Zaruret hali dışında yaptığınız tüm davranışlarınızı gelin bir inceleyelim. Örnekleri çoğaltabileceğimiz zengin bir hayatın içindeyiz. Davranışlarınızın temelindeki niyete ulaşmak olsun amacımız. Kendimizi dıştan içe doğru bir emar cihazına sokalım. Ahlak kuralları, hukuk kuralları, görgü kuralları ya da din kuralları açısından ele alalım davranışlarımızı. Sizin için hangisi daha belirleyici etken ise o açıdan bakabiliriz. Sakin olun ve bir tarafınızı oynatmayın, hareket etmeyin. Emarınızı çekiyoruz.

Arkadaşımla birlikte bir akşamüstü önceden belirlediğimiz bir hedefe doğru ilerliyorduk. Hızlı adımlarla birlikte aklıma gelen sorularıma ondan cevaplar alıyordum. Yukarı istikamette hızımız aşağı istikamete göre yavaş olduğu için cevaplarda kaçamak olamazdı. Yani bedensel ve zihinsel olarak insandan doğru cevaplar alınabilecek bir istikametteydim. Düşündüğüm gibi de oldu.

İlk soruyu yöneltiyorum arkadaşıma, buna siz de cevap arayabilirsiniz. Sence insan yazılı olan kurallara neden uygun davranış gösterir? Ya da yazılı kurallar kitabına neden uydururuz kendimizi? Bunun temelinde hangi kuralları baz alırız? Örneğin, insan hakkı ihlali yazılı ve sözlü kurallarda yasaktır. Bunun yaptırımı ceza, ayıplama ya da başka bir şekilde karşımıza çıkabilir. Peki, insan hakkı ihlali neleri kapsar, bunları biliyor muyuz? Sosyal hayatı düzenleyen kurallara baktığımızda maddi yaptırımı olan sadece hukuk kurallarıdır.

Doğruluğun tanımının nerede yapıldığı hakkında bir fikrim yok. Ancak tüm kurallarda doğrular aynı seviyede tanımlanıyor. Hukuk kuralları günümüzde en çok müracaat edilen kurallardır. İnanış olarak aynı felsefede olsak bile belirleyici olmasını istediğimiz kurallar aynıdır, hukuk kuralları. Hukuk illaki bir kaynağa dayandırılacaktır. Belki din kuralları ile hukuk kuralları arasındaki kıyaslamayı yapmamız gerekecek. Tamamen birbirine zıt görülmüyor.  

Büyük devletlerin hukuk kuralları ile verilen kararları vicdanlarda da önemsenip kabul edilebiliyor. İlerlemeye çalışan ülkelerde ise vicdan ve hukuk kararları zıt yönde olabiliyor. Dediğim gibi kitabına uydurursak başımız karaltıda kalır. Ama vicdan susmaz. Dört dörtlük iş becerme yetisine sahip bir kişi yaptığı ihlalleri bir kâğıdın içinde buharlaştırdığını, izini kaybettirdiğini düşünür. Doğru insan olmak için değil korktuğu için doğru olmak zorunda kalır. İnsanın doğruluğu kâğıt üzerinden değil vicdan üzerinden değer alır. Etrafımızdaki sevgi duyduğunuz ya da sevimsiz gelen insanlara baktığınızda bunu rahatlıkla göreceksiniz. İnsanın ürettiği kurallar çiğnenebilir, yırtılıp atılabilir, etkisizleştirilebilir, hayatınıza da mal olabilir.

Önünüze geçmiş bir sürü insan var bugün, doğrunun tellalı olarak karşımıza geçen. Evet, yazılı kâğıt üzerinde doğru görünmek zor değil ki. İyi bir insan olabilmek amacınız olsa idi yaptığınız her işte korku duymazdınız. Saygılarımla.