Küba’nın geliştirdiği akciğer kanseri aşısı uzun bir süredir kanser hastalarının ve yakınlarının gündeminde. Bazı hastalar, son umut olarak Küba’ya gidiyor ve şifayı orada arıyor. Bazıları ise çareyi Küba'dan getirilerek satılan aşılarda. Ancak bu yol epey pahalıya patlıyor.
Odatv'de Gülümser Heper Küba'da 1 dolara satılan kanser ilacının Türkiye'ye uzanan serüvenini kaleme aldı. Heper'in yazısına göre aşı Türkiye'ye gelene kadar fiyat binlerce kat artıyor. 1 dolara satılan aşı, Türkiye'de 2 bin 620 dolara satılıyor. Aşının neden bu kadar yüksek fiyata satıldığı ile ilgili soruya firmanın cevabı ise 'ticari sır' oluyor.
Heper, kanser aşısının hikayesiyle başlıyor yazısına:
"2012 yılında Kübalı ve Arjantinli bilim adamları Küba Moleküler İmmunoloji merkezinde Akciğer kanseri tedavisinde bir aşı geliştirdiler; ilerlemiş akciğer kanserlerine karşı kullanılan Racotumomab içerikli bu molekülün adı aşı olsa da aslında o bir ilaç. Bu aşının testleri 86 ülkede uygulandı ve tedavi ediciliğinden ziyade hastaların yaşam beklentisi süresini ve kalitesini artırdığı yönünde resmi açıklamalar yapıldı.
İfadelere göre, bu aşı akciğer kanserini önleyen bir madde içermediği gibi, akciğer kanserinde iyileşme de sağlamıyordu ve 25 ülkede satışı amaçlanıyordu. Bu ilaç bir mucize olmadığı ve hastalarda klasik kemoterapi ve radyoterapiyle birlikte uygulandığında beklenen yaşam süresini uzattığı ifade ediliyordu.
Araştırmacılar, kemoterapi ve radyoterapi sonrası tümörü küçülmüş hastalar yanında, klasik tedaviyi vücudu kaldıramayan hastalarda da ilacı kullandılar ve bu ilacın doğrudan tedavi edici kullanımındaki sonuçlarında anlamlı bir yaşam süresi farklılığı görmedikleri için sadece klasik tedavi sonrası uygulanılmasına yeşil ışık yaktılar.
İlacın uygulama şeması şöyle: Her biri ikişer haftalık aralıklarla 5 doz yapıldıktan sonra idame doza geçiliyor ve idame doz her ay bir kez şeklinde uygulanıyor. Yan etki profilinin ise sadece kısa süreli grip semptomlarına benzeyen semptomlar olduğu ifade ediliyor. 2008 yılında Faz 2 çalışmaları sonrası, bu aşıyı kullananlarda yaşam süresinin 4-6 ay daha uzun olduğu da ifade ediliyor. Racotumomab şu an Küba’da ve Arjantin’de mevcut olup, Avrupa’da kabulü için uğraş verilmekte; ancak her zamanki gibi Küba’ya uygulanan ambargo dolayısıyla ABD bu sürece onay vermiyor."
Küba Dünyada en fazla tütünün tüketildiği ülkelerden biri. Bu yüzden akciğer kanseri, ülkedeki ölüm oranları arasında 4. sırada yer alıyor. Akciğer kanserinde tedavi olasılıkları geliştirme çalışmaları da buna paralel olarak gelişti.
Geliştirilen bu aşının tek dozu da Küba’da 1 dolara satılıyor. Aşı fakir hastalara ise ücretsiz olarak veriliyor. Heper, Küba'nın geliştirdiği ilacın görmezden gelinmesinin nedeni olarak başta ABD olmak üzere ilaç firmalarının aşı fiyatının düşük olmasından duydukları rahatsızlığa işaret ediyor. Firmalar ucuz ilaç politikasıyla mücadele etmek, yok etmek istiyor.
Bu konuda Heper yazısında örnekler de paylaşıyor:
"Ucuz ilaç politikasıyla mücadele etmenin bir farklı yolu da üretilmiş ilaçların haklarını satın alarak fiyatlarını artırmak. Buna bir örnek AIDS tedavisinde kullanılan Daraprim adlı ilaç. Martin Shkreli adlı bir fon-idarecisinin Daraprim’in haklarını satın alarak doz fiyatını 13 Dolar’dan 700 Dolar’a yükseltmesi buna bir örnek. Yani her şey ama her şey dünyada ucuz ilaç programını yok etmeye programlı. Pahalanmasının gerekçesini uydurmak da çok kolay; elbette klinik çalışmalar ve araştırmalar!
Racotumomab, Küba’da doz 1 Dolar’a mevcut, ancak büyük firmalar yapabilecekleri en büyük kârı yapabilmek için, klinik çalışmaları öne sürerek fiyat artırmanın yolunu aramaktalar. Araştırma, geliştirme adı altında haklarını satın aldıkları ilaçların benzerlerini üreterek eskisini çöpe atmak ve yeni iyidir düşünce sistemiyle beyin yıkamak. Hilenin en ahlaksızca şekli…"
Heper, Nobel ödüllü Richard J Roberts, büyük ilaç firmalarını cepheye alan ifadelerini de örnek olarak yazısında paylaşıyor:
"Büyük ilaç firmalarının amacı ve çalışmaları hastalığı tedavi üzerine değildir; kronik hastalık oluşturarak kâr sağlamak temel hedefleridir. Fakir ülkelerde görülen hastalıklar, araştırmacıların hedefi değildir, çünkü kâr düşüktür, bu nedenle araştırma bütçeleri sadece dünyanın zengin yüzde 10’unda görülen hastalıklara ayırılır."
Ve ilacın Türkiye serüveni. Heper'in yazısına göre Ekonomi Bakan Yardımcısı Fatih Metin önderliğinde Türkiye-Küba ekonomik ilişkileri kapsamında Küba’nın sağlık sektörünü incelemek üzere bir heyet Küba’ya gitti ve “Küba Sağlık Sektörü İnceleme Ziyareti Sonuç Raporu; 30 Ocak-2 Şubat 2018 Havana Raporu” adı altında bir rapor sunuldu.
Türkiye’nin Küba’nın ürettiği birtakım ilaçların Türkiye’deki haklarını HASBİOTECH firması satın almış durumda. Hasbiotech yaptığı anlaşmaya göre EPOPLUS, LEUKOPLUS ve Heberprot-B isimli ve sırasıyla kemoterapi sonrası vücut direnci düşüklüğü, kan düşüklüğü ve diyabetik ayakların iyileştirilmesinde kullanılan önemli ilaçların haklarını satın almış. Bu ilaçların ödemeleri SGK tarafından yapılmakta ve anlaşmalar ve para aktarımı Küba’ya yönelik ambargo dolayısıyla İspanyol bir firma aracılığıyla yapılmakta. Yani İspanyol firma bir aracı; aynen İran’dan petrol ve doğalgaz alışverişinde Reza Zarrab’ın aracı firması gibi.
Hasbiotech aynı şekilde Racotumomab’ın Türkiye Klinik Çalışma ve Satış Hakkını da almış durumda. Yine ambargo bahanesiyle aracı bu kez Arjantinli bir firma olmuş. Bu kapsamda halen CIM Enstitüsü ve Hasbiotech arasında tanı ve tedavi amaçlı 3 onkoloji projesi yani klinik araştırma projesi yürütülmekte. Bu proje, Anadolu Sağlık Merkezi’nden Prof. Dr. Necdet Üskent 19 hasta, Amerikan Hastanesi’nden Prof. Dr. Nil Molinas Mandel 10 hasta, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Rüçhan Uslu 4 hasta, Acıbadem Altunizade Hastanesi’nden Prof. Dr. Aziz Yazar ve Dr. Mehmet Teomete 2’şer hasta, Prof. Dr. Canfeza Sezgin özel kliniğinde 2 hasta takip ediyor. Toplamı 39 hasta olduğu ifade edilmiş.
Heper, ilaç fiyatının Türkiye'ye gelene dek katlandığını ise şu şekilde aktarıyor yazısında:
"Bu gruplar çalışmalarının erken sonuçlarını da sunmuşlar ve kendi ifadelerine göre bu ilacın tek dozunun hastaya maliyeti sıkı durun tam 2620 Dolar olduğunu söylüyorlar. Çalışmanın Amerikan Hastanesi ayağını yürüten Dr. Nil Molinas Mandel ekliyor: “Türkiye’de ruhsatlı olmayan ilacı ekonomik olarak alabilecek, uygun hastalara öneriyor ve uyguluyoruz. Ancak Türk hastalar bazen ilacı Türk Eczacılar Birliği (TEB) üzerinden, soğuk zincirle getirtmek yerine kendileri Küba’ya giderek alıyor. Oradaki hastanelerde 1-2 başlangıç dozunu alıp, kalan dozları bavulda Türkiye’ye getiriyor. Ancak ilaç uygun koşullarda saklanmadığı için soğuk zincir bozuluyor. Hastalar artık bozulmuş dolasıyla etkisiz ilaçları almaya devam ediyor. Bazen de turistler sokakta, birkaç yüz dolara sahte ilaç alıp yine bavulla getiriyor. Ancak bu iki yolla getirilen ilaçlara Küba’daki üretici enstitü CIM güvence veremiyor” diyor.
Şimdi temel sorunlar şunlar:
1. Çalışma yapılan hastalardan para alındı mı?
2. Çalışma dışında olup kendi imkanlarıyla TEB aracılığıyla getirtilen bu ilacın doz fiyatı 1 Dolar’dan nasıl 2620 Dolar’a yükseldi?
3. Sadece soğuk hava zinciri farkı ilacın 1 Dolar’dan 2620 Dolar’a yükselmesinin gerekçesi olamayacağına göre aracı olarak kimler ne kadar kazanıyor?
4. Neden Hasbiotech?
5. İlacı biz üretmediğimize göre hastaların yurtdışına gönderilip daha ucuza tedavi ettirilmesinin maliyeti hem devlet hem hasta için daha ucuz değil midir?
6. Küba’dan getirtilen ve SGK ödemeli diğer ilaçların Küba ve Türkiye fiyat farklılığı ne kadardır?
7. TEB’in bu prosedürde kârı ne kadardır?
8. Raporunuzda KÜBA’nın sağlıktaki başarılarını öven sayısız ifade kullanıyorsunuz ancak neden KÜBA’da ki ilaç fiyatlarından bahsetmiyorsunuz?
9. SB Türk Halkının zararına bir işlemde neden aracı oldu?
10. TEB’in aracılık ettiği bu ve benzeri anlaşmalarda ilaçların yurtdışı aracı firma fiyatı ve Türkiye fiyatları hakkında şeffaf ve tek tek açıklama yapabilir misiniz?"
Heper, yazısının sonunda ise "Bu makale yayına hazırlanırken Hasbiotech sahibi Ömer Giray ile görüştüm. Kendisi bu konuların ticari sır kapsamında olduğunu ifade ederek tarafımla ticari bilgilerini paylaşmamıştır" notuna yer veriyor.