BİRİNCİ BARIŞ SÜRECİ


1991 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Kürt sorununa kalıcı bir çözüm bulmak amacıyla önemli bir adım atmıştır. Danışmanı Cengiz Çandar aracılığıyla Londra’daki El Hayat gazetesinin Kürt gazetecisi Kamuran Karadağ ile iletişim kurmuş ve Yekitiya Nistimanî Kurdistan lideri Celal Talabani’ye barış sürecini başlatma isteğini iletmiştir. Talabani, Türkiye’ye gelerek Özal ile bir görüşme yapmış ve ardından Abdullah Öcalan ile görüşerek süreci başlatmış. Ancak, bu umut verici girişim, Özal’ın ani ölümü ve derin devletin müdahalesiyle sonuçsuz kalmıştı.

İKİNCİ BARIŞ SÜRECİ


Norveç’in başkenti Oslo’da, Norveçli gözlemcilerin denetiminde MİT ve PKK yetkilileri arasında görüşmeler yapılmış ve Habur Sınır Kapısı’ndan PKK’lilerın Türkiye’ye girişi sağlanmıştır. Ancak bu süreç, Kemalistler ve FETÖ’nün müdahalesiyle sekteye uğramış ve son bulmuştur.

ÜÇÜNCÜ BARIŞ SÜRECİ


2012 yılında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından başlatılan üçüncü barış süreci de büyük umutlar doğurmuştur. Ancak, dış etkenler ve taraflar arasındaki hatalar nedeniyle bu süreç de sona ermiştir.

DÖRDÜNCÜ BARIŞ SÜRECİ


7 Mart 2024’te Hamas’ın İsrail’e saldırısı ile Ortadoğu’daki siyasi dinamikler yeniden değişmeye başlamıştır. Bu gelişmeler, bölgedeki savaşların haritalarını değiştireceği öngörüsünü güçlendirmiştir. Türkiye Cumhuriyeti, Türk ve Kürt barışının kaçınılmaz olduğunu görerek bu kez farklı bir barış süreci başlatmıştır. Devlet Bahçeli, TBMM’nin açılışında DEM Partisi milletvekilleriyle tokalaşarak barış sürecinin başladığını duyurmuştur. Sürecin ikinci aşaması ise Abdullah Öcalan’ın İmralı’daki ziyaretinden sonra Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan’ın katılımıyla muhalefet partileri arasında yapılan görüşmelerle devam etmektedir.

BU SÜRECİN BAŞARISI İÇİN GEREKENLER


Dördüncü barış süreci, hem Türk hem de Kürt halkı için tarihi bir fırsat sunmaktadır. Ancak geçmişteki girişimlerden farklı bir sonuç alınabilmesi için uluslararası garantörlerin desteği hayati önem taşımaktadır. Dış basından gelen bilgilere göre, Türkiye dışındaki Kürt liderleri de bu sürece aktif olarak dahil olmuştur. Irak Kürdistan Bölgesi’nde önemli siyasetçiler, kanaat önderleri ve liderlerin desteği sürecin uluslararası boyutunu pekiştirmiştir. Bu liderler arasında Irak eski Cumhurbaşkanları Berham Salih, Fuat Hüseyin, Bafel Talabani, Salahaddin Bahsi, şu anki Irak Cumhurbaşkanı Abdüllatif Reşit ve diğer Kürt liderler önemli bir yer tutmaktadır. Ayrıca, Rojava’daki Kürt kazanımlarını korumak isteyen ABD, Fransa ve Almanya gibi ülkelerin açıklamaları, barış sürecinin uluslararası bir güvenceye kavuşturulması gerektiğini ortaya koymaktadır. Barış sürecinin başarısı için en önemli unsur, Türk ve Kürt kamuoyunun güçlü desteğidir. Kürt siyaseti, halkın ulusal çıkarlarını ön planda tutarak iç ittifakı güçlendirmeli ve geçmişteki siyasi hatalardan ders almalıdır. 2015 seçimlerinde kullanılan "Seni Başkan Yaptırmayacağız" gibi yaklaşımlar, Kürt halkına maliyetli olmuştur. Kürt sorunu, kişisel hesaplar ve siyasi kavgalarla değil, devlet politikalarıyla çözülmesi gereken bir meseledir.

SONUÇ


Eğer bu barış süreci başarılı bir şekilde tamamlanırsa, kalıcı bir barış ortamı kurulabilir. Aksi takdirde, geçmişin acıları yeniden gündeme gelebilir ve halkların yaralarını iyileştirmek için daha uzun yıllar gerekebilir. Barış, yenen ve yenilen arasındaki bir mücadele değil, halkların eşit haklar ve onur temelinde inşa edilmelidir. Her iki tarafın da hakları ve onurları gözetilerek, adil ve kalıcı bir çözüm bulunmalıdır. Tüm paydaşların sürece katkı sağlaması, barışın sadece siyasi değil, toplumsal bir hedef olarak benimsenmesi büyük önem taşımaktadır.