"Adıyaman'da bir trafik kazasında ikisi kız ikisi erkek dört genç yaşamını yitirdi. Olayda yaşamını yitiren genç kızlardan birinin ailesi, kızlarının ölümüne rağmen, erkeklerle aynı araçta bulunmasını utanç sayarak cenazeyi sahiplenmedi ve genç kız kimsesizler mezarlığına defnedildi!"


Ben bu habere bağırırım arkadaş!



Ben bir sınıf öğretmeniyim, anlayacağınız 7-12 yaş aralığı çocuklar konusunda uzmanım. Bu konuda mesleğimin gerektirdiği kadar bilgim ve duyarlılığım var mı bilmiyorum, kendimi pazarlama durumum da olmadığına göre iddiaları şöyle kenara fırlatayım, ama şu var tabi, benim 7-12 yaşı başta olmak üzere çocukluğum çok ızdıraplı geçti. Bu yüzdendir ki başkalarının da benim gibi yara almasını istemedim, çocukları her zaman büyüklerden daha çok sevdim, onları daha fazla anladım, büyüklerden daha fazla onlar tarafından anlaşıldım. Birçok büyüğün sinirli ve karmaşık gördüğü beni; birçok çocuk gayet anlaşılır ve eğlenceli bulduğuna da emin olarak yaşlana yaşlana ilerliyorum.


Çok karşılaştığım, hatta ben öğretmen olmadan önce de, bizzat ve de defalarca yaşadığım bir olaydan dolayı midem bulanıyor. Bir erkek çocuk düşünün, bu çocuk daha ilk okul çocuğu olsun... Bu çocuk saçını başını ruhunu cilalıyor, babası tarafından zamparalık hikayeleri içinde övgüye layık yaşlandırılıyor. Çocuk, okuldan eve geldiğinde babası onunla gururlanıyor. 'Ne çapkındır da benim oğlum, aynen de babası ha, şöyledir de benim koçum vs vs...' Ama hiç gördünüz mü, size diyorum, bu yazıyı iz bıraksa da bırakmasa da okuyacak birkaç dakikalığına da olsa sevgili ya da sevgisiz halkım, evet erkeklere kur yaptığını evde anlatan bir kız çocuğu düşünün, kurcu kızımızın annesinin de ; 'A benim kızım aynen de annesine çekmiş, aferin kızıma, çapkındır benim kızım, aynen de annesi gibi!' dediğini hiç gördünüz mü, yaşadınız mı… Sizi bilmem ama ben buna hiç şahit olmadım. Sizlerin de, istisnai birkaç kişi dışında, böyle bir şeyi bırakın görmeyi ve de yaşamayı, duyduğunuzu bile sanmıyorum. Duysanız da başta erkekler olmak üzere tabi, bu durum kabul edilir bir durum olmadığı için namussuzluk olarak atfedilir…


Duyamazsınız, çünkü ayıptır, neymiş efendim, kız çocuklarına dikkatmiş... Peki kendi kızınıza karşı böyle davranırken, başkalarının kızlarına karşı neden erkeklikler büyütüyorsunuz? Ya da siz başkalarının kızlarına erkeklikler büyütürken, erkeği bir iktidar hırsıyla kışkırtırken siz, başkalarının da sizin o güya koruduğunuz kızlarınıza karşı benzer iktidarlar örgütlediğini biliyor musunuz? Yok…


Yok efendim, ben baba maba olmak istemiyorum, şayet baba olursam da, yani sizin de bildiğiniz gibi bir annemiz olmadan baba olamıyoruz ya, evet ben de annemizi bulup da baba olursam şayet, erkek çocuğumu yaşından fazla büyütüp sapkın yetiştiririm diye korkuyorum. Hani Müslüm Gürses’in de biz babadan böyle gördük parçasının adı var ya, ha işte korkum da gördüklerimden kurtulamamaktan geliyor.
Öyle bir toplumuz ki, çürüğüz ulan biz! Çürüğüm ulan ben, çürüksünüz siz!
Gizil-latent döneminde (7-12) kendisini oyunlarla temellendirecek çocuklar yerine, kışkırtılmış bir sürü erkek çocuk ve o kışkırttıklarımıza karşı da kendisini kocaman bastırmış kız çocukları yetiştiriyoruz.


Hayatın bütün alanlarında erkek var, kadın nerede? Kadını elde ettiğimiz o ana kadar kadın bizim için yegane iken, elde ettikten sonradır ki kadın çağı batası biz tarafından esirdir! Aslında asıl bizim esirimiz olan kadın da değildir, biz bizim esirimiziz! Ben bana esirken, başkasını ne kadar esir edebilirsem, işte kadını da ancak o kadar esir ediyoruz! Kölenin, birilerini köleleştirmesi diyorum ben bu duruma, kölenin kendisine köleler bulması… Aynen orduda gördüğümüz askerlik terbiyesine benziyor, komutan erleri köle eder, erler de birbirlerini köleleştirmeye çalışırlar, devrecilik mevrecilik olaylarıyla… Komutanlar mı? Onlar da başkalarının, başkaları da başkalarının köleleri… Ulan arkadaşlar hepimizin karanlığın kölesiyiz, zira çarkın tamamı karanlık!
Daha demin bir haber okudum, onu da paylaşmak istiyorum: "Adıyaman'da bir trafik kazasında ikisi kız ikisi erkek dört genç yaşamını yitirdi. Olayda yaşamını yitiren genç kızlardan birinin ailesi, kızlarının ölümüne rağmen, erkeklerle aynı araçta bulunmasını utanç sayarak cenazeyi sahiplenmedi ve genç kız kimsesizler mezarlığına defnedildi!"


Var sayalım ki genç kızın o araçta bulunması yanlıştır, bunun doğru ya da yanlış olduğunu savunmuyorum; peki araçta ölen ve de sahiplenilmeyen genç kız şayet bir erkek çocuk olmuş olsaydı, evet o zamanda aynı muameleyle karşılacak mıydık? Hayır! Kesinlikle hayır, 1002 defa hayır! Şimdi size soruyorum, ilk okul çağlarımızdaki bizim çocukluğumuz, çocukluklarımız nerede? İlk okul çağlarındayken ciddi işlerinden alıkonulup büyütülmüş çocuklarımız nerede? Çocukluğumu arıyorum, bulan var mı? Ez zarokatiya xwe digerim, hooo! Kesekê ji we wî dîtiye?!


Erkek çocuğunu şöyle bir kenara bırakayım da kız çocuğundan bahsedeyim. Efendim kız çocuğumuzun nerede olduğunu biliyorum. Kız çocuğumuz; dün, bugün ve yarın olmuş, evet kadın zaman olmuş bir şekilde; kimsesizler mezarlığında... O kimsesizler mezarlığında olan sadece genç bir beden değildir; o acıların kucağına atılmış ruh kimsesizken ki annemizdir, sevgilimizdir, kızımızdır... Kadın, erkek tarafından cezaya layık görülüp kimsesiz bırakılmış(!) Hay belki erkekliğimize lanet gele... Hep şunu diyorum abiler ve ablalar, başta ben olmak üzere, evet biz çürük bir toplumuz!


Anlatımımda Anlatım Bozukluğu Arayanların Canı Cehenneme!


NOT: Bu haberi bir yerde okudum, daha deminden az önce… Ama kaynak gösterilmiyordu, o anki bir davranışla ben de bu olayın sosyolojisini açtım. Haberin açık bir şekilde adresini ben de aradım, aslında bu yazıyı yazdıktan sonra gazetelerde aramaya başladım, ama 2 kadın ve 2 erkek ölümün olduğu 4 kişilik bir kaza buldum bulmasına, ancak bu kimsesizler mezarlığı ayrıntısını bulamadım; belki de bu kimsesizler mezarlığı kısmı asparagastan eklenmişti… Belki de çok eski bir haberdi bu ve haberi yanlış isimle aradığım için bulamadım, bilemeyeceğim. Ancak şu var, bu toplumsal bir gerçektir, aileler kızlarını alıp kendileri gömseler bile, evet aslında bilinçlerinde ve yüreklerinde onları, kimsesizler mezarlığında gömüyorlar! Bu son cümlemi kendime tekrarladıktan sonra haberi aramaktan vazgeçtim.