Biz düzen partisi değiliz! Bu biçimde ifade etmekle, düzen partisi olma halinden sıyrılmış olmayız.
Bu güne; bizi HDK, HDP sürecine getiren şey; bir şehrin bulvarlarlarına dizilmiş lüks apartmanların ofisinde; masa etrafında kurulmuş olmamız değil. Alandan halkın içinden gelmiş olmamızdır.
Biz düzen partisi değiliz! Halk için, halka rağmen işlerin peşinde olmayız. Yani toplum mühendisliklerinin, en doğrusunu ben bilirim, kerameti kendinden menkul kibirli hallerin karşısında; halk için, halkla beraber düşünür, tartışır, her zaman azınlık olanların her hakkı saklı kalmak üzere mutabakatla işler yaparız.
Biz düzen partisi değiliz!
Sokaklardaydık; halkla iç içe! Newroz, 1 Mayıs Emek bayramı, 8 mart Emekçi kadınlar mitinginde, bazen HES’e karşı duran, doğasına aşık ananın hemen yanında, bazen şeker fabrikasını kapattırmama eyleminde; şeker işçisinin yanında direniş meydanlarında, yönetilmekten dolayı mağdur yönetilenin yanında; alanlardaydık; Faşizme karşı, genç bedenlerimizi, bedel ödemeye yatırdık. Alanlarda kucaklaştık halklarla! Eşitlik, özgürlük, adalet kavgasında! Bürokrasinin karanlık dehlizlerinde, matematik hesapları ile kurgulamadık geleceğimizi.
Parlemento koltuklarını, localarını şahsi, aile, çevre ikbalerinin arandığı, pazarlığın yapıldığı yerler olarak reddine karşılık, ülkemizde insanca yaşam, yaşamı kalitelileştirmek için, sorunlara çözüm aramak, bulmak için; halkların kongresinin tartışma, konferans alanları olarak biliriz. Günlük ekmeği evine götürmek kaygısı olanların, mesala 1600 tl asgari ücretlinin, milyonlarca işsiz eğitimli, eğitimsiz gençliğin doğal çevresinde ekolojiye saygılı mütevazi insanlık mücadelesinin içinden, ödediği bedellerle geldiğimiz yerden, konformizmi sefalet biliriz. Biz düzen partisi değiliz. Vekilliği imtiyazlarla kollanmış, korunmuş ayrıcalıklarımız olarak görmeyiz.
Her zaman yerimizin temsil ettiklerimizin sözcülüğünden, daha çok, asıllara( millete) yabancılaşmadan bedel ödemeye hazır biliriz. Bu nedenle bizim tarafımızda siyaset yapmak, sözüm var demek; ateşten köynek giymektir, böyle biliriz. Türkiye milletinin mağduriyetleri ile beslenen canavarlar sofrasında.
Bu böyle biline, böyle durula!
Necdet Aşiroğlu
23.05.2018