ERCİŞ VE KENTSEL DÖNÜŞÜM
Özet olarak konuya bakacak olursak, kentsel dönüşüm, bir kent ortamında kaybedilen ekonomik ve mekânsal etkinliğin yeniden kazanılması olayıdır. Daha da ayrıntıya girersek kentsel dönüşüm, kentsel gerileme, kentsel köhneme, yoksullaşma, suçun artması ve ekonomik değişimlere bağlı üretim kayıpları gibi bir dizi sorunun aşılmasını içeren faaliyetlerin toplamıdır.
Konunun tarihsel arka planına baktığımızda ise şunları görürüz: Kentsel dönüşüm 19. yüzyılda Avrupa’da yaşanan sanayileşme ve buna bağlı olarak gerçekleşen hızlı kentleşme süreciyle başlar ve bu tarihten sonra çağa uygun kentlerin yapımı gündeme gelir. Esasında Avrupa, bu tarihten sonra yaklaşık yüz elli yıllık bir süre içinde kentsel dönüşümü tamamlama konusunda önemli aşamalar kaydederek ciddi örnekler teşkil eder.
İnsanlığın gelişim seyri içinde bu ileri adım keyfi değil zorunluluktur esasında. Bu bağlamda çağcıl kentleşme bütün toplumlar için kaçınılmaz bir ihtiyaç haline gelmiştir. Yapılan tahminlere göre 2030’a gelindiğinde dünya nüfusunun %60’ının kentlerde yaşayacağı varsayılmaktadır. Bu durumda dünya devletlerinin ve ülkemizin kentsel dönüşüm çalışmalarına hız vermesi kaçınılmaz görünmektedir. Aksi takdirde kentlere yığılan nüfusun sağlıklı ve verimli bir ortamda yaşayabilmesi için gerekli olan altyapının inşasında geç kalınmış olacak ve artık bu anlamdaki sıkıntıların aşılması mümkün olmayacaktır.
Ülkemiz, kentsel dönüşüm çalışmaları konusunda oldukça geç kalmıştır. İlk uygulama her ne kadar Cumhuriyetin ilk yıllarında başkentin yeniden yapılandırılması çalışmalarında ortaya konulmuşsa da asıl modern dönüşüm 1989’da Dikmen Vadisi alanında gerçekleştirilmiştir. Daha sonra bu konuda bir gelişme olmamıştır. Fakat 2005 yılında çıkarılan bir yasaya istinaden kurulan TOKİ kentsel dönüşüm alanında ciddi projelerin içine girmiştir.
Türkiye çapında yıkımların başladığı bugünlerde gündeme gelen kentsel dönüşüm ilçemizde deprem nedeniyle öne alınmış gözüküyor. Yalnızca çarşı merkezini içine alacak biçimde sınırlı bir alanda uygulanan kentsel dönüşüm Erciş için bir şans olarak görülmelidir. Birçok ihtiyaca yanıt olabilecek bu uygulama gerek şehrin görselliği bakımından, gerek yaşanılır mekânlar bakımından bir fırsat olarak değerlendirilmelidir. Çevresel sorunların aşıldığı, park ve bahçelerin olması gerektiği kadar yer bulduğu böylesi bir proje çeşitli bahanelere kurban edilemez. Rant hesapları yapılarak tepilen bu fırsat Erciş’e orta ve uzun vadede kaybettirecektir. Unutmamak gerekir ki çağın ihtiyaçlarına göre yapılanmış bir kentin insanlarının aklı da gelişecektir. Köyleştirilmiş kentler ya da köy görünümlü kentler büyük sanatçılar ve değerler yaratamaz. Nitekim köyler kentlerin gerisindedir ve uygarlığın çıkış noktası kent üzerinden gerçekleşmektedir. Bir köy ne yaparsa yapsın en son varacağı yer kentleşmedir. Eğer durum böyleyse kentimizi yaşanılır kılacak bu tür imkânları neden korkmadan çekinmeden kullanmıyoruz?
İstimlâk sorunları nedeniyle bu çalışmanın bilinmez bir tarihe ertelenmesi ciddi bir kayıp olarak görülmelidir. Oysa kentsel dönüşüm sonrasında modern bir görüntüye kavuşacak olan Erciş çevre ilçeler açısından en cazip şehir olma özelliğini yakalayacak ve yörede çekim merkezi haline gelecektir. Bu durumun ilçemize maddi ve manevi açıdan çeşitli olanaklar kazandıracağı ve de turizmin artması noktasında da çeşitli fırsatlar yaratacağı muhakkak gözükmektedir.
Böylece Erciş ilçesi yörede bu fırsatı yakalama şansı bulmuş bir kent olarak gelişimini sürdürdüğü gibi ileride il olmasının yolu da açılmış olacaktır. (Van’ın büyükşehir statüsüne kavuşmasının buna engel teşkil edeceği yönündeki kaygılar yersizdir. Büyük şehir olan Ankara, Konya ve daha birçok ile bağlı ilçelerin il olduğunu hep birlikte görmedik mi? Öyleyse hak ettiği gelişmeyi gösteren ilçemiz de il olabilecektir.)
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz; yüz elli yıllık geçmişi olan kentsel dönüşüm çalışmalarının Erciş’te uygulanması deprem nedeniyle de olsa öne alınmış durumdadır. Bu tarihi fırsattan yararlanmak ilçemiz halkının kararına kalmıştır. Ya ileriyi gören bir tutum alıp bu çalışmaları kolaylaştıracak, ya da önüne gelen böylesi çağdaş bir imkânı kaçırarak köylülüğe mahkûm olacaktır.
Eyyüp ALTUN