Toplumun tüm kesimlerinde özellikle erkek egemenliğinin hüküm sürdüğü bu coğrafyada (doğuda) kadını anlamak, tarihten bugüne sürüp giden ve kadını köleleştiren bu zihniyetin,
Esas amacının kölelik sisteminin sürmesiyle beraber kadına hüküm sürmek ve kendi kanatları altına almaktır.


Tarih kadın köleliğin ne kadar ön planda olduğunun örnekleriyle doludur,
Muazzam kadın duygusu patlamaya hazır bir yanar dağ gibiyken, elleri kelepçelenmiş ve işkencelerden geçirilen,özgürlüğe susamış feryatları yeri göğü inleten bir mahkum misali kafestedir kadın.
Gelişmemiş bir toplumda kadın olmamın en acı şeklidir belki de çocuk doğurmak bir yana erkek çocuk sevdası erkeği kadına adeta düşman ilan eder,tüm maddi manevi olasılıklara rağmen,psikolojik sosyolojik duygulardan uzak cami avlusunda terk edilmiş bir çocuk edasıyla hayata tutunmaya çalışıyor kadın.


Dünyada evlilik iki bireylerin bir araya gelip hayatı paylaşmaya adım atmasına ve yaşamı paylaşmaya denir, oysa tarihten bu yana sömürülen ikinci sınıf insan olarak görülen ve hiçbir hakkı olmadığı öne süren kadın,
eve kapatılarak her şeyden mahrum uzak bırakılıyor.Aslında erkek egemenliği her şeyin farkında,kadın bilirse, kadın öğrenirse, kadın haklarını elde ederse, kadın kültürlü kimliğinden haberdar olursa, o zaman erkek yenilir,erkek bir hiç olur,tahakküm kurduğu varlık bulamadığı zaman erkeklik duygusu uçurumdan atılmış ve paramparça olmuş olur,çünkü tarihten bu yana hep kendini üstün görmüş erkek,atadan babaya babadan oğula bir zencir gibi kırılmadan sürüp gitmiştir.Kurulan hayallerde bile yasaklar mevcut en mahsum en insancıl değerler bile yok olup gidiyor kadınlarımızın kızlarımızın avuçlarında. Başlık parası bir yana evin reisi olan baba bir mal gibi kızını satmaktan hiç çekinmiyor,çünkü onun için normak algılanıyor duygudan yoksundur baba kızın ne düşündüğü umurunda olmaz,çünkü kendiside evlenirken böyle,babası evlenirken böyle,dedesi evlenirken böyle,zencir hiç kopmamıştır.

Evlilik sürecine bakarsak kadın git gide erkeğin malı oluyor,ondan habersiz bir yere gidemez giyeceği her elbise bile erkeği tarafından seçilir, susturulur konuşamaz çünkü hakkı yok o kadın,ev işi çocuk doğurmak yemek yapmak ve erkeğine hizmet etmektir,yürürken bile erkeğini metrelerce arkasında yürümeyi öğrenmiş ,çünkü o kadın ben erkeğim mantığı hep vardır,
Ve erkek zamanla istediğini yapıp avuçlarına aldığı kadını kendisi yaratıyor, ve ona bir tanrı edasıyla yaklaşıyor, köle olarak yarattığı kadın artık onu erkek değil,de onu yaratan onu bu konuma getiren ve köleliği aşılayan tanrısı olarak görüyor,


Salih,MARUFOĞLU