Özel Haber: MUSTAFA KARA
Van kent nüfusu, 2022 yılında artmak bir yana 12 bin kişi azaldı ve 1 milyon 128 bine kadar düştü. Tarım ve hayvancılığın bitme noktasına geldiği kentte, köylerde yaşam giderek zorlaşıyor. Nitelikli iş gücünün farklı şehirlere göç etmesi de kenti olumsuz etkiliyor. CHP Van eski İl Başkanı, Avukat Şeracettin Bedirhanoğlu, Van’da nüfusun azalmasına dair attığı tweet ile dikkatleri Van ekonomisine ve emeğin durumuna çevirdi. “Yoksulluk Van'ın nüfusunu da vuruyor. İş ve aş umudu bulamayan göç ediyor. Bu göç öyle pek de hayra alamet değil” demiş,
Şeracettin Bedirhanoğlu’nun bu iddiasını Van’da yaşayan ve süreci yakından takip eden İstihdam Uzmanı Sinan Ok ile konuştu. Van’ın Doğu Anadolu’nun en fazla nüfusa sahip kenti olduğunu hatırlatan Sinan Ok, buna rağmen Van’ın sistematik bir şekilde ihmal edildiğini dile getirdi. Bölgedeki diğer büyükşehir belediyeleri olan Malatya ve Erzurum’da büyükşehir belediyesi bütçelerinin Van’adn daha fazla olmasına dikkat çeken İstihdam Uzmanı Sinan Ok, şu bilgileri paylaştı: “Van’ın 90’lı yıllarda köy boşaltmaları ve yerinden edilmeler sonucunda hızlı ve kontrolsüz bir nüfus artışına ve düzensiz bir şehirleşmeye maruz kaldığı biliniyor. Kentin merkez ilçeleri olan İpekyolu, Tuşba ve Edremit ilçelerinin temel altyapı, imar, çevre düzenlemesi sorunları çözülmeyi bekliyor. 2011 yılında yaşanan depremlerden sonra kentin nüfusu ilk defa azalış göstermişti. Deprem nedeniyle kalıcı bir şekilde kenti terk eden kişi sayısının 50 binin üzerinde olduğu ifade edilebilir. Depremden sonra çok hızlı betonlaşan şehrin trafik, yol, altyapı sorunları plansızlıktan dolayı ağırlaştı.”
ÜNİVERSİTEDEKİ ÖĞRENCİ SAYISI BİLE AZALIYOR
2014 yılında yeniden seçilen BDP’li Belediye Eş Başkanı Bekir Kaya’nın Kent Konseyi oluşturarak kapsamlı bir müdahale girişimi olduğunu hatırlatan Sinan Ok, 2015 sonrası sürecin olumsuzluklarına dikkat çekti. Van nüfusunun Ağrı, Malazgirt, Tatvan ve Hakkari ile etkileşimli bir nüfus olarak ele alınması gerektiğini söyleyen Sinan Ok, “Van hinterlandındaki nüfusun günlük veya haftalık göçleri bile vardır. Tüm eksikliklerine rağmen Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Hastanesi ve Van Bölge Hastanesine bölgeden düzenli gidiş gelişlerin olduğu bilinmelidir. Malazgirt’ten Gever’e Minibüs hatlarının güzergahı bunun ipuçlarını verir. Yani Van nüfusunu sadece Vanlılar olarak ele almak ve değişimleri salt demografik sayılarla ele almak ya da artış azalışları ekonomiye indirgemek yeterli bir bakış açısı sunmaz. Van yüzüncü yıl üniversitesinde okuyan öğrenci sayısı bile 2 yıldır azalıyor.” dedi.
KAYYUM SÜRECİ VE PANDEMİ OLUMSUZ ETKİLEDİ
2021 ve 2022 yılındaki toplam nüfus azalışlarının sırasıyla 8 bin 327 ve 12 bin 266 kişi olduğunu, Van ölçeğinde bir yer için bu azalışların “sembolik düzeyde” kaldığını belirten Sinan Ok, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ancak azalış eğiliminin derinleşmesi veya hızlanması da mümkündür. Covid-19 salgınının bölge ekonomisindeki olumsuz tabloyu daha da kötüleştirdiği birçok veriyle görülebilir. Ayrıca 2016 yılından bu yana bölgenin geneline yönelik güvenlikçi politikaların en somut uygulaması olan kayyum gaspı kentlere ilişkin algıya zarar vermektedir. 2 bin günü aşan yasak uygulamaları, Afgan mülteciler ve uyuşturucu sevkiyatına ilişkin haberler temel gündemdir. 1 milyonun üzerinde nüfusu olan bu kentin sosyo-kültürel ve ekonomik gündemi hiçbir zaman ana akımlaşmamaktadır. Kentin Ticaret Odası seçimleri bile iki kere iptal ettirilip iktidarın referansıyla hareket eden bir yapıya cebren teslim edilmiştir.”
İŞÇİ SINIFI ENFORMEL SEKTÖRLERDE VE GÜVENCESİZ
Van’da işçi sınıfının en temel özelliklerinin “enformel sektörlerde güvencesiz ve çok düşük ücretli çalışmaları” olduğunu vurgulayan İstihdam Uzmanı Sinan Ok, tarım ve hayvancılık dışındaki istihdamda da güvenceli çalışmanın istisnai bir durum olduğunu söyledi. “2018’de 165 bin olan SGK’li toplam sigortalı sayısı 2020 yılının sonuna kadar bu sayının civarında aşağı yukarı hareket etmiştir. 1 milyon 100 bin nüfusu olan şehirde sigortalı çalışan sayısının bu düzeyde olması yoksulluğun düzeyini ve yaygınlığını göstermek için önemli bir veridir.” diyen Sinan Ok, Van’da kamu emekçileri dışında asgari ücret düzeyinde bile ücret alınamadığını ifade etti.
Sinan Ok, işçi ücretleri ve özlük hakları konusunda şu bilgileri verdi: “Van’da kamu teşviki ile tesis edilmiş, vergi ve sigorta desteği verilen işletmelerde dahi asgari ücret uygulanmamaktadır. Geçen yılın asgari ücreti olan 5 bin 500 TL bile işletmelerin çoğunda uygulanmamaktadır. Van organize sanayi sitelerinde ücret dışında da işçi haklarına ilişkin herhangi bir denetim yok denilebilecek düzeydedir. Kağıt üzerinde gösterilen denetimler dışında haftalık izin, yıllık izin, kıdem, iş sağlığı ve güvenliği, fazla mesai uygulaması ve diğer bir çok temel hakkın uygulanmadığı ve bu ihlallerin denetlenmediği sıradan bir gözlemle veya derinlemesine 5 görüşme ile tespit edilebilir. Van’da Tekstilkent veya benzeri kitlesel istihdam alanları veya iktidarın bir dönem İşsizlik Fonu ile finanse ettiği ‘çağrı merkezleri/müşteri hizmetleri’ aslında birer emek sömürüsü laboratuvarına dönmüş durumdadır. Kamu alanı dışında kentteki iş imkanları insan onuruna yakışır bir ücret ve hak koşulu sağlamamaktadır.”
KAMUDA LİYAKAT YOK, GELENEKSEL ALANLAR AZALIYOR
Kamu alanında çalışanların ise KPSS’siz alımlarda liyakatsizlik ve torpil etkisinde olduğuna dikkat çeken Sinan Ok, kamudaki işletmelere yapılan tüm alımlarda iktidarın il ve ilçe yönetimleri ile kayyumların belirleyici olduğunu dile getirdi: “Dönem dönem bu alımlardaki usulsüzlükler kamuoyuna da yansımaktadır. Van’da hanede kişi başında düşen gelirin asgari ücretin üçte birinden az olduğu kişi sayısının 330 bin kişi olduğunu biliyoruz. Nüfusun yüzde 35-40 civarı mutlak açlık sınınırın altındadır. Türkiye’de kişi başına düşen gelir sıralamasında son 10 il içerisinde olan bu ‘metropolün’ kendi öz kaynaklarına erişimi iktidar tarafından sınırlandırılmaktadır.”
Van’ın tarihsel olarak adını duyurduğu hayvancılık ve tarım sektörlerinde de tablo pek parlak değil. İstihdam uzmanı Sinan Ok, uzunca süredir devam eden kuraklığın Van’da ot ve yem fiyatlarında ciddi artışlara yol açtığını hatırlattı. “Birçok çiftçi özellikle 2020-21 döneminde ot/yem fiyatları nedeniyle hayvanlarını elden çıkarmak zorunda kalmıştır. Zirai alanda da tohum, gübre ve mazot fiyatlarındaki artış çiftçilerin zarar etmesine ve sonraki yıl ekinsiz alanların çoğalmasına yol açmıştır. Van özelinde hayvancılığı kısıtlayan temel faktörlerden birisi yayla ve mera yasaklarıdır. Çok uzun süredir geniş bir alanda sürdürülen bu yasaklar, yasaksız olan meralarda aşırı otlatmaya neden olmaktadır” diyen Sinan Ok, kentte geleneksel geçim alanlarının günden güne azaldığını vurguladı.
NİTELİKLİ İŞ GÜCÜ BİLE ASGARİ ÜCRET DÜZEYİNDE
İstihdam Uzmanı Sinan Ok, Van’dan göç etme eğiliminde olan nitelikli iş gücü konusunda ise 2 temel sorun olduğunu vurguladı. İlk sorunun uzun süreli işsizlik olduğunu, özellikle mühendislerin bu yoğun işsizlik yaşadığını ifade eden Sinan Ok, “İkinci sorun da ücretlerin çok düşük olmasıdır. Avukatlık alanında mesleğe yeni başlayanların çok zor koşullarda iş yapabildiği söylenebilir. Özel dershanelerde öğretmenlik yapan ataması yapılmamış öğretmenlerin temel ücretleri asgari ücretin bile çok uzağındadır. Birçok işletmede kıdemli olan emekçiler biraz daha yüksek ücret talep ettiğinde işsizlik tehdidi ile karşı karşıya kalmaktadır. Ücreti fiilen asgari ücretin üzerinde olan çok cüzi bir azınlık bulunuyor. Ama bunların da büyük çoğunluğunun sigortası asgari ücret üzerinden yatırılmaktadır” diye konuştu.
ÖZEL SEKTÖRDE ÖRGÜTLENME KOŞULLARI YOK
Van’da işçi sendikalarının üye sayılarının çok sembolik düzeyde olduğunu, özel sektörde sendikal örgütlenme koşullarının mevcut olmadığını ifade eden Sinan Ok, sendikal durum ile ilgili olarak da şu bilgileri verdi: “İşçi sendikaları daha çok belediyeler ve karayolları gibi taşeron iş yerleri üzerinden ancak yine kısıtlı sayılarda örgütlüdür. Kamu alanında ise OHAL-İhraç döneminde KESK ve bağlı sendikalarda ciddi sayıda üye istifası yaşanmıştı. Ancak gelinen aşamada istifa eden üyelerin bir bölümün geri üye olduğu, iktidarın güdümlü sendikaları olan Memur-sen ve Hak-iş sendikalarından istifaların hızlandığı gözlemlenmektedir. 2022 yılı itibariyle kamu alanında bazı işyerlerinde KESK ve DİSK’e bağlı sendikalar yetkili olmaya başlamıştır. Son toplu iş sözleşmesinde kamu emekçilerinin reel kayıplarının çok fazla olması ve genel seçimlerde iktidarın devrileceği düşüncesinin yerleşikleşmesi bu eğilimi arttırmıştır.”
Bu içerik Avrupa Birliği tarafından finanse edilen Gazeteciler Cemiyeti’nin “Basın Evi Destek Aracı (BEDA)” programı kapsamında hazırlanmıştır.