Kürtçenin öğretilmesi, geliştirilmesi ve korunması ile Kürt tarihine dair çalışmalar yürüten Kürt Araştırmaları Derneği’nin (Komeleya Lêkolînên Kurdî) dil kursları devam ediyor. 1, 2 ve 3’üncü seviyelerde çevrimiçi ders veren dernek, 4’üncü ve öğretmenlik seviyesi için ise 2 Ekim'den itibaren yüz yüze eğitime başladı. Dernek, 25 Ekim'de de çocuklar için çevrimiçi eğitim vermeye başladı. 

KÜRTÇE ÜZERİNDEKİ TEHLİKE

Kürtçe üzerindeki baskılar ve çalışmalara dair konuşan Kürt Araştırmaları Derneği Eşbaşkanı Eyüp Subaşı, anadilin bir halkın tarihi, kültürü ve varlığı olduğunu söyledi. Subaşı, anadilin önemine işaret ederek, "Bir millet işgal altındaysa o zaman dil onlar için farklı bir anlama gelir. Bizim Kürtçeye verdiğimiz anlamla bir İngilizin kendi diline verdiği anlam farklı olabilir. Biz işgal altındayız ve dilimiz tehlike altında. Eğer dilimizden koparsak tarihimizden, kültürümüzden ve varlığımızdan koparız" dedi.

SADECE METOTLAR DEĞİŞTİ

Kürtçe üzerindeki baskılara değinen Subaşı, devletin Kürtçeye yönelik bakışında hiçbir dönem değişiklik olmadığını kaydetti. Kürtçe üzerindeki asimilasyon politikalarının farklı metotlarla devam ettiğine dikkati çeken Subaşı, söz konusu metotlarda son yıllarda Kürtlerin direnişi üzerine değişikliğe gidildiğini ifade etti. Subaşı, "Çünkü Kürt siyaseti gelişti, Kürtler direndi. Bu nedenle de devlet metotlarını değiştirmek zorunda kaldı. Devlet de yüzyıl önceki metotlarıyla başarılı olamayacağını biliyor. Doğrudan ‘Kürt yok, Kürtçe yok’ diyemiyor ama pratikleriyle, yaptıklarıyla bunu gösteriyor. Kürt dilini ortadan kaldırmak istiyorlar" diye konuştu. Kürtçenin etkisizleştirilmesi için medya ve diğer organların da devreye sokulduğunu söyleyen Subaşı, "Devlet, Kürt halkının diliyle olan bağını kesmek istiyor. Buna dili sahiplenerek, öğrenerek, yazarak, okuyarak ve direnerek cevap verebiliriz” diye belirtti. 

3 BİN KİŞİYE ONLİNE DERS 

Tüm bunlar karşısında Kürtçe ders veren yerlerin sayısının çoğaltılması gerektiğini belirten Subaşı, derneğin bu noktadaki çalışmalarını anlattı. Subaşı, "Bahar, yaz ve kış dönemlerinde dersler veriyoruz. Binlerce kişi derslerimize katılıyor. Online derslere üç bin kişiden fazla kişi katıldı. Tabi bu İstanbul'la sınırlı kalmadı. Her yerden insanlar bu kurslara katıldı. Bu çok iyi bir sayı olmasa da insanı mutlu eden bir durum. 20 kurumumuz olsaydı 20 bin kişi her yıl Kürtçe öğrenmiş olacaktı. Onun için çalışmaların çoğaltılması lazım" dedi.

KÜRTÇENİN YARINI: ÇOCUKLAR  

Çocuklar için de çevrimiçi kurs başlattıklarını aktaran Subaşı, şunları söyledi: "Bir dil için çocuklar çok önemli. Eğer bir milletin çocukları kendi dillerini konuşmuyorsa o dil tehlikededir. Yakın bir zamanda ölme ihtimali de vardır. Bu düşünceyle çocuklar için de Kürtçe kurslar açmaya karar verdik. Çocuklar bizim yarınlarımız. Yarınlarımızı Kürtçesiz bırakmak olmazdı." 

Şimdilik kayıtlarının sona erdiğini ancak gelecek dönem kayıtlarının sürdüğünü ifade eden Subaşı, "50 kişilik sayıyı 500 yapalım istiyoruz. Biz Kürtler dilimize sahip çıkmazsak ve değer vermezsek, başka bir millet gelip dilimize sahip çıkmaz. Dilimiz edebiyatta, felsefede kullanılmaz. Başkalarının dilimize değer vermesini istiyorsak, önce biz kendi dilimize değer vereceğiz ve sahip çıkacağız" diye kaydetti.  

Mahkeme kararı verdi: Devletin öğrencilere yemek sağlama yükümlülüğü yoktur Mahkeme kararı verdi: Devletin öğrencilere yemek sağlama yükümlülüğü yoktur

‘KÜRTÇE YAŞAMIN KENDİSİ’

Derneğin 4'üncü sınıf öğrencilerinden avukat Nazan Asya Özmen, okula başlayana kadar Türkçe bilmediğini ancak başladıktan sonra anadili Kürtçeyi konuşmayı unuttuğunu söyledi. Kürtçeden uzaklaştıkça kendisine de yabancılaşmaya başladığını ifade eden Özmen, bu duruma karşı 3 yıldır dernekte kurslara katıldığını aktardı. Dili öğrendikçe kendisine olan yabancılaşmasının da ortadan kalktığını belirten Özmen, "Çocuklukta Kürtçe benim için küfürdü, hakaretti. Ama büyüdükçe, kimliğime karşı bilincim geliştikçe Kürtçenin şiir, şarkı ve edebiyat olduğunu fark ettim. Onun için Kürtçe yaşamın kendisi benim için. Herkes bir gün kendi evine döner" dedi.

NE YAPILMALI?

Asimilasyon politikalarına dilin sahiplenilmesiyle cevap verilebileceğini vurgulayan Özmen, özellikle gençlerin bu noktada rolünün büyük olduğunu kaydetti. Özmen, dilin sahiplenmesine dair şu çağrıda bulundu: "Devletin her zaman dile saldırıları oldu. Ama halk dilinden vazgeçmedi. 'Kürt yok, Kürtçe yok' diyorlardı. Ama buna karşı burada Kürtçe konuşuyoruz. Bu da bu inkara verilen bir cevap. Kürtçe öğrendiğiniz zaman, kendinize dönmüş oluyorsunuz. Devletin bize aşıladığı 'aşağılık psikolojisinden' de bir nevi kurtulmuş oluyorsunuz. Sırf bu nedenle bile gençler, çocuklar ve toplumumuz Kürtçe öğrensin. Belki erteleniyor; 'Bu yıl değil seneye gelirim diye.' Ama her geçen yıl dilden uzaklaşma da artıyor. Bu yüzden ne kadar erken gelip öğrenseler o kadar iyi."