Antep’teki Katil Kim ?
İdris Yılmaz..
Dün Antep’te yaşanan üzücü bir olay ajanslara düştü. Antep’te Karşıyaka Polis Merkezi'ne yakın bir yerde yaşanan patlamanın ardından 8 kişi yaşamını yitirmiş 64 kişide yaralanmıştı. Bu sabah,ölenlerin sayısı dokuza yükselirken, acımız biraz daha katlandı. “Ölüm nerden gelirse, gelsin” kabul edilemeyecek bir şeydir. Ölümleri ve katliamları desteklemek, faillerine ortak olmak gibi bir şeydir. Dün yaşanan katliamdan sonra çeşitli sivil toplum örgütleri henüz olayın sıcak anında hemen açıklamalar yaparak, olaydan PKK’yi sorumlu tutular. Ciddi bir provokasyona zemin hazırlama çabası, yaşanacak felaketin, yaşanan felaketten farkız kılamayacaktı. Dün ve bu gün Antep’te yapılan provokasyonlar adeta toplumsal kıyıma yol açacak derecedeydi. Olaydan tamamen uzak ve olayla hiçbir ilgi olmayan Kürtlere yönelik gerçekleştirilmeye çalışılan linç girişimleri önlenmeseydi “belki de” yaşanılan patlamadan daha kötü olaylar gelişebilirdi.
“Oldu mu şimdi”
Yaşanılan patlamadan sonra acı çeken Antepliler, henüz patlamanın şokundayken,kendilerini; “Vatan, Millet” Sevdalısı olduklarını yansıtan bazı sivil toplum örgütleri ve yayın kuruluşları kesimler, açıklamaları ile toplumu tahrik etmeye devam ederek amaçlarına ulaşma çabası içindeydiler. Antep’te bir gurup ellerinde sopalar ile, BDP binalarına doğru yürüyor ve BDP binaları ateşe veriyordu.Hızlarını alamayan bu zihniyetler, Kürt mahallelerine yürüyerek Kürtleri tahrik edecek sloganlar atıyorlardı.Toplumsal olaylarda biber gazı kullanmaktan kaçınmayan polis, burada bırakın biber gazı kullanmayı olaya müdahale etme tenezzülünde bile bulunmaması, olayın ne kadar içler acısı bir provokasyon olduğunu gözler önüne seriyordu.İşin en ilginç yanı; sanki bütün bu olacaklardan haberi olan, yazar ve araştırmacı kimliği ile tanınan (Cengiz Alper) Sosyal paylaşım sitesinde “Haber Erciş’in” paylaştığı patlama haberin altına senaryodan haberi varmış gibi,izlediği bir filimin devamını biliyormuş gibi şöyle yazar “Bu iş, ha bire Allaha havale etmekle olmaz...Siz durun görün, Antepliler bunun peşini bırakmayacak, "şehitler ölmez" demekle olmuyor ha bire gencecik vatan evlatları ölüyor, "vatan bölünmez" deniyor; vatan bölünmek üzere...Antep uşağı, milyonlarca Türke örnek olabilecek çok yerinde bir intikam sergileyecek, bekleyin görün, ...” ifadelerini kullanıyor!!! Ne bu ya!... oldumu şimdi Cengiz hocam!.. Bu toplum sizi aydın bir insan kimliğinizle tanıyor,bu toplum sizden aydınlatıcı fikirler bekliyor oldumu hocam,oldumu şimdi bu,yakıştı mı sizin saygın yazar ve aydın kimliğinize…
Bu tip açıklamalardan sonra provokasyonun maşası haline gelen bazı Antepliler Sivas’ta Çorumda yaşanan katliamlarda kullanılan ve toplumu galeyana getiren “Ya Allah,Bismillah,Allah’u Ekber” sloganları ile sanki cephede savaşa gider gibi Karşıyaka caddelerinden hızla BDP binasına doğru ilerliyorlar.BDP binası önce taşlanıyor daha sonra ateşe verilerek bir zafer edası ile hırslarını tatmin etmeye çalışıyorlar.Bununla yetinmeyen bu guruplar, provokasyon malzemesi olduklarını fark etmeden intikam öfkesiyle Kürt mahallelerine doğru yine aynı sloganlarla ilerliyorlar.O sırada önlerine bir Kürt yolunu şaşırıp çıksa vay haline!.. Neyse ki, Kürtler bu oyuna gelmiyor evlerinden çıkmıyorlar. Nasıl olsa “Kötü söz sahibinindir”
Bir gurup öyle bir içten atıyor ki sloganları adeta önlerine çıkan her şeyi parçalayacak bir edayla yürüyorlar. İlk başta polis müdahale etmek istemezse de, görevinin verdiği sorumluluk gereği kitlenin önüne geçmek zorunda kalıyor. Antep’te bir gurubun kalkıp polisin gözleri önünde BDP binalarını ateşe vermesi ve daha sonra Kürt mahallelerinde Irkçı ve tahrik edici sloganlar atması senaryonun nasıl geliştiğini açık bir dille ortaya sergiliyor.Buradan Alper hocama seslenmek istiyorum, “Sayın Hocam; siz yaşanılan Kürt ve Türk çatışmasından hazmı duyacaksınız.Kardeşin,kardeşi kırması vatanın kurtulması anla-mın-da-mı-dır!..Sayın Cengiz Hocam; siz aydın bir kimliğe sahipsiniz yakışıyor mu size nefret içeren söylemler. Hocam ben size derim ki; Halkı kışkırtacak söylemler,yerine, gelin hep birlikte devletin savaş politikasında neden ısrar ettiğini ve yine devletin Suriye politikasını tartışalım.Bizler ; halkın yanında olmalıyız,düşüncelerimiz halkın kenetlenmesi ve birlik olmasından yana kullanmalıyız.Böyle nefret söylemleri ile yalnızca ve yalnızca kendimizden nefret ettirmekten başka bir amaca ulaşamayız.Bu Ülkede ölen kim olursa olsun;,bizim arkadaşımız,bizim akrabamız,bizim yurttaşımız ve bizim kardeşimizdir.Siz bir “Gerilladan” istediğiniz kadar nefret edin, ben eminim ki bu gerilla öldüğü zaman annesinin feryadına,ağıdına tanık olursanız sizinde yüreğiniz yanar.Hocam;Gelin artık nefret söylemlerine teslim olmayalım, halkımızın yanında yer alarak fikirlerimizle halkın acısına su dökelim derim.Barışın sağlanması ve bu olayların artık olmaması için birlikte fikirler yürütüp savaş tüccarlarını deşifre etmeye ne dersiniz Cengiz hocam ?..
“Basının yalan manşetleri boşa çıktı”
Sürekli savaş çığırtkanlığı yapan bunu yaparken gazetecilik kimliği ahlakına hakaret eden “Taraflı” basından bazılarının sanki önceden hazırlanmış, üzerinde titizlikle düşünülmüş manşetleri ile toplumu germeye devam ediyorlar. Gazetelere attıkları manşetlerle olayı direk PKK’yi sorumlu tutma çabası adeta Türk toplumunda müthiş bir Kürt nefreti yaratıyor. Sabah saatlerinde PKK’nin silahlı kanadı olan “Halk savunma güçleri (HPG) “ den yapılan yazılı açıklamada olayla ilgilerinin olmadığını duyurdu.HPG’nin ANF’de yaptığı açıklamasında G.Antep’teki bombalı saldırının kendileri ile hiçbir bağlantılarının olmadıklarını ifade ederek, "20 Ağustos günü Antep merkezde bir patlama meydana gelmiştir. Hem devlet yetkilileri hem de Türk basını bu olayı hareketimiz üzerine yıkmaya çalışmaktadır. Bu patlama ile güçlerimizin herhangi bir ilgisi bulunmamaktadır. Kamuoyu ve halkımız da bilmektedir ki güçlerimizin sivillere yönelik bir girişimi olamaz. Zaten KCK Yürütme Konseyi'nin yaptığı bayramda çatışmalardan kaçınma çağrısına güçlerimiz uymaktadır. Bayram sürecinde operasyonlardan kaynaklı yaşanan çatışmalar dışında güçlerimizin herhangi bir girişimi de olmamıştır" denildi. Buna açıklamaya rağmen hükümet yetkilileri olayın PKK’ye yüklemeye devam ediyor.
“Bu olaylardan sorumlu olan kim”
PKK Antep’te 64 kişinin yaralandığı 9 kişininde öldüğü patlamayı üstlenmedi.Fakat buna rağmen İçişleri bakanı İdris Naim Şahin; “PKK’nin olayı üstelenmemesi bu olayı gerçekleştirmediği anlamına gelmez” diyor.Sanki bütün sorumlu PKK’ymış gibi gösteriyor.Tabi bu durum karşısında BDP’de hedef tahtası. Sayın Şahin ve Partisinin hiç suçu yok, bunlar adeta sütten çıkan ak gibi masum. Zaten ne gerek var ki suçluluk duygusu his etmeye; Türkiye’de 30 yıldır ölen binlerce insandan kimse devleti sorumlu tutmadı ki, bu olaydan sonrada devletin sorumluluğu hatırlansın, devleti de sorgulayacak bir toplum olmadığına göre “Kim, kime, Dum, duma ölen kimin umrunda”.
Suriye’yi kan gölüne çeviren Suriye özgürlük ordusuna Türkiye’nin destek verdiği açıkça ortaya çıkıyor. Bu gün bazı ajanslara düşen haberlerde Suriye’de bir çok kanlı eylemlere imza atan El Kaide komutanı Washington Post'a verdiği röportajda Türkiye’de yardım aldıklarını söyledi.El kaide komutanın verdiği açıklama
“Dürüst olmak gerekirse, destek aldık, ama nereden olduğunu bilmiyorum " diyen militan, Türkiye'den bir kurye vasıtasıyla nakit olarak yardım aldıklarını sözlerine ekledi. Soruyorum; Antep’teki katliamdan kim sorumlu,Suriye’mi,Türkiye’mi, PKK’mi ?