Haber: Kadir Güney

İstanbul’un Esenyurt ilçesinde 600 işçinin çalıştığı Trendyol deposunda küçülme gerekçesiyle en az 54 depo işçisi işten çıkarıldı. Çıkarılan depo işçileri ise bu gerekçenin yalan olduğunu ve kendilerinin Depo, Liman, Tersane ve Deniz İşçileri Sendikası (DGD-Sen) ve Posta, Telefon ve Telekomünikasyon İşçileri Sendikası’na (PTT-Sen) üye oldukları için işten çıkarıldıklarını söyleyerek direnişe başladı. 14 işçi depo önünde 28 Ağustos’tan bu yana direnişlerini sürdürüyor. İşçiler, direnişlerini Maslak’ta bulunan Trendyol Genel Merkezi önüne götürmek istediklerinde ise karşılarında kolluğu buldular. Firma tarafından görüşmek için bir yetkili arayan sendika üyeleri ve yöneticileri her zaman karşılarında kolluk ve özel güvenliği buldular. 

İşçilerin direnişi sürerken, Trendyol direnişi hakkında DGD-SEN Genel Başkanı Neslihan Acar Haber Erciş' konuştu:

SÖZLEŞMELİ ÇALIŞIYOR İŞÇİLER

Yaklaşık olarak 1 buçuk yıldır Trendyol depo işçileriyle örgütlenmeye başladıklarını ifade eden Acar, kendilerine ilk olarak gelen şikayetin işçilerle yapılan 5 buçuk aylık sözleşmeler olduğunu belirtti. İşçilerin sürekli olarak baskı altında çalışmak zorunda bırakıldığını söyleyen Acar, şirketin karının artmasına rağmen işçilerin aldıkları ücretlerin hızlı bir şekilde eridiğinin altını çizdi. Trendyol’un yasada suç olmasına rağmen depoya 5 taşeron soktuğunu ve belirli iş sözleşmeleriyle işçi çalıştırdığını vurgulayan Acar, işçilerin işçi güvenliği olmadan çalıştığını ifade etti.

DEPODA, BASKI VE MOBİNG VARDI

Depoda işçilerin sözlü ve fiziksel tacizlere maruz kaldıklarının altını çizen Acar, “Sendikal örgütlenmeyle işçiler yaşadıkları sorunlara bir çözüm üretmeye çalıştı. Sendika temsilcisi Emre Özdek işçilerin yaşadığı sıkıntılar ve hak gasplarını depo yönetimine işçilerin olduğu toplantılarda yüksek sesle dile getirdiği için 25/2 den yani ‘iyi niyet ve ahlak kurallarına uymadığı’ gerekçesiyle işten atıldı. İçerideki üyelerimiz Emre’yi yalnız bırakmadığı için ise küçülme gerekçesiyle işten çıkarıldılar” dedi.

KOLLUK DAHA SALDIRGAN

Seçim dönemine göre direnişleri örgütlemek ve kamuoyunun gündeminde sokmakta zorlandıklarını söyleyen Acar, direnişi sosyal medyada bir görünürlük oluşturduğunu fakat bu görünürlüğün sonuç alacak baskıyı oluşturmadığını dile getirdi. Direnişle dayanışma gösteren bir avuç siyasi yapının olduğunu ifade eden Acar, Direnişin başından bu yana dozu artarak süren kolluğun şiddetinin olduğunu sözlerine ekledi. Acar, “Kolluk daha agresif ve saldırgan ,patrondan yana açık tutum alıyorlar. Muhalefet ve kamuoyunun sessizliğinden güç alıyorlar” ifadelerini kullandı.

SENDİKA TEMSİLCİMİZ KIRMIZI ÇİZGİMİZ

Direnişin ana talebinin sendika temsilcisi Emre Özdek’in çıkış kodunun kaldırılması, haklarının ödenerek iş başı yapabilmesi olduğunun altını çizen Acar, bir diğer taleplerinin ise diğer işten atılan arkadaşlarının da haklarının ödenmesi ve iş başı yaptırılmaları olduğunu söyledi. Acar, “Diğer taleplerimiz arasında ise taşeronların Trendyol deposundan gönderilmesi ve belirli süreli iş sözleşmesinin tekrar gündemimize girmeyecek şekilde depodan sökülüp atılmasıdır. Bu sözleşme işçilerin kıdem ve ihbar tazminatlarının fiili gaspıdır” diye belirtti.

DAYANIŞMAYA İHTİYACIMIZ VAR

Afganistan: İmparatorluklar mezarlığından kadınların direnişine Afganistan: İmparatorluklar mezarlığından kadınların direnişine

Direnişe gelen kamuoyu desteğiyle birlikte yönetimle müzakere masasına oturulduğunu belirten Acar, “Taleplerimiz tam olarak karşılamıyorlar. Direnişteki kırmızı çizgimiz Emre Özdek’in kodunun kaldırılmasıdır bunun dışındaki her formül bizim direnişi devam ettireceğimiz bir formüldür. Bizim için verilecek her destek çok önemli. Direnişin kendini duyurma ve çözüme katkı sunacak araçları geliştirme de ciddi bir dayanışmaya ihtiyacı var. Direnişlerin dayanışmaya ihtiyacı var başka türlü kazanamayız. Krizin yükünü taşımamak ve gelecek daha kötü günlere katlanmak için toplumun her kesiminin işçilerin kazanmasına ihtiyacı var. Dönüştürücü ve sonuç alıcı olan yer burasıdır” şeklinde konuştu.

Bu içerik Avrupa Birliği tarafından finanse edilen Gazeteciler Cemiyeti’nin “Basın Evi Destek Aracı (BEDA)” programı kapsamında hazırlanmıştır.