Bu haftaki konumu, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanununun da yapılacak değişikliliklerle, sokaklardaki dostlarımız olan Kedi ve Köpeklere karşı uygulanan haksız uygulamaya yer vereceğim.

TBMM’nin yeni dönemde yasalaşmayı bekleyen 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanununun da yapılacak değişiklilikleri düşünüldükçe insanın vicdani duygularını alt üst ediyor. Geçmiş Kanun maddesine göre sokak hayvanları yerel yönetimlerdeki görevli ekiplerce yakalanarak kısırlaştırıldıktan sonra küpelenip tekrar yaşam alanlarına bırakılıyordu. 5199 Hayvanları Koruma Kanun'unu değiştirecek yeni yasa tasarısına göre artık sokaklardaki dostlarımız, ( Doğal Yaşam Parkları) adı altında ölüm kamplarına kapatılacaklar. Sokaklarda bir tek kedi köpek kalmayacak,belkide birçoğu gözden uzaklaştırılıp DENEK olarak kullanılacak. Hiç kimseye zararı olmayan yaşam alanları İnsanlar tarafından gasp edilen dilsiz ve sevimli bu hayvanlar (Doğal yaşam Parkları) olarak isimlendiren Sokak hayvanları hücrelerinde doğadan uzaklaştırılıp kafesler içinde cezalandırılacaklar. Bizler birkaç saat kapalı alanlarda yaşamaya tahammül edemezken onlar bir ömür boyunca çeşitli kafeslerde kapalı ve kilitli kalacaklar. Belki de bu durum bu hayvanların nesilleri tükenene kadar devam edecek.

Sokaklarda bizi gören ve bizden ilgi görmek için bacaklarımıza sürtünülen kediler ve kuyruk sallayarak bize koşan bizimle uyun oynayan, çoğu zaman sokakta yalnız kalmak isterken yanımızdan ayrılmayan o sadık hayvanların bize karşı sadık davranışları cezalandırılıyor sorusu akıllara hakim kalacak.Ben sokaklarda demokrasi isteyen ve bunun için slogan atan bir kediye, yada köpeğe rastlayamadım,bu nedenle hükümetin neden bu hayvanları böyle bir cezaya tabi tutacağında anlam veremedim. Bu ülkede iyi ve güzel olan her şey cezalandırılacak mı?

Sokak hayvanlarını biz mi yanlış anlıyoruz, Hükumet mi?...Sorularıma cevap bulma zorluğu içerisindeyim;
Sokaktaki Kedi ve Köpekler darbemi yapacak?,
Onların anlaşılmayan dilleri,bu ülkeyi bölecekleri mi düşünülüyor ?
Sokakta yaşayan bu hayvanlar Hükumete yada Devlete karşı Muhalefet çaba-sı-mı gösterdi?..
Kedi ve köpekler son yapılan zamları protesto etmek ve halkı ayağa kaldırmak için miyavlama ve havlama eylemi gerçekleştirecekleri istihbaratı alınmış olabilir mi?
Bu hayvanların cezalandırma nedenleri bu saydıklarım sorular olabilir mi?

Birileri bana cevap versin,ben neyi kaçırdım?... Kim bilir,beklide bu ülkede demokrasi ve barış isteyen insanları ceza evlerine kapatan Hükümet hızını alamadı şimdide sokak hayvanlarını cezalandırıyor..Bu yazıyı okuyan okurumuzun kafasından geçeni tahmin ediyorum “Ne kadar saçma sorular” yada “Ne kadar saçma yazı” diye. E bu saçma uygulamalar saçma soruları yaratıyor,benim bu soruları sormakta suçum yok.Saçma bir yönetim, saçma yasalar dersek daha doğru olur diye düşünüyorum.
“Sokak köpekleri, mi yoksa köpeğin sokakları, mı? “
Sokak köpekleri bu şehirde adeta insanların korkulu rüyası olduğu düşünülür. Hal böyle olunca bu canlılar hakkında geçmişimde yaşadıklarımı ve gördüklerimi hatırladım. Şu an sokaklardan sürgün edilen bu köpekler ve kediler, neredeyse insanlığın yolculuğu boyunca kendisine eşlik etmiş, korumuş, kapısında beklemiş, sokağın bekçiliğini yapmıştır. Karanlık çökünce dışarıdan gelen bütün tehlikelere karşı güvenlikten sorumlu tek sadık varlıklarıydı köpekler. Peki ne oldu da şimdi bu en sadık dostlarımızı bu sokaklardan sürgüne yolluyoruz? …Genel bir yaklaşım haline dönüşmüş bu şehirde yaşayanların bir birine karşı dışlanılması sanki şöyle bir algı yaratılıyor; uzun zaman konuşuldu sokak çocukları sokak kadınları sokak kedileri ve sokak köpekleri, nedir bu sokak algısı?


Yüksek tahrip gücü olan insan sokakları işgal etmiştir, her metre karesine asfalt, her adacığına villa, her bağ bahçesine apartman ve ticari gelir kuruluşlarıyla sokaklar,İnsanlar tarafından diğer bütün canlıların yaşam hakları ellerinden alınarak işgal altına alınmıştır. Bu durumda şöyle bir şey geliyor aklıma; bu şehir kendi kendini yok ediyor, köpekler ve kediler üzerinden başlayan bu kıyımın, bütün etrafımızdaki canlılara da uygulanacağıdır. Her canı sıkılan gidip kendine bir köpek alabilir, besleyip canı sıkılana kadar kendine oyuncak olarak kullanabilir ve canı sıkıldığında sokağa bırakıp sonra sokaktan nasıl temizlendiğine aldırmadan her gün ölü köpeklerin yanından geçerek hayatına devam edebilir .İnsan bir defa kayıp etti mi vicdan ve adalet duygusunun yolunu sonu gelmez artık .”Aldırmazlık vurdum duymazlık ,“ bir birimizin ölümlerine aldırmadan bir yaşama dönüşecektir.
Yaşadığımız Dünya içerisinde bizim olduğumuz kadar bütün canlılarında yaşam hakkı vardır. Yeri geldiğinde haksızlığa karşı olduğumuzu ifade eden biz inanlar, “Ben haksızlığa dayanamam” ifadeleri kullanarak ne kadar harika bir insan olduğumuz görüntüsü yaratmaya çalışırız. Hadi bakalım Pazar günü ne kadar vicdan sahibi olduğumuzu gösterelim sokak dostlarımıza yapılan bu haksızlığa dur diyerek ne kadar vicdan sahibi olduğumuzu sergileyelim.



Unutmayalım; Sokakta gözlerimizin önünde sağlıksızlıktan uyuz olan ve iğrenerek baktığımız kedi köpekleri biz insanlar evcilleştir-dik. Onları doğasından alıp kendi doğamıza biz alıştırdık, şimdi onlara ihtiyacımız kalmadı diye onların kafeslerde hapis edilmesine göz yummamalıyız. Doğamıza ve sokak dostlarımıza sahip çıkmak bizim en önemli sorumluluğumuzdur, bizim onlara onların ise bize ihtiyaçları var. Doğamızı sevmek ve doğamıza sahip çıkmak en büyük sorumluluk gereğidir. Unutmamalıyız ki yaşam alanımız olan “Biyosfer’de” yaşam sistemini oluşturan “Ekosistemde” bütün canlıların katkısı vardır. Yaşamı ve yaşamayı seviyorsak doğamıza ve doğanın oluşturan canlıları korumalıyız. Bu dünyada bizim olduğumuz kadar onlarında yaşamaya hakkı var,biz doğayla doğa ile bizimle var olur.doğamıza ve doğamızın temel unsurlarından olan sokak dostlarımıza sahip çıkmak yaşantımıza olan sorumluluğumuzdur.