Ülkelerin kültürünü, yaşam kalitesini ortaya koyan ve ayna görevini yapan televizyonlardır desek yanılmış olmayız. Ülkenin ekonomisinden tut demokrasisine kadar kısacası halka yansıtılan her şeyden televizyon kanallarının büyük rol oynadığını bilmek gerek. Toplum, başta kadınlar olmak üzere zamanın çoğunu televizyon izleyerek geçiriyorlar. Bunu da kanalların kalitesine göre ele alırsak ne kadar faydalı olduğu yaşamımızın pratiğinde de şekilleniyor. Toplumların geri kalmışlığında özellikle kadınların bilinçsizliğinde televizyonların büyük payı vardır. Yayımlanan film, dizi ve programlar kadına ve gençliğe bilgi amaçlı hiçbir şey vermediği gibi onları kendine benzetmekte ve köreltmektedir.

Radyoların yoğun bir şekilde dinlendiği tarihimize dönersek o günlerde radyolar adeta dünyanın sesi niteliğindeydi, her evde mutlaka bir radyo mevcuttu ve o radyolar hiç susmazdı, her saati dolu dolu geçtiği gibi kalitesinden ödün vermezdi. Şimdi radyoların yitip gitmesi yerini televizyonlara bırakması kaliteyi de azalttı, şunu iyi kavramak lazım televizyonlar bir okul niteliğinde olmalıdır, onlara ayırdığımız her saat zarfında bir öğretici olmalı ve izleyiciye bir şeyler vermeliler, bir topluma neler verilebilir, neler aşılanabilir mantığıyla yola çıkılması lazım. Sadece para kazanmak ve zamanını bir şekilde doldurup günü geçirmek olmamalı bunun için kaliteli yayın akışı her zaman o kanalın ne kadar izlendiği ve ne kadar kitleye hitap ettiği onu değerli kılar.

Her zaman ki gibi Kadın tüm benliğiyle burada da kullanılıyor, yapılan sabah programlarında adeta metalleştirilip pazara çıkarılan bir oyuncak misali televizyonlarda boy gösteriyor. Kutsallığı elinden alınmış şekilden şekle ,kılıktan kılığa sokulan bir meta gibi varlığı ayaklar altına alınmaktadır ve gün geçtikçe kadın haysiyeti, onuru, namusunu, kadınlığını yitiriyor. Kadını adeta yok sayan kendi çıkarları için kadını parçalayarak her parçasından para kazanan ahlaktan yoksun kimseler ne yazık ki bu halk tarafından izleniyor. Buda gösteriyor ki bu ülkede kadına verilen değeri görmek için uzağa gitmeye gerek yok yanı başımız da olan televizyonlar tüm çıplaklığıyla olup biten her şeyi bize gösteriyor.

Televizyonların Sanat adına halka bir şeyler vermek için sahneye çıkarılan sanatçı dediğimiz kimselerin sanattan ne kadar uzak olduğunu şarkı sözlerinde kolayca anlaşılıyor. Kendi değerlerini hiçe sayan ve saçma sapan sözlerle kendince sanatçı olanlar ne yazık ki akşama kadar programlardan programa çağrılıyor. Televizyon programları bunu yaparken kaliteli sanat yapanlar ise adeta perde arkasında kalıyor ve verilen emekler heba olup gidiyor, adeta sanat ayaklar altına alınmış. Kaliteli film, kaliteli dizi, sanat programları, bilgi yarışmalar vb, şeyler yerini ucuz ve seviyesiz kanal programlarına bırakmaktadır.

Son yıllarda çoğalan senaryolar bir virüs gibi tüm kanallara bulaşmış durumda başta kürt olmak üzere çoğu halkı hedef alarak kimliğine, kültürüne, diline hakaret edercesine yayın yapılmakta, bununla beraber konuşulan şiveden tutalım giydiği elbiseyle adeta alay edilmekte ve küçük düşürülmekte. Töre cinayetleri, kan davaları hemen hemen tüm dizi ve filmlerin konusunda var, bunun yanı sıra halkların kültürüyle, değerleriyle resmen alay edilmekte.

Bu zamanda kalitesiz bir yayın akışı, özgürleşmemiş bir yayın akışıyla bağlantılıdır, bu nedenle kanal sahipleri önce özgürlüğünü kimsenin tahakkümü altınına mahkum etmeden tüp çıplaklığıyla yaptığı yayınlarla ispatlaması lazım. Bunu başaran kanal sahipleri Kaliteli ve tarafsız yayın sürdürenler toplumlarda yer edinmiş durumunda ve her zaman baş tacı yapılmaktadır. Bu aslında tüm kanalların kime hangi zihniyete hizmet ettiği açıkça ortaya çıkıyor. Kaliteli bir yayın toplumun kalitesini de artırır. Bu teknoloji çağında toplumlara verilebilecek onca şey varken, maalesef çoğu televizyon programları Türkiye toplumunu geri götürmekten başka bir işe yaramıyor…

Salih MARUFOĞLU
22/12/2014