplerinin yaptığı çalışmalarda, yaklaşık bin saatlik güvenlik kamerası kaydının incelenmesinin ardından Ör’ün en son lise arkadaşı olan Işık Eren ile görüştüğü saptandı.
Kamera kayıtlarında İstanbul’un Sultanbeyli ilçesinde Eren’e ait galeriye giden Nurhan Ör’ün, buradan bir daha ayrılmadığını belirleyen polis ekipleri, aracını ise Kocaeli’nin Gebze ilçesinde terk edilmiş halde buldu. Ekipler, iş insanı Nurhan Ör’ün Sultanbeyli’deki galeride darbedilerek bayıltıldığını, bir aracın bagajına konularak Kocaeli’nin Kartepe ilçesindeki çiftliğe getirildiğini ve burada vücudunun parçalara ayrılarak asitte eritildiğini tespit etti.
6 KİŞİ TUTUKLANMIŞTI
Ekiplerin çalışmaları kapsamında gözaltına alınan sanıklar Işık Eren, Ahmet Toraman (57), Bahadır Toraman (30), Ceyhun Azak (57), Emrah Dakal ve Ferdi Gün (37) çıkarıldıkları mahkeme tarafından tutuklandı.
İddianamede, Nurhan Ör’ün cesedinin içinde çeşitli kimyasal maddeler bulunan varillerde eritildiğinin Ceyhun Azak ve Ferdi Gün’ün beyanlarından anlaşıldığı, olay yerinde Ör’e ait DNA bulunması itibarıyla maktulün cesedine ulaşılamamasının hayatın olağan akışına aykırı olmadığı ifade edildi.
Sadece cesedin bulunamamasının, maktulün öldürülmediği anlamına gelmeyeceğinin belirtildiği değerlendirmede, her öldürme olayında cezalandırmanın, cesedin bulunması şartına bağlanmasının hukuken ve fiilen mümkün olmayacağı vurgulandı.