ÖZEL HABER- ŞENOL BALİ

Van'da da 23 Ekim ve 9 Kasım 2011 tarihlerinde Erciş ilçesi ve kent merkezinde olmak üzere iki büyük deprem yaşandı. Deprem sonucu resmi rakamlara göre 644 kişi yaşamını yitirdi, binlerce bina yıkıldı. Depremden sonra birçok noktaya çadır kentler ve konteyner evler kuruldu. Konutların yapılması ile beraber depremzedelerin çoğu bu alanlara taşındı ve kurulan çadır ve konteyner kentler  sırasıyla kaldırıldı. Seyrantepe Mahallesi’nde bulunan, 120 konteynerden oluşan ve 72 ailenin yaşadığı prefabrik evler hariç. 

6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli yaşanan depremlerin ardından deprem yeniden ana gündem konusu oldu. Deprem bölgesinde süren çalışmaların yanı sıra deprem riski taşıyan kentlerde de olası depreme yönelik hazırlıklar yapılıyor.

Deprem riski bakımından korkulan yerlerden biri de Van. Kuzey Anadolu Fay Zonu ile Doğu Anadolu Fay Zonu’nun kesişme sahasında yer alması nedeniyle Doğu Anadolu’nun en önemli deprem yörelerinden olan kentte, 2011 yılında yaşanan ve büyük bir yıkıma neden olan depremde zarar gören yapıların yıkım işlemi hala sürüyor. AFAD tarafından yapılan incelemelerde 10 bin 621 binanın incelendiği; 5 bin 739 binanın hasarlı ve oturulmaz, 4 bin 882 binanın hasarlı ancak oturulabilir olduğu ve deprem nedeniyle toplam 2 bin 262 binanın yıkıldığı açıklanmıştı.

108 yıl sonra Muş'a gelen Ermeniler dedelerinin kemiklerini aradı 108 yıl sonra Muş'a gelen Ermeniler dedelerinin kemiklerini aradı

Yaşanan depremin ardından konteyner kente dönen Van’da yapılan konutların ardından depremzedelerin tamamına yakını için barınma sorunu çözüldü. Ancak depremin üzerinden 12 yılı aşkın bir süre geçmesine rağmen hala prefabrik evlerde yaşamını sürdüren insanlar bulunuyor. Depremzedeler, Seyrantepe Mahallesi’nde bulunan ve geçici bir süreliğine kurulan prefabrik evlerde kalmaya devam ediyor. Bu konteyner kent, depremin ardından Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi tarafından kurulmuştu.

Tuşba ilçesine bağlı Seyrantepe Mahallesi’nde bulunan bu alanda 120 prefabrik ev bulunuyor. Burada yaşayan 72 aile, yıllardır birçok sorunla mücadele ediyor. En çok zorlandıkları konular ise evlerin dar olması, mevsimsel koşullara uygun olmaması ve evlerin olduğu alandaki alt yapı ve yol gibi fiziksel eksikliklerin olması.

Çoğu çocuklu olan aileler, evlerin dar olmasından dolayı ek yapılar yaparak konteynerle bütünleştirilmiş. Ev sakinleri, sahipsiz bırakıldıklarını , çamur içinde yaşadıklarını söylüyor ve ‘’ O kadar yıldır bu şartlarda yaşamak insani midir?’’  sorusunu soruyor.

Prefabrik yapılara genişletilmesi amacıyla eklenen derme çatma yapılar hem sağlıksız bir ortam hem de kötü bir görüntü oluşturuyor. Bu derme çatma yapılar , aileler tarafından çoğunlukla eve yemek kokusu sinmesin diye mutfak amacıyla kullanılıyor.

Çok sayıda çocuğun yaşadığı bu prefabrik kentte, aileler en çok çocuklarına sağlıklı bir ortam sağlayamadıkları için dert yanıyor.

Prefabrik evlerin bulunduğu sokakların birleşme alanı ise çocuklar için bir oyun parkına dönmüş durumda. Top oynayan, bisiklet süren ve saklambaç oynayan çok sayıda çocuk okul saatlerinden sonra günü burada tamamlıyor.

Bu içerik Avrupa Birliği tarafından finanse edilen Gazeteciler Cemiyeti’nin “Basın Evi Destek Aracı (BEDA)” programı kapsamında hazırlanmıştır.