“Bir ayda, Bin Yirmi Cinayet”
Artık gündem cinayet, gazetelerin ilk sayfalarında cinayetleri öven manşetler. Ölümleri ve savaşları kınayan, eleştiren ve bir an önce barışın sağlanmasını isteyen yayın organları azınlıkta dururken, Cinayetleri öven nasıl daha iyi cinayet işlenilir fikirlerini manşetine taşıyan yayın organları ise en çok tutulanlardır. E tabi, Türkiye’nin başbakanı RTE Televizyon karşına çıkıp göğsünü kabarta, kabarta “Bir ayda beş yüz PKK’lı öldürdük” derse hal bu olur. Otuz yıldır süren bu savaşın silahlarla ölümlerle çözülmemeğini bilmesine rağmen halen ölümden ve savaştan çözüm arıyorlar. Sokak köşelerinde oyun oynayan çocuklar bile, savaşın ne kadar kötü olduğunun farkına varıp, oyuncak silahlarını kuma gömerken, büyüklerin halen ısrarla savaş politikalarını derinleştirip Kardeşin, kardeşi nasıl daha etkili bir şekilde öldüreceği stratejisi geliştiriyor. “Barış” sözcüğüne bile tahammül edilmiyor “Barış” ifadesinin “Örgüt propagandası” olduğu savunuluyor.
 Geçtiğimiz gün Başbakanın Televizyon ekranlarında yaptığı bir açıklama ülkede barış umutlarının nasıl tükendiği işaretini verirken, Türkiye’de insan hayatının nasıl önemsiz olduğu bir Başbakan dili ile vurguladı. Sizde çok iyi hatırlayacaksınız ki, geçmişte Başbakan’ın dilinden düşmeyen “Bu ülkede artık analar ağlamayacak”  sözleri, bütün toplumda BARIŞ umutları yaratmıştı. Birkaç gün önce Başbakan’ın Televizyonlarda ve gazete manşetlerinde “bir ayda beş yüz PKK’lı öldürüldü“  ifadesi ve bu ifadeleri kullanan Başbakan’ın yüzündeki mutluluk edası, Başbakanın şuana kadar barışa yönelik söylemlerinde samimi olmadığı ve şimdiye kadar yapılan BARIŞ umudu içerikli açıklamaların aldatmaca olduğunu ortaya koydu. Binlerce asker, polis ve gerilla annesi Televizyon karşında kendilerini dualarla teselli ederken , Başbakanın annelere kara haber gibi “Terörle mücadelemiz devam edecektir bu mücadelenin ise bedeli olacaktır” ifadesi yüreklere ateş düşürüyor,cenazelerin ve ölümlerin artacağı endişesi yaratıyor.
“Ölen insanlar denizde toplanan Kum mu ?”
Başbakan göğsünü kabarta, kabarta zafer edası ile bir ay içerisinde beş yüz PKK’lı öldürüldüğünü ifade ediyor, PKK ise ANF aracılığı ile yaptığı yazılı açıklamada bir ay içerisinde gerçekleştirilen eylemlerde beş yüz yirmi kişiyi öldürdüğünü belirtiyor. Başbakan ile PKK’nın açıklamalarına göre  ölü bilançosu bir ay içinde bin yirmi kişi,bir mahalle dolusu insan,bin yirmi ocağa düşen ateş,bin yirmi annenin AĞIDI…Düşünün,  Van ‘da meydana gelen yıkıcı depremde bile bu kadar insan ölmedi.Soruyorum ben yetkililere;  Bin yirmi anne, bu öldürttüğünüz bin yirmi kişiyi denizdeki kumdan mı topladı ? Yoksa siz bunları leyleklere mi ısmarladınız, nasıl öldürebiliyorsunuz ve nasıl kabul edebiliyorsunuz? Hiç mi vicdanınız sızlamıyor, daha ne kadar öldüreceksiniz artık yetmedi mi?
“Ölüm piyangosu”
İdris Naim Şahin’in taklacılardan hoşlandığını fark eden yazar Ahmet Turan Alkan, Şahin’in gözüne girmek için Şahin’in yaptığı “Şehitlik nasip işidir” sözlerine Hadisi rötuş yaparak övüyor. Ahmet Turan Alkan, asker ailelerini ziyareti sırasında  “Şehitlik nasip işidir” diyen İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’e destek vererek,  “Evet, şehitlik bir nasip işidir ve herkese nasip olmaz. Ölümün çok ayrı, çok başka, çok kıymetli bir kategorisidir şehâdet; büyük piyangodur!
Anadolu’da bir çocuk doğduğunda, aile büyüğü gelir, çocuğun kulağına ezan okur, adını koyar, “Allah cemiyetimize hayırlı etsin; şehit olur inşallah” der” ifadelerini kullanarak ölümü ne kadar kıymetli bir şey olduğunu söyleyerek ölen insanlardan yetkililerin sorumluluk duygusunu yok ediyor. Sormak isterim sayın Ahmet Turan Alkan’a; Bu şehitlik piyangosu ya size de çıkarsa,ya sizin evladız yada yakınınız bu savaşta ölürde siz o anda yazdıklarınızı tekrarlayacak mısınız? Merak ediyorum…
Sayın Şahin ya siz?  Madem şehitlik nasip işi ise, neden sizin aileleriniz bu nasipten faydalanmıyor. Neden sizin ailelerinizden kimse “Şehit” olmuyor?... Ha anladım!...Siz Bakansınız bu nasip Bakan ve Bakan aileleri için değil,sonra size ve ailelerinizden biri Şehit  olursa Allah korusun o güzel yemekleri nasıl yersiniz,iştahınız kesilir yediğiniz lokmalar boğazınıza dizilir. Allah korusun Allah yazdıysa bozsun, demeye dilim varmıyor… Allah size güzel yemekleri iyi yaşamayı ve iyi maaşı nasip etmiş ne diyelim siz nasibinizi alıyorsunuz. Fakire, fukaraya, garibana ise Şehitliği nasip etmiş yazık gerçekten çok yazık… Ölen bunca insandan sonra bize düşen “ Ya çıkarsa, ya bize de şehitlik çıkarsa” gülelim mi ağlayalım mı? bunda artık bakanımız  karar versin,Şehitlik takla atmaktan iyimidir acaba ?