Haber ve Fotoğraflar: MUSTAFA KARA

Van Gölü’nde bulunan Akdamar Adası ve üzerinde bulunan Kutsal Haç Kilisesi’ni 2022 yılında 260 binden fazla kişi ziyaret etti. Güneşli bir günde Ada’nın yolunu tutarak bu 260 bin kişi arasına girme şansına eriştim. İskeleye yanaşan motordan atlayıp, kısa patikayı tırmandıktan sonra vakit kaybetmeden Akdamar Kilisesi’ne yöneldim. Uzaktan görür görmez daha ilk anda kızıl andezit taşının eşsiz görüntüsü üzerindeki kabartmalar dikkat çekiyordu. Ayakta olması mucizesine sevinerek, yer yer bir mum bile koymam özensizliğine isyan ederek dolaştım Akdamar’ı... Kültürel çoraklığa ayrı isyan ettiğimiz günlerde, izleri bile yok sayılan bir halkın inanç tarihine bir yolculuktu bu. İşte size tarihi, doğası ve kabartmalara yansıyan kutsal hikâyeleriyle bir Akdamar anlatısı...

Turistlerin yoğun ilgi gösterdiği Akdamar Anıt Müzesi, UNESCO Dünya Geçici Mirası Listesi’nde de yer alıyor ve etrafındaki doğal güzelliklerle Van Gölü’nün mavisi üzerinde bir inci gibi parlıyor. Akdamar Adası’ndan bakınca tüm heybetiyle Artos Dağı yükseliyor. Akdamar Adası toplam 163.753 metrekare yüz ölçümü ve 3 kilometrelik kıyı uzunluğu ile deniz seviyesinden 1912 metre yüksekliğe kadar ulaşıyor. Yörenin kendine has coğrafyasının eşsiz bir örneği olan Artos Dağı, endemik kelebek popülasyonu ile dikkat çekse de kayak sporları için de uygun bir zemin sağlıyor. Bahar aylarında ise Akdamar’ı çiçekleriyle süsleyen badem ağaçlarının mevsimi başlıyor. Baharda beyaz çiçeklerle şenlenen Akdamar Adası, mevsime göre lila ve mordan yeşile pek çok renge bürünüyor.

Yılın her mevsimi farklı güzellikler sunan Akdamar Adası’nın tarihi ile ilgili pek çok rivayet var. Adada bilinen en eski yapılar bölgede Hristiyanlığı ilk kabul edenlerden olan Ardzruni Kralı Gagik’in 10. yüzyılda yaptırdığı saray, liman ve kilise. Ancak bugüne sadece kilise gelebilmiş, o da epeyce değişikliğe uğrayarak. Kilisenin yapılış tarihi 915-921, kuzeydoğudaki şapelin 1296-1336, batısındaki jamatonun 1763 ve güneydeki çan kulesinin ise 18. yüzyıl sonları olarak kayda geçiyor. 7. yüzyılda Van’a getirilen kutsal bir haç parçasını muhafaza etmek için inşa edilen kilise, 12. yüzyıldan itibaren Ermeni Patrikliği’nin de merkezi oluyor. “Kutsal Haç Kilisesi” adıyla bilinmesi de bundandır. Kutsal Haç Kilisesi Ermeniler için hac mekanlarından biri.

GÜMÜŞİ MARTILAR VE AH TAMARA!

Akdamar Adası’na gitmek için Van Gölü’nün ayrılmaz parçası olan Gümüşi Martılar (Larus argentatus) arasında 20 dakikalık bir motor yolculuğu gerekiyor. Ada aynı zamanda bu martıların üreme alanları arasında. Akdamar Kilisesi’nin kuzey yönündeki çatı alınlığındaki süslemelerde görülen martı çifti de bu durumun tarihselliğini ortaya koyuyor.

Rivayet olunur ki; bir vaktiler adada yaşayan Ermeni Başkeşiş, kızı Tamara’nın karşı köydeki çoban ile olan aşkını engellemek için hain bir oyun oynamış. Her gece aşkını görmek için adaya yüzen çoban kılavuz olarak genç kızın fenerini kullanırmış. Başkeşiş bunu fark edince elinde fenerle sürekli yer değiştirmiş ve sürekli yön değiştirerek yüzen çoban sonunda boğularak ölmüş. Son sözü “Ah Tamara” olmuş ve adanın adı öylece kalmış.

Elbette bu efsanelerin genelde gerçekle pek bir ilgisi yoktur; ama Ermeni şair Hovhannes Tumanyan’ın anlatımıyla yaygınlaşan bir hikayedir. Ahtamar adı Türkçede Akdamar olarak kullanılır ve hem kilise hem ada bu adla bilinir. Bazı eski kaynaklarda adı Gevaş’ta hüküm süren Ermeni Rştuni sülalesinden kaynaklı olarak Rştunik Adası olarak da geçer. Adada 16. yüzyıldan sonra sivil yerleşim bulunmaz ve Kutsal Haç'a adanmış bir Ermeni Manastırı yüz yıllarca faaliyetini sürdürür. Ta ki, 1915’e kadar... 1915’ten sonra ada yalnızlığa terk edilir.

KHK ile işten atılanlar için AYM’den emsal niteliğinde yeni karar KHK ile işten atılanlar için AYM’den emsal niteliğinde yeni karar

KABARTMALARDA YAŞAYAN HİKAYELER

Ortaçağ Ermeni mimarisinin eşsiz bir örneğini oluşturan Akdamar Kilisesi’nde Ermeni inanç sisteminin ve Hıristiyanların önemli hikâyeleri de yerini buluyor. Kilisenin duvarlarında asma dallarından üzüm hasadına, av sahnelerinden çeşitli arma ve sembollere pek çok figüre rastlamak mümkün. Kilise duvarlarında farklı yüksekliklerde bulunan ve belirgin biçimde görülen kabartmalar, yapının dış cephesini tamamen çevreliyor. İncil’den hikâyelerin özenle işlendiği bu kabartmalar arasında “Kral Gagik’in başında bir hale ile Hazreti İsa’ya kilisenin bir maketini sunması” da yer alıyor. Bu kompozisyon Ada’dan kiliseye giderken karşılaşılan ilk cephede ziyaretçilerini karşılıyor. Hz. İsa’nın konuklara doğru bakması, başının üstünde adının, elinde tuttuğu İncil’in üzerinde ise “Ben dünyanın nuruyum” yazması dikkatlerden kaçmıyor. Haç kabartmalı levha ise kilisenin Kutsal Haç’a adandığının işareti olarak yorumlanıyor.

HZ. YUNUS’UN KRALA UYARILARI

Ermeni halkının hıristiyanlığa geçmesini anlatan kompozisyonda ise Vaftizci Yahya sol elini Aziz Kirkor Lusavoriç’e uzatıyor. Hz. İsa ve Meryem Ana, Yunus Peygamber, Aziz Daniel, Adem ve Havva figürleri, Hz. İshak, Yahuda Kralı Hezekiya, Samson ve Delilah gibi pek çok dini hikaye duvar kabartmalarında yaşıyor. Sahnenin üst kısmında yer alan madalyonlardan ilki Aziz Martin Stephanos, ikincisi Sophanias ve dördüncüsü ise Osoria adını taşıyor. Hz. Yunus’un ve yanında bağdaş kurarak oturan Ninova Kralı’nın figürleri yer alıyor. Başı haleli tasvir edilen Hz. Yunus bu kabartmada işaret parmağıyla krala uyarılarda bulunuyor.

U biçimli bir gemi ve içinde üç çıplak erkek figürünün yer aldığı kabartma da Yunus peygamberin balığa doğru atılmasını simgeliyor. Bu kompozisyon da kutsal kitaplarda yer alan Yunus peygamber hikâyesine atıfta bulunuyor. Aynı şekilde Akdamar’ın kabartmalarında Hz. İbrahim, Hz. İshak ve On Emri Taşıyan Hz. Musa da yerini alıyor. Pantokrator İsa ve Meryem Ana’ya d air kompozisyon da Akdamar Kilisesi’nin duvarlarında bulunuyor. Davud ve Golyat'ın mücadelesinden İlyas Peygamber’e, Adem ve Havva'nın cennette yasak meyveyi yeme sahnesinden üç Yahudi gencin fırına atılmasına kutsal kitaplardan bir çok olay da Akdamar Kilisesi’nin duvarlarında yaşıyor.

Bu içerik Avrupa Birliği tarafından finanse edilen Gazeteciler Cemiyeti’nin “Basın Evi Destek Aracı (BEDA)” programı kapsamında hazırlanmıştır.