Doğup yaşadığı coğrafyadaki iktidar kavgalarının yarattığı kaos ortamından kaçarak modern dünyanın herhangi bir yerinde,bir ağaç kovuğunda,plazaların istilasına uğramış metropollerin süslü kaldırımlarında veya bir deniz kenarında bir gün önce onlarca insanın eğlenmek adına üzerinde tepindiği kumsalda cansız bedeni bulunan KOBANİLİ AYLAN KURDİ ve onun gibi çocukluğunu henüz yaşayamadan yitip giden binlerce canın sorumlusu kim veya kimler?

Berkin Elvan,Uğur Kaymaz,Ceylan Önkol,Diyadinli Muhammet Aydemir ve Orhan Arslan’ın ölümlerini ‘’Vakay-ı  Adiye’’ olarak telakki eden yöneticiler mi?

Ekin Wan’ı katledip çıplak bedenini  Varto sokaklarında teşhir ederek George Orwel’in  ‘’Hayvan Çiftliği’’ eserindeki karekterlere taş çıkartan rejim bekçileri mi?

Arap,Kürt,Türkmen,Şii ve Sünni demeden binlerce muhalifi cezaevlerinde  çürütme suretiyle ölümün en ağır biçimi ile cezalandıran Ortadoğu’nun kana doymaz ,kokuşmuş,Kılıç Artığı Baasçı Rejimleri ve onun psikopat diktatörleri mi?

Mahabat Kürt Cumhuriyeti’ni boğarak Gazi Muhammed’i darağacına çeken şahlar mı?

Mensubu olduğu halkın haklı davasını dünyaya duyurmaya çalışmasının dışında günahı olmayan Dr Kasm’ı  1989’da  Viyana’da Savak Ajanlarına katlettiren Mollalar mı?

Her petrol kuyusunun başında bir devlet kurup kendi muadili paravan devletçiklerle sidik yarıştıran Arap Monarşileri mi?

Devlet’i  Tanrı,yöneticilerini  Tanrıinsan,memurlarını Tanrı’nın Gölgesi temelinde konumlandıran anlayış ve bu anlayışa prim veren dahili ve harici bedhahlar mı?

Enver Sedat,Saddam Hüseyin,Hitler,Augosto Pinocehet ve Pol  Pot gibi ‘’Ötekiyi’’ hazmedemeyen,ona nefes alma hakkı  dahi tanımacak kadar gözü dönmüş diktatoryal  yönetim anlayışının temsilcilerinin uğradığı akıbetten ders çıkarmayan yöneticiler mi?

Sosyal  Devlet,Sosyal  Adalet prensibini  hiçe sayarak ülkelerinin kaynaklarının neredeyse tamamını  silaha harcayan ve bu silahları meydanlarda, marifetmiş gibi sergileyen Şark Kurnazı,halkının özgürleşmesinden korkan paranoyak devlet adamları mı?

Zayıf karekterli kişilikler üzerinden ödül müessesini işletmek suretiyle toplumun tümünü muhbirleştirmeyi kafaya koymuş,kerameti kendinden menkul devlet büyükleri mi?

Halkların doğal sınırlarını tekmeliyerek  söz konusu sınırları enerji kaynaklarının konumuna göre masa başında dizayn etmeyi alışkanlık haline getiren Anglo-Sakson Kapitalizmi ve onun diplomat kisvesi altında çalışma yürüten iflah olmaz misyonerleri mi?

Kapitalist Modernitenin köleleştirdiği devletler ve toplumlar korakor bir kavgaya tutuştuğunda ceset torbası ve tabut hizmeti vermenin ötesine geçemeyip Rusya,Çin,Fransa,İngiltere ve ABD’nin veto tehtidi  altında herhangi bir hayır kurumundan farkı kalmayan,yöneticilerinin müesses nizamlara olan itirazları sivri sinek vızıltısı kadar etki etmeyen Birleşmiş Milletler Teşkilatı mı?

Bir araya gelerek İslam Coğrafyalarının sorunlarını çözme temelinde ete kemiğe büründürülen ancak toplantıları ‘’YAA ÖYLE Mİ’’  söylemi dışında işlev görmeyen İslam Konferansı Örgütü ve onun Haşmetmeap yöneticileri mi?

Her adımını kendine dönük kar zarar bağlamında değerlendiren Avrupa Birliği ve onun yarattığı zeminlerde kümelenmiş,serbest piyasa  koşullarının insani duygulardan koparttıp oburlaştırdığı gözü doymaz semayedarlar mı?

Ne işe yaradığı henüz  tam da ortaya konmamış Arap Birliği mi?

Arap Baharının kara kışa doğru evrilmesinde kabahati olan Müslüman Kardeşler Örgütü ve onun uzlaşmaz tutum takınan öncü kadrosu mu?

İŞİD ve benzeri selefi  tekfirci taşeron yapılar mı?

… yoksa hepsi mi?