Devletin sürekliliği ve canlılığı yazılı kurallara bağlıdır. Kuralların uygulanabilirliği devletin güçlü olması ile alakalıdır. Devleti temsil eden kadrolar temsil gücünü kendi yetenekleri ile kullanabilir. Devlet dilinde yazılı kurallar çarkın işleyişini sağlar. Hiddet ve şiddet içindeki insan psikolojisi elbette ki cezaya meyillidir. İdari işleyişin cezaya dayalı bir mutabakatla sürdürülebilirliği bence tartışılır. Kamu düzenini temsil eden güç, organlarını yenileyebilirse dertsiz ve sıkıntısız bir yönetimi elinde bulundurur. Karşı tarafı ikna etmenin yolu ceza ve rencide edici uygulamalardan ziyade ahlak ve görgü kurallarının devleti temsil eden dokuların içinde karşılığının bulunması gerekir.

Yeni bir yönetimin yolu eski organlarla hayatın devam edemeyeceğidir. Büyüyen, gelişen hücrelerin yönetime bir dinamizm katacağı görüşü üzerinde durulmalıdır. Eğer yenilenecek olan devlet organlarını yine eski hücrelerle sürdürmeyi düşünürse genç hücreler buna müsaade etmeyecektir. Devletin ele geçirildiğine dair soyut kavramlar üzerinden yapılan yorumlarla toplum üzerinde değişik zanlar oluşturulmuştur. Devletin ele geçirilmesi Yasaların adamına göre uygulandığı anlamını ortaya çıkarır. Evet, böyle bir algı varsa devlet Kanunsuzluk, kayırmacılık üzerine ele geçirilmiştir. Yönetim ve organizasyon şemaları değiştirilerek oluşan zanlara somut önlemler alınma yoluna gidilmektedir.  Oysa devlet eski değil, görünmeyen genç hücrelerin kolektif ruhuyla ayakta kalmayı başarmıştır.

Devleti yönetme ve işbirliği organizasyonunun temelinde denetleme kabiliyeti olan yüksek düşünce idealli insanlara ihtiyaç vardır. Kalitenin sağlanması denetimin varlığından ziyade etken ve edilgen yapıların amaçlarını, hedeflerini belirlemesi ile ilgilidir. Burada insan unsurunun, diyalogun ne denli önemli olduğu ortaya çıkmaktadır. Kişinin denetimden amacının ve algısının ahengi ve düzeni sağlaması olduğunu hissetmesi üzerine bir çalışma yoluna gidilmelidir. Yoksa çatışmaya dönüşen olaylar devlete olan güveni birey (devlet temsilcisi)  üzerinden sarsmaktadır. Genç hücreleri içinde barındıran devlet oportünist ruhlu hücreleri tasfiye etmedikçe çatışma sürecektir.

Devlet soyut bir kavram olduğu kadar yasalar da canlıdır. Yasalara canlılık veren de genç hücrelerdir. Bu hücrelerin ölümü matematiksel olarak bugün mümkün görülmüyor. Ölüm istisnalar dışında yukarıdan aşağıya doğru gelir.

Devlet yukarıdan aşağıya hücrelerini er geç yenileyecektir. Devlet kendini temsil edecek genç hücreleri yanına aldığı gün devlet-millet birlikteliği sağlanmış olacaktır.