Haber: MUHİTTİN BOTAN
Edremit sazlıklarının Van’ın ve Türkiye’nin önemli kuş cennetlerinden bir tanesi olduğunu kaydeden Van ÇEVDER yöneticisi ve Aktivisti Bazi Aslan, “bu sazlıkların önemli bir bölümü yok olmasına ve çok küçük bir bölümü kalmasına rağmen kalan kısım bile halen çok büyük bir öneme sahiptir. Türkiye’de bulunan kuş türlerinin yaklaşık yüzde 30 gibi bir kısmının bura ile bir irtibatının bulunması oldukça önemlidir ve değerlidir” dedi. Edremit sazlıklarının mutlaka koruma altına alınması gerektiğinin altını çizen Aslan, “kent merkezine yakın olması nedeniyle Edremit Sazlıkları büyük bir tehdit altında bulunmaktadır. Yetkililerin harekete geçerek gerekli korumanın sağlanabilmesi için gerekli girişimlerde bulunmaları bir görevin de ötesinde bir zorunluluktur” ifadelerini kullandı.
Edremit Sazlıkları, büyüklüğü ve sahip olduğu potansiyel bakımından Türkiye’nin en önemli sulak alanlarından bir tanesi durumundaydı. Yerel yönetimlerin yanlış uygulamaları ve yetkili kişilerin duyarsızlığı sonucunda önemli oranda tahrip olan sazlıklar, geriye kalan kısmının bile büyük bir öneme sahip olduğu bizzat işin uzmanları tarafından belirtilmektedir. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Van Çevre, Tarihi Eserleri Koruma Araştırma ve Geliştirme Derneği (ÇEVDER) yönetim kurulu üyesi ve aktivist Bazi Aslan, insanların yaşadıkları coğrafyada sahip oldukları değerlerin farkında olmadıklarına dikkat çekerek, “İnsanların doğaya dönük araştırmalarının artması ve doğanın bilinmezliklerini kavramaya başlaması ile birlikte, doğayı kendilerine uydurmak yerine, kendilerinin doğaya uyması gerektiği fikri önem kazanarak, ciddi bir düşünsel değişim meydana geldi” dedi.
‘BATAKLIKLARI KURUTMA FİKRİ, BATAKLIKLARI KORUMA FİKRİNE DÖNÜŞTÜ’
Aslan şu ifadeleri kullandı:
“Düşünsel değişimin yaşandığı alanlardan bir tanesi de halk arasında ‘bataklık’ olarak belirtilen sulak alanların kurutulmasının, aslında toplumun yararından ziyade, zararına olduğu görüşüdür. Geçmişte çeşitli sebeplerden kaynaklı yaşanan bataklık kurutmaları, doğa ve çevre açısından geri dönüşü neredeyse imkansız sonuçları olduğu artık çok daha net olarak görülmekte, bunun için de, ‘en azından elimizdekileri koruyalım’ düşüncesi hakim hale gelmiş bulunmakta.
‘VAN GÖLÜ ÇEVRESİNDE BULUNAN “BATAKLIKLAR” BÜYÜK ORANDA YOK EDİLDİ’
Van Gölü Havzası, sulak alanları ile nam salmış bir havza. Bu sulak alanlarda bulunan sazlıklar ve bu sazlıklarda yaşayan binlerce çeşit canlı biyo-çeşitliliğin birer parçasıydı. En önemlisi de Van Gölü Havzasında bulunan sazlıklar ve sulak alanlar kuş çeşitliliği açısından ülkenin önemli cennetlerinden bir tanesiydi.”
Van ÇEVDER yöneticisi ve aktivisti Bazi Aslan, Van Gölü etrafında bulunan sazlıkların Van Gölü Havzasının en önemli sulak alanları olduğuna dikkat çekerek, “Van Gölü Havzası, ormanların fazla sık olmadığı, yer yer hiç olmadığı bölgelerdir. Bu bölgelerde orman ihtiyacı sazlıklar aracılığı ile giderilmektedir. Ciddi oksijen deposu olan, aynı şekilde canlı çeşitliliği açısından da büyük öneme sahip olan sazlıklar, maalesef çeşitli sebeplerden dolayı önemli oranda tahrip edildi” dedi.
‘SAZLIK ALANLAR İMARA AÇILDI, YOL YAPILDI, KURUTULMASI GEREKEN BATAKLIKLAR OLARAK GÖRÜLDÜ’
Biyo-çeşitlilik açısından büyük öneme sahip olan sazlıkların kimi zaman imara açıldığını, kimi zaman yol yapmak amacıyla yok edildiğini hatırlatan Aslan, “bu denli büyük öneme sahip olan sazlıklar veya sulak alanlar bazen de ‘kurutulması gereken bataklıklar’ olarak değerlendirilerek yok edildi. Ama unutulan bir şey vardı, aslında burada yok edilen bir bataklık değildi. Maalesef yöneticiler veya karar vericiler olayın sadece tek yanını düşünerek, zaman zaman da popülist politikalara da kayarak hizmet adı altında kentin adeta ciğerlerini söktüler, Van Gölü açısından büyük öneme sahip olan ‘Arıtma Sistemi’ni ortadan kaldırarak tüm pisliklerin Van Gölü’ne akmasına neden oldular” ifadelerini kullandı.
‘SULAK ALANLARDAN BESLENEN CANLILAR DA YOK EDİLDİ’
Dünyanın her yerinde olduğu gibi Van Gölü havzasında bulunan sazlıklarda da binlerce çeşit canlının bulunduğuna dikkat çeken ÇEVDER Aktivisti Bazi Aslan, “yapılan yanlış uygulamalarla bu canlılar da yok edildi. Sadece bu kadarı da değil, Van Gölü Havzası, göçmen kuşların güzergahında bulunan önemli duraklardan bir tanesidir. Kimi kuşlar burada durur, yumurtlar ve yavrularken, kimi kuşlar da kendileri açısından büyük öneme sahip olan tüy değiştirme sürecini burada tamamlardı. Ancak şimdi bu kuş çeşitliliğinin barındığı alanlar ciddi tehdit altında. Örneğin, Edremit Sazlıklarının çok büyük bir bölümü yok edilmiş durumda. Ama buna rağmen Türkiye’deki kuş türlerinin yaklaşık yüzde 30’u bura ile bir çeşit temas halinde bulunmaktadır. Yani Türkiye’nin çok büyük kuş merkezlerinden bir tanesi durumundadır. Her ne kadar barınma alanlarının önemli bir bölümü sahil yoluna, bir kısmı havaalanına, geri kalan kısmı da imara kurban edilmiş olsa da kuşlar açısından önemini halen de korumaktadır” dedi.
EDREMİT SAZLIKLARINI MUTLAKA KORUMAMIZ GEREKİYOR’
Edremit sazlıklarına ilişkin açıklamalarına devam eden Bazi Aslan, “Edremit sazlıkları normalde 150 hektar büyüklüğünde bir alandır. Van-Edremit arasındaki bölgede bulunmaktadır. Şehirleşmenin gelişmesi ve sazlıkların yerleşim alanları ile bir nevi iç içe geçmesi, yakınlaşması ile sazlık özelliğini önemli oranda kaybetmiş, küçük bir alan ile sınırlı kalmış durumdadır” tespitlerinde bulundu. Aslan, Edremit sazlıklarının kent merkezine yakınlığı nedeniyle katı atık, evsel atıklar, sazlıkların yakılması, su kanalizasyonu tahliyesi gibi kentin olumsuz etkileri altında kaldığına dikkat çekerek, “bir kuş cenneti olan bu sazlıkların havaalanına yakın olması nedeniyle kuşlar bundan olumsuz etkilenmektedir. Buradaki biyofiziksel parametrelerinden; su varlığı, bitki örtüsü ve kıyı çizgisi varlıkları nedeniyle görsel peyzaj değerleri açısından zengin bir özelliğe sahiptir. Bunların dışında, bu alanın sahip olduğu potansiyelden hareketle; kuş gözlemciliği, doğa yürüyüşü, foto safari ve bisiklet biniciliği etkinlikleri rahatlıkla yapılabileceği gibi, kent açısından da ciddi bir getiriye dönüştürülebilir. Bu anlamda yerel yönetimlere ciddi görev ve sorumluluklar düşmektedir. Bu sazlıklar zaten yeterince yok edildi. En azından elde kalan kısımların korunması ve özelliğini yitirmeden değerlendirilmesi kentimiz açısından büyük bir öneme sahiptir” dedi.
Bu içerik Avrupa Birliği tarafından finanse edilen Gazeteciler Cemiyeti’nin “Basın Evi Destek Aracı (BEDA)” programı kapsamında hazırlanmıştır.